Yunanistan Haber

Amerikalı Profesör’den Kathimerini Gazetesine Çok Önemli Açıklamalar

Amerikalı Profesör: “ABD Yunanistan lehinde veya aleyhinde hareket etse de bunun çok ciddi sonuçları olacaktır. Ama durum Erdoğan'a bağlı. Dolayısıyla ABD'nin ne teklif ettiği, ne istediği veya müzakere etmeye istekli olduğu önemli olmayabilir. Soru, Erdoğan'ın nihai olarak ne istediğidir.”

Amerikalı Profesör: “ABD Yunanistan lehinde veya aleyhinde hareket etse de bunun çok ciddi sonuçları olacaktır. Ama durum Erdoğan’a bağlı. Dolayısıyla ABD’nin ne teklif ettiği, ne istediği veya müzakere etmeye istekli olduğu önemli olmayabilir. Soru, Erdoğan’ın nihai olarak ne istediğidir.”

Amerika Birleşik Devletleri’nin California Donanma Yüksek Lisans Okulu’nda Ulusal Güvenlik Bölümü’nde Profesör olan Ryan Gingeras, Yunanistan’da “Kathimerini” gazetesine konuştu.

Profesör Ryan Gingeras’a yönetilen, “Yunanistan-Türkiye arasında gerçek bir kriz durumunda ABD’nin orada bulunmaktan fazlasını yapması gerektiğini söylediniz. Tam olarak ne yapmalı? Sorusuna, “ABD Yunanistan lehinde veya aleyhinde hareket etse de bunun çok ciddi sonuçları olacaktır” ifadelerini kullanıyor.

Profesör Ryan Gingeras’ın “Kathimerini” gazetesindeki söyleşişi şu şekildedir:

Soru: “Türkiye ile Yunanistan arasında ABD” başlıklı son makalenizde, ileri sürdüğünüz gibi, Türkiye’yi yakın gelecekte Yunanistan ile savaşa itebilecek bazı gerçeklerden bahsediyorsunuz. Bu senaryo ne kadar olası?

Cevap: “Tutucu bir şekilde konuşursak, böyle bir senaryonun olasılık dışı olmadığını söyleyebilirim. Ama ne kadar olası onu da bilmiyorum. Bugünkü kriz, eyleme değil, söyleme dayalıdır. Retorik söylemler tırmandı, ancak herhangi bir eyleme eşlik etmedi. Erdoğan orada kalır mı bilemiyoruz, muhtemelen düşmanca hareketler yapacak ve belki de askeri yöntemler kullanacak. Bunu yapmak çok zaman veya hazırlık gerektirmez, birçok şekilde ve oldukça hızlı bir şekilde yapılabilir. Böylece çok kısa bir süre içinde hiçbir uyarı yapılmadan çok ciddi bir krizle karşı karşıya kalabiliriz. Bu da ilgili tahminleri zorlaştıran verilerden biri.”

Soru: Pek çok şekilde ve oldukça hızlı bir şekilde yapabileceğini söylüyorsunuz. Bu kaçınılmaz senaryoda mesela ne olabilir?

Cevap: “Spekülasyon yapmamayı tercih ederim. Ancak Türk yorumcular ve Erdoğan’ın kendisi çeşitli senaryolar tasvir ettiler. Türk donanmasının adaları abluka altına alması bir olasılık. Erdoğan’ın ağzından Yunan topraklarına balistik füzelerin kullanılması bu da bir başka. Atina’yı mı kastediyor? Bilmiyorum. Ancak defalarca bahsedilmiş olması bunu ciddi bir olasılık haline getiriyor. İnsanların yaşadığı adaların askeri olarak işgal edilmesi en az senaryo gibi görünüyor, çünkü böyle bir şey önemli araçlar ve kapsamlı bir hazırlık gerektirecektir.”

Soru: Bahsettiğiniz şeyleri önlemek için bugün ABD ne yapabilir?

Cevap: “Amerikalıların Türkiye’ye veya Yunanistan’a kapalı kapılar ardında ne söylediği, durumu ve tırmanmayı gerçekten nasıl gördükleri net değil. Gerçekten de, ABD askeri personeli sadece Yunanistan’da faaliyet göstermekle kalmıyor, aynı zamanda Yunan topraklarında konuşlanıyor. Dolayısıyla gerçek anlamda ABD’nin Yunanistan’ın güvenliğinde bir rolü var. Ve bunun potansiyel bir caydırıcı işlevi göreceğini düşünür veya umarız, ama öyle mi? Erdoğan’ın nasıl düşündüğünü, ABD’yi gerçekte nasıl gördüğünü ve olası tepkilerini nasıl değerlendirdiğini bilmiyoruz. ABD’nin bir kriz durumunda gerçekten ne yapmaya istekli olduğu konusunda daha fazla netliğe ihtiyacımız var.”

Soru: “Ancak, örneğin bölgemizde daha fazla ABD deniz tatbikatının yardımcı olacağını düşünüyor musunuz?

Cevap: “Size cevap vermeden önce, bunun benim görüşüm olduğunu ve Amerikan hükümetini temsil etmediğini açıklığa kavuşturmak istiyorum. ABD, Ege’de serbest dolaşım (freedom of navigation exercises) tatbikatı yapabilir. Ancak bunun Türkiye için sıfır toplamlı bir oyun olduğunu anlamalılar. Ya Yunanistan kazanacak ya da Türkiye. Orta yol yok. Bir kriz durumunda, ABD orada bulunmaktan daha fazlasını yapmalıdır. Sanırım Ukrayna nedeniyle bölgede ve özellikle Dedeağaç’ta bulunmaları Türkiye için bir ölçüde caydırıcı olabilir. ABD askeri personeli de Yunan topraklarında konuşlanmış durumda. Dolayısıyla gerçek anlamda ABD’nin Yunanistan’ın güvenliğinde bir rolü var.”

Soru: Gerçek bir kriz durumunda ABD’nin orada bulunmaktan fazlasını yapması gerektiğini söylediniz. Tam olarak ne yapmalıdır;

Cevap: “Bir çatışma durumunda ABD sadece kısa vadeli sonuçlarla uğraşmak zorunda kalmayacak. Orta ve uzun vadeli sonuçların yanı sıra, ABD hükümetinin çalışma şeklindeki değişiklikler de doğası gereği yapısal olacaktır. Bugün ABD hükümeti, diplomatik teşkilat, ordu ve dış politikayla ilgilenen her kurum, Türkiye’nin bir müttefik olduğu temel varsayımıyla hareket ediyor. Bir müttefikin potansiyel bir düşman veya potansiyel bir rakip haline gelmesi için, ABD hükümetinin olası her düzeyinde çok ciddi süreçlerin olması gerekir. Böyle bir senaryoda Ortadoğu’da, Avrupa’da, Doğu Akdeniz’de, Karadeniz’de stratejinin yeniden çizilmesi gerekecektir. Amerikan kuvvetlerinin yeniden konuşlandırılması, ABD’nin Avrupa devletleriyle ikili ilişkilerinin yeniden değerlendirilmesi, ancak esas olarak NATO içindeki durumu.”

Soru: Washington varsayımsal olarak Türkiye’ye karşı sert davranmaya karar verirse sizin tarif ettiğiniz şey olur. Yunanistan’a taviz vermesi için baskı yapma senaryosu mu?

Cevap: “ABD, Atina’yı Ege’de veya belki de başka bir yerde egemenlik meselelerinde taviz vermeye zorlayabilirdi. Veya Yunanistan ile Karşılıklı Savunma İşbirliği Anlaşmasını yeniden müzakere edebilirlerdi. Bu seçenekler olası değildir, ancak mümkündür. Ancak çok ciddi sonuçları olabilir. ABD-Yunanistan ilişkilerini ve tabii ki Washington’un bölgedeki liderlik rolünü etkileyecektir. Ayrıca, bu savaş esas olarak bir devletin egemenliği ile ilgili olduğundan, Amerika’nın Ukrayna’daki rolünü de baltalayacaktır. Dolayısıyla ABD, Yunanistan’ın lehinde ya da aleyhinde hareket etse de bunun çok ciddi sonuçları olacaktır. Ama durum Erdoğan’a bağlı. Dolayısıyla ABD’nin ne teklif ettiği, ne istediği veya müzakere etmeye istekli olduğu önemli olmayabilir. Soru, Erdoğan’ın nihai olarak ne istediğidir.”

Soru: Sonuçta Erdoğan ne istiyor?

Cevap: “Genel olarak ne istediğini biliyoruz. Özellikle ne istediği belli değil. Genel olarak istediği, Yunanistan’ın müzakere masasına gelmesi ve Türkiye’ye, Ege’deki ve belki de Doğu Akdeniz’deki deniz alanlarındaki haklarıyla ilgili olarak egemenliğinin bir kısmını vermesidir. Ayrıca tüm askeri teçhizatın adalardan tamamen kaldırılmasını istiyor. Özel olarak ne istediği tamamen net değil. Ankara’da herhangi birinin adalara yönelik askeri bir tehdit görüp görmediği ve aklında belirli bir şey olup kaldırılmasını isteyip istemediği çok net değil. Son olaylar Ankara’da genel bir sinirlilik havasının olduğunu gösteriyor. Zamanı gelmiş gibi. Sanki topyekun bir savaşın gerekli olmadığına dair bir inanç varmış gibi, bu bir varsayımdır, Atina’yı katlanmaya zorlamak için. Sanki baskıyı artırarak Atina’nın geri adım atacağına dair bir inanç var. Erdoğan’ın ve Ankara’da iktidardakilerin aklında Yunanistan, Türkiye’den daha zayıf, daha küçük, daha fakir, daha aşağı bir devlet.”

Soru: Geçmişte ABD gerilimi azaltmak için müdahale etti, şimdi ise Türkiye’nin ABD’yi dürüst bir arabulucu olarak görmediğini iddia ediyorsunuz. Bu ne kadar tehlikeli?

Cevap: “ABD için en önemli şey NATO içindeki istikrar ve dayanışmadır. Görünüşe göre Ankara’da hakim olan görüş, kendilerinin tetikleyeceği gerçek bir krizde ABD’nin pervasızca hareket etmeyeceği ve bir şekilde durumu yatıştırmaya çalışacağı yönünde. Türkiye’yi Kıbrıs’tan çekilmeye zorlamak için gerçek bir girişimde bulunulmadığı 1974’te kabaca yaptıkları buydu. Önemli bir ceza yoktu. Kongre silah ambargosu bile ABD hükümeti tarafından desteklenmedi. Bu yüzden, Ankara’da geçmişten gelen bir dereceye kadar emin olduklarına inanıyorum ki, bir şey olursa Türkiye galip gelecek.”

Soru: Mevcut durumun 1964 veya 1974 olaylarından önceki dönemle daha çok benzerlik gösterdiğini düşünüyor musunuz?

Cevap: ’55 olaylarını unutmayın. Durum biraz farklı çünkü ’55, ’64 ve ’74 olayları Kıbrıs’la ilgiliydi. 96’dan bahsetsek bile krizin bağlamı ve çıkış noktası çok farklı. Bugün açıkça, Türkiye’yi çok özel bir yörüngeye oturtan Erdoğan’ın yarattığı bir kriz. Atina’yı taleplerini kabul etmeye zorlamak. Asıl soru, Erdoğan’ın tam olarak nereye varmak istediğidir.”

blank

 

 

 

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu