“Artan Türk provokasyonu ve Yunanistan’a yönelik sürekli tehditlere katlanılamaz”.

Nikos Andrulakis başkanlığında kabuk değiştiren ve yenilendiğini ileri süren PASOK Partisi yeni kadrosu, Türkiye aleyhi davranışlara aralıksız devam ediyor.

Parti tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer veriliyor:

“Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da dile getirdiği gibi, sürekli artmakta olan Türk provokasyonu ve Yunanistan’ın ulusal egemenliğine yönelik tehditlere katlanılamaz.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in “eşit mesafeler” politikası, Türkiye’ye uluslararası hukuku ihlal etmeye ve İsveç ve Finlandiya’ya İttifak’a katılmak istemeleri için şantaj yapmaya devam etme fırsatı veriyor.

ABD ve AB ülkeleri, uluslararası hukukun uygulanmasında sadece dimdik durmakla kalmamalı, bunu seçimleriyle pratikte de göstermelidir. Öncelikle komşu ülkeyi silahlandırmamakla. Sayın Putin’i karşılamamız ve davranışımız acı ve trajik bir derstir, ortaya çıkan sonuçlarından her revizyonizme karşı ders çıkarmaya mecburuz.”

“Rusya’ya uygulanan yaptırımlar Türkiye’ye de uygulansın”

Öte yandan PASOK – Değişim Hareketi’nin Merkez Komitesi Başkanı Mihalis Katrinis, Parlamentoda yaptığı konuşmasında Yunanistan-Türkiye ilişkilerine değindi. Katrinis, Türkiye’nin Yunanistan’ın egemenlik haklarını ihlal ettiğini ileri sürdü ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davranışları nedeniyle yarattığı gerilimden duyduğu endişeyi dile getirdi.

Mihalis Katrinis şunları dile getirdi:

“Türkiye (İletişim) kanalları kapattı ve oldu bittiler yaratacağı açıkça ortada, sabit amacı Ege’yi yetki alanlarından ve hukuk dışında kalmasını sağlamak.

Türkiye, saldırganlık hareketlerinin karşılıksız kalmayacağını algılamalı. Yunanistan her hangi böyle bir durumda Avrupa Birliği’nden Türkiye’ye yönelik, Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara benzer yaptırımlar uygulamasını talep edecektir. PASOK, şu anda ulusal birlik ve uzlaşma mesajı öneriyor. Bu sadece Yunan halkına değil, aynı zamanda hükümete ve partilere de hitaben bir mesaj. Milli birlik ve sorumluluk bilinci gerekiyor. Ancak, ülkenin egemenlik haklarının sorgulanması sorununun uluslararasılaşması bir şiddetlendirme değildir. Başbakan BM’yi bilgilendirmekle doğru yaptı, aynısını uluslararası toplumda da yapmalı. Türkiye’nin saldırganlığı Batı güvenlik sistemini atlatmakta ve NATO’nun altını oymaktadır. Bütün bunlar sonuçsuz kalmamalı. Mağdurlar, faillerle bir tutulamaz.”

Tüm bu ifadelerden sonra Rodop ilindeki PASOK mekanizmasında yer alanların görüşü nedir acaba?