Yunanistan Haber

Yunanistan, Türkiye’ye AB Mesajını Lüksemburg Dışişleri Bakanının Ağzından Gönderdi

Atina’da bulunan Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, “Avrupa Birliği’nde Türkiye konusunda yeniden genişlemeyi konuşabileceğimiz bir duruma gelebileceğimize inanmıyorum” ifadeleri dikkat çekti.

Yunanistan Türkiye’ye karşı şu an dikkatli davranıyor. Olumlu havayı bozan taraf olmamak için olumsuz söylemlerden itina ile kaçınıyor. Ancak Atina’da bulunan Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, “Avrupa Birliği’nde Türkiye konusunda yeniden genişlemeyi konuşabileceğimiz bir duruma gelebileceğimize inanmıyorum” ifadelerini kullanınca Atina zevkten adeta “dört köşe” oldu.

Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis, Yunanistan ile Lüksemburg arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 90. yıl dönümü münasebetiyle Atina’yı ziyaret eden Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn ile görüştü.

İkili görüşmenin ardından önemli açıklamalarda bulundu. Yunan Bakan Gerapetritis, Yunanistan’ın coğrafi konumu nedeniyle ön saflarda yer aldığını ve orantısız bir yük taşıdığını dile getirdi.

Gerapetritis, “Bugün Sahel ve Orta Doğu gibi dünyanın çeşitli bölgelerindeki silahlı çatışmalarla ilgili olsun, nüfus hareketliliğini destekleyen koşullar her zaman mevcut olduğundan, ya da insanları daha iyi bir servet arayışına yönlendiren bir sosyal eşitsizlik durumu olduğu için göç ve mülteci akışları durmayacak. Yunanistan’ın, sınır gözetimi, Yunanistan’a gelenler için insani yapıların oluşturulması ve ilk kabul ülkesi olarak AB’nin arzu edilen ve gerekli dayanışmasına dayanan özel bir politikası var.

Çok şey başardık. Refakatsiz küçükler mutlak koruma altına alınmalı, göç akışları kontrol altına alınmalı ancak hiçbir ülke bu sorunu tek başına karşılayamaz.

Göç meselesi öncelikle üç alana dayanması gereken organize bir Avrupa politikası meselesidir:

– Avrupa sınırlarının, insan tacirleri tarafından sömürülmesine bağlı belayla mücadele edilebilecek şekilde denetlenmesi.

– İnsani koruma sorununun bulunmadığı durumlarda, uygun olan durumlarda geri dönüşlerin yapılmasını yeterince sağlamak.

Maalesef 2016 AB-Türkiye Ortak Bildirisi beklediğimiz sonuçları vermedi.

-Ve yasal göç yollarının olmasını sağlamalıyız.

Yunanistan, Avrupa’daki diğer ülkeler gibi bizim de işçilere ihtiyacımız var, bu nedenle yasal ve kontrollü geçişlere sahip olduğumuzdan emin olmalıyız, kaçakçıları ve yasadışı devreleri zayıflatarak ve göç konusunda kontrollü bir Orta Avrupa stratejisine sahip olma ihtiyacı olmalıdır.

AB’nin stratejik özerkliği, küresel olarak daha rekabetçi olmak ve ortaya çıkan korumacı eğilimlere karşı koyabilmek bizim çıkarımızadır.

Yunanistan, Lüksemburg gibi, yüzyıllardır savaş trajedisi yaşayan bir kıtada kalıcı barışın pekiştirilmesine yönelik Birlik vizyonuna inanıyor. Savaş kıtamıza geri döndü. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Uluslararası Hukukun açık bir ihlali anlamına gelen revizyonist bir eylemdir. Silahlı çatışmanın hızla sona ermesini ve toprak bütünlüğünün tam olarak yeniden sağlanmasını umuyoruz.

Yunanistan, Rusya’nın Karadeniz Tahıl Girişimi’nden çekilmesinden bu yana daha da kötüleşen gıda krizinin çözümünde nasıl kilit bir rol oynayabileceğini düşünürken Ukrayna’yı birçok yönden destekliyor.

AB’nin genişlemesi

AB’nin genişlemesi şüphesiz kendi bölgemizde olduğu gibi Avrupa’da da istikrarın sağlamlaşmasına katkıda bulunacaktır. Her iki ülke de, Avrupa Konseyi tarafından öngörülen kilometre taşlarına ve koşullara uyulması koşuluyla, Batı Balkanlar’a yönelik Avrupa perspektifini desteklemektedir.

Selanik’ten 20 yıl sonrayız. 2003 yılında Yunanistan, Batı Balkanlar’ın doğal konumunun AB içinde olduğunu vurgulayan hızlandırıcı ülkeydi. Tarihsel olarak uzun süredir acı çeken bir bölgenin, daha geniş bir güvenlik ve refah mahallesinde barışın meyvelerinden yararlanabilmesi için bu gerekli bir koşuldur.

Yirmi yıl sonra aynı temel duruşumuzu tekrarlıyoruz. Yunanistan Başbakanı, Batı Balkanlar, Moldova ve Ukrayna liderlerinin aynı masada buluşması ve katılım süreçlerinin ilerlemesi yönünde memnuniyet verici bir gelişme sağlanması ve atılması gereken adımları tartışılması amacıyla Atina’da bir konferans düzenledi.

Her ülkenin kendine has özellikleri var. Bunlara ve ayrıca AB kurumları ve özellikle Avrupa Konseyi tarafından belirlenen ve AB’nin temel kurallarına ilgili şart ve koşullara saygı göstermeliyiz. Bunların arasında öncelikle demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne saygıyı sayıyorum.

Bugün erken saatlerde, Kuzey Makedonya Başbakan Yardımcısı ile genişlemeyle ilgili konuları, ortaya çıkan sorunları tartışırken, ülkemizin prensip olarak ülkelerle entegrasyonunu istediğimiz ve teşvik ettiğimiz Batı Balkanların AB ailesine girmesinin temel pozisyonları görüştük.

Ancak hukukun üstünlüğüne saygı, sadece kurumlarda değil, günlük yaşamda da ortaya çıkan pratik bir tutumu da gerektirir. Himarra’nın seçilmiş Belediye Başkanı Fredy Beleris’in davası (Arnavutluk’taki tutuklu Yunan Belediye Başkanı), yerel özyönetim için seçilmiş bir Belediye başkanının, kendisine izin verilmediği için görevlerini üstlenemediği ölçüde, Avrupa müktesebatından bir sapma teşkil etmektedir. Dolayısıyla Fredy Beleris politika gereği idari bir işlem olarak yemin etmeli ve görevlerini üstlenmelidir. Bu, ülkemiz açısından ve uluslararası hukuk açısından Sayın Beleris’in siyasi haklarının, masumiyet karinesinin ve hukukun üstünlüğünün açık bir ihlalidir.

Prensip olarak Batı Balkan ülkelerinin entegrasyonunu tüm kalbimizle destekliyoruz, ancak aynı zamanda büyük ölçüde evrensel ilkeler olan, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü ilgilendiren AB ilkelerine de saygı gösterilmesi gerekiyor.

Sivil koruma mekanizmalarının Avrupa’da geliştirilmesi

“Yunanistan son günlerde tarifsiz bir trajedi yaşıyor. Bu yaz iklim krizinin etkilerinden etkilendik; önce yangınlar, sonra da su baskınları. Ama Avrupa yine yanımızda. İklim krizinin neden olduğu doğal afetlerle mücadelede bize sağladıkları yardımdan dolayı AB’ye ve Üye Devletlere teşekkür ediyorum. Bu tür olaylar giderek daha sık meydana gelecektir. Bilim camiasının değerlendirmesi, artık kimsenin iklim krizinden tam anlamıyla korunamadığı yönünde. Bu nedenle sivil koruma mekanizmalarını geliştirmek için hem Avrupa düzeyinde hem de çok taraflı diplomasi çerçevesinde çalışmalıyız.

İklim değişikliğine maruz kalan bir Akdeniz ülkesi olan Yunanistan, iklim krizine ve güvenliğe mutlak öncelik veriyor. Bu nedenle 2024-2025 dönemi için BM Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan üyesi adaylığının altı sütunundan biridir. Bu fırsatı değerlendirerek, Yunanistan’ın BM Güvenlik Konseyi’nin daimi olmayan üyeliğine adaylığını desteklediğiniz için size tüm kalbimle teşekkür ediyorum.

Yunanistan olarak, Lüksemburg ile ilişkilerinde AB ve NATO üyesi olarak ortak algı ve değerleri paylaşıyoruz. Avrupa’nın geleceğine ilişkin düşüncelerimiz pek çok noktada örtüşüyor. Daha yeşil bir Avrupa’ya ihtiyacımız var. Yunanistan, Güneydoğu Avrupa ve Doğu Akdeniz’de bir enerji merkezi olarak AB’nin enerji çeşitliliğine ve özerkliğine önemli ölçüde katkıda bulunabilir. Son olarak, ikili iş birliğinin genişletilmesi iki ülke arasındaki ilişkilerin birçok alanda geliştirilmesi için önemli bir alan bulunuyor.”

Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, sırasıyla söz aldı ve ilk cümlelerinde Türkiye’ye hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ilişkin temel kurallara saygı gösterilmesi mesajı gönderdi.

Konuk Bakan Jean Asselborn, Yunan mevkidaşı Gerapetritis ile yaptıkları görüşmede, Gerapetritis’in Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile Ankara’da yapılan son görüşmeyi ele aldıklarını ve bu ulaşma çabasının tüm AB, ikili ilişkiler ve Ege’de sakinlik açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanı Jean Asselborn şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye konusunda yeniden genişlemeyi konuşabileceğimiz bir duruma gelebileceğimize inanmıyorum”

blank

“Fakat bu aynı zamanda Türklere vermemiz gereken bir mesajdır ki, bana göre, Türkiye hukukun üstünlüğü ve insan hakları temel kurallarına saygı göstermezse hiçbir ilerleme sağlanamaz. Türkiye konusunda yeniden genişlemeyi konuşabileceğimiz bir duruma gelebileceğimize inanmıyorum. Balkanlar Avrupa’nın bahçesidir; ne Suudi Arabistan’ın, ne Rusya’nın, ne Türkiye’nin, ne de Çin’in bahçesidir.

Balkan ülkelerini AB üyesi olmak istiyorlarsa mümkün olan her şeyi yapmaya teşvik etmeliyiz. Her ülkenin çözmesi gereken farklı zorluklar vardır. Gençleri için geleceklerinin AB’de olduğunu söylüyorum. Yani üye olmak için her şeyi yapmaları gerekiyor. Çünkü artık Selanik’ten 20 yıl sonrayız.

Balkanlar’daki her ülkenin kendine has sorunları var. Arnavutluk ile Yunanistan arasındaki ilişkilerde sorunun yakın zamanda aşılacağını umuyorum. Kuzey Makedonya konusunda ise isimlendirme çözümü bulunduğundan doğru yönde gittiğini söyleyebiliriz ve müzakerelerin başladığını kabul edebiliriz.

Verebileceğim mesaj şu ki, Selanik’ten 20 yıl sonra, AB olarak bu ülkeleri kabul etmeye her zaman hazırız. Bu bizim görevimiz ama aynı zamanda da büyük bir zorluk.

Göç ve iklim krizi

Göç ve iklim krizi gibi büyük sorunlar birlikte çözüm gerektiriyor. Özellikle göç konusunda Lüksemburg’un AB başkanlığını üstlendiği 2015 yılında çözüme yakındı. Maalesef 4-5 ülke dayanışma iklimini yok etti.

Mutlaka dayanışma ve sorumluluğa dayalı bir Avrupa göç politikamız olmalı, aksi takdirde AB için büyük bir kazanım olan Schengen anlaşması çökecek. Haziran ayında İçişleri Bakanları arasında varılan mutabakat bize doğru yöne gitme konusunda ivme kazandıracaktır.

“Avrupalılar olarak birlikte ilerlemeliyiz”

Şu anda Türkiye’den bir akış var, çünkü birçok Suriyelinin ayrılmasını teşvik eden bir politika var. Türkiye son 10 yılda Suriye ve Irak’tan 4 milyon kişiyi ağırladı. Türkiye’den ayrılmak isteyenler var, Türkiye tarafından ayrılmaya teşvik ediliyorlar.

​Geçtiğimiz yıl Lüksemburg’da, bu özel statüyü elde edebilmek ve ebeveynlerini de getirebilmek amacıyla öne çıkan ve uluslararası statü isteyen yüzlerce genç, hatta çocuklar vardı. Avrupa düşünmeli ve yasal göçün yollarını bulmalı. Bu eksik olduğundan bu tür şeyler oluyor ve Dublin artık çalışmıyor.”

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu