Yunanistan Haber

Yunanistan Şimdi De Gözünü Menendez’in Halefine Çevirdi

Yunanistan Başbakanı Miçotakis zaman kaybetmeden Menendez'in halefiyle telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis zaman kaybetmeden Menendez’in halefiyle telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Yunanistan’da Kathimerini gazetesinde ABD Senatosu’nda Türkiye’ye yeni bir “duvar” örülmesine yol açan temasların arka planını konu alan bir makale yayınlandı.

Kathimerini gazetesindeki makalede özetle şu analiz yapılırken dikkat çekici ifadeler yer alıyor:

“Miçotakis’in Menendez’in halefiyle telefon görüşmesi”

blank

“Ankara’nın, Senatör Robert Menendez’in Senato’nun Uluslararası İlişkiler Komisyonu başkanlığından ayrılmasının, ağır iklimi değiştireceği ve Kongre’nin F-16’lar konusundaki tutumunda ciddi bir değişikliğe yol açacağı yönündeki beklentileri yalanlanıyor.

Yeni Başkan Ben Cardin’in göreve gelmesinin üzerinden günler geçtikçe, İsveç’in NATO’ya katılımının onaylanmasının, iki ülke arasındaki ilişkilerin iyileşmesi için Türkiye’nin çözmesi gereken sorunlardan yalnızca biri olduğuna inanıyor.

Bu görüşün oluşmasında, aynı zamanda bizim için olumlu bir tutumun benimsenmesinde, kendisiyle konuşan ilk yabancı yetkili olan Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile yaptığı telefon görüşmesinin de rolü oldu. Kelimenin tam anlamıyla Ben Cardin’in güçlü komitede göreve başladıktan birkaç saat sonra yapılan bir görüşmeydi.

Sayın Miçotakis kendisine hem Türkiye ile ilişkilerin bağlamını hem de selefi Senatör Menendez’in Türkiye’ye savaş uçağı satışının gerçekleşmesi durumunda Yunanistan’a garanti sağlanması konusunda ABD hükümetiyle yaptığı görüşmeleri anlattı. Telefon görüşmesi öncesinde Yunan-Amerikan lobisinin harekete geçmesi gerçekleşti ve bu lobi, hafta sonu boyunca yine Maryland’den seçilen ve onunla uzun süreli dostlukları ve güvenleri sürdüren Kongre Üyesi John Sarbani ve Senatör Chris Van Hollen’ı hızla harekete geçirdi.

Bu iki faktör, kendisine işlerin nasıl olduğu ve Türkiye’nin bir dizi Amerikan önceliğine yapıcı olmayan yaklaşımı hakkında ayrıntılı bilgi verdi ve bunun sonucunda birkaç saat sonra Bay Cardin kamuoyuna şunları söyledi: “İsveç’in onayı Ankara ile görüşülecek konulardan sadece bir tanesi.” Dedi.

Aynı pozisyon hem komitenin başkan yardımcısı Cumhuriyetçi Jim Rees hem de Temsilciler Meclisi’ndeki ilgili komitenin Demokrat başkan yardımcısı Gregory Meeks tarafından tutuluyor. Her ikisinin de, özellikle de Sayın Rees’in, Sayın Erdoğan’ın hâlâ İsveç’in katılım protokolünün onaylanmasını geciktirmesinden ve Vilnius’ta verdiği taahhüdü yerine getirmemesinden derin rahatsız olduğu söyleniyor.

Uluslararası silah satışına karar veren dört yasa koyucudan diğeri, F-16’ların ve F-35’lerin (Hava Kuvvetleri Fabrikası 4) evi olarak adlandırılan Teksas’tan Cumhuriyetçi Mike McCaul, bariz nedenlerden ötürü, İsveç’in katılımı onaylandıktan sonra savaş uçaklarının satışından yana.

Bir yıl içinde siyaseti bırakacağını açıklayan Sayın Cardin, yakınlarına göre son derece metodik yasa uygulayıcı, ele aldığı konuları derinlemesine inceleyen ve bir fikir oluşturduğunda bunu sonuna kadar destekleyen bir milletvekili. Aynı zamanda insan haklarıyla ilgili konulara da özel bir hassasiyeti var ve ilgili komitelerde yıllarca görev yaptı.

Onun başkan olarak aldığı ilk zorlu pozisyonlar bunun göstergesiydi; Mısır’a tüm askeri yardım ve satışları engelliyor ve askeri yardımın ve Azerbaycan’la güvenlik ilişkilerinin gözden geçirilmesi çağrısında bulunuyordu. Washington’daki analistler, özellikle insan hakları konusunda Türkiye’ye karşı aynı derecede sert bir duruş sergilemeyi göz ardı etmiyor.

ABD hükümeti ise hâlâ iki unsuru teşhis etmeye çalışıyor: Halihazırda çeşitli düzeylerde görüş alışverişinde bulundukları Sayın Cardin’in niyetleri ve Erdoğan’ın İsveç’in NATO’ya katılım protokolünü TBMM’ye sunup sunmayacağı ve ne zaman sunacağı.

İkincisi için, genellikle söylendiği gibi, taahhütler aldıkları için hala “neredeyse karanlıktalar”, ancak belirli bir zaman çizelgesi yok. Türk İHA’sının Suriye’de düşürülmesinden önceki beklenti, konunun önümüzdeki haftalarda ilerleyeceği yönündeydi çünkü Türklere söylendiği gibi, gecikme Kongre’ye olan güvensizliği körüklüyor ve ülke bir kriz öncesi sürecin derinlerine indikçe değerli zaman kaybına yol açıyor, çünkü ülke seçim öncesi döneme derin bir şekilde girerken bunun sonucunda öncelikler değişiyor.

İHA sonrasında

Türk İnsansız Hava Aracının düşürülmesi, Amerikalılar tarafından özellikle kritik olarak nitelendirilen ve “İsveç girene (NATO) kadar hiçbir şeyin ters gitmemesini sağlamak için” çaba gösterilen bir dönemde Washington ile Ankara arasındaki ilişkileri daha da karmaşık hale getirdi. Artık Erdoğan’ın, özellikle Kürtler açısından, hem İsveç’ten hem de ABD’den başka meseleleri gündeme getirmeye başlaması ihtimalini göz ardı etmiyorlar, ancak bu ülkeler, bilgi sahibi güvenilir kaynaklar olarak herhangi bir taviz vermek zorunda değiller. Edinilen bilgiye göre, Amerikan başkenti, Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın “üçüncü taraflara” kuzeydoğu Suriye’de PKK/YPG hedeflerine yönelik operasyonlara karışmamaları yönündeki uyarılarından derin rahatsızlık duydu.

Kathimerini’ye aktarıldığı üzere Kongre’de neredeyse herkes “kulaklarına inanamadılar”, ama Beyaz Saray – Dışişleri Bakanlığı – Pentagon üçgeninde sınırların girmesi için Ankara’ya mesaj verilmesi gerektiği görüşü hakim oldu.”

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu