
“Ne Yazık Ki Avrupa Savunması Bizi Türkiye Karşısında Korumuyor, Tehlike Büyük!”
“Ne yazık ki silinmiş haliyle Avrupa savunması bizi Türkiye karşısında korumuyor, tam tersine, AB üyesi olmayan yayılmacı komşumuzu kendi imzamızla bir aktör olarak öne çıkarıyor. Tehlike çok büyük ve bir kez daha AB'deki gelişmelerin gerisinde kalma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Türkiye ise, Avrupa ortaklarımızın da yardımıyla, bizi en resmi terörle tehdit edecek.”
Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Valinakis, kaleme aldığı ve “X” platformunda paylaştığı makalesinde, savunma mimarisinde Türkiye ile işbirliği yapmaya hazırlanan Avrupa Birliği’ne “ateş” püskürüyor.
Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Giannis Valinakis, Avrupa ortaklarının yaptığı açıklamalara öfkelenerek, AB güvenlik mimarisinin Türkiye’ye karşı Yunanistan ve Kıbrıs’ı (Güney) kapsamayacağını, sadece Rusya ve Belarus’a yönelik olduğu konusunda uyarıyor.
Valinakis paylaşımında Almanya’nın, Türk ordusunun büyüklüğü ve Berlin’in çıkarları nedeniyle, Türkiye’yi “arka kapıdan” Avrupa’nın güvenlik mimarisine sokmaya çalıştığını ileri sürüyor ve Almanya’yı hedef alıyor.
Yunanistan eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Valinakis kaleme aldığı “uyarı” makalesinde, “Ne yazık ki silinmiş haliyle Avrupa savunması bizi Türkiye karşısında korumuyor, tam tersine, AB üyesi olmayan yayılmacı komşumuzu kendi imzamızla bir aktör olarak öne çıkarıyor. Tehlike çok büyük ve bir kez daha AB’deki gelişmelerin gerisinde kalma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Türkiye ise, Avrupa ortaklarımızın da yardımıyla, bizi en resmi terörle tehdit edecek.” İfadelerini kullanıyor.
Eski Dışişleri Bakanı Yardımcısı Giannis Valinakis’in “X” platformunda paylaştığı makale özetle aşağıdaki gibidir:
Giannis Valinakis: “Yunanistan’ın Rusya’ya karşı AB’nin yanında yer alması ve Türkiye’ye karşı olmaması konusunda büyük endişe var”
“AB’nin savunmakla yükümlü olacağı TÜM KARA, HAVA VE DENİZ sınırlarını eşitleyecek kategorik bir formülasyon için baskı yapılmalıdır”
AB savunmasında endişe verici gelişmeler yaşanıyor:
- Brüksel’in savunma tedbirleri Türkiye’yi değil Rusya’yı hedef alıyor.
- Türkiye’yi “özel ilişki” sahibi bir aktör haline getiriyorlar.
- Yunanistan olarak savunma sanayiinde gerideyiz.
- AB dışındaki ülkeleri destekliyorlar, Yunan ve Kıbrıslı (Güney) şirketleri değil.
- ABD’nin Avrupa’dan çekilmesi Helenizmi güçlendirmiyor.
- Ulusal açıdan bakıldığında, Rusya veya Türkiye’ye karşı bir kalkan olarak geliştirilmekte olan Avrupa savunma sistemiyle ilgileniyor muyuz?
Eğer ikincisi ise, neden imzaladığımız ilgili tüm ek metinlerde (Stratejik Pusula, Deniz Stratejisi vb.) sadece Rusya’dan bahsediliyor da, hiçbir yerde, hatta bir anlaşmazlık işareti olarak bile olsa, Türkiye’den bahsedilmiyor?
AB, Ankara ile birlikte tasarlayacaksa, Avrupa’nın füze savunma sisteminin ne anlamı var?
- Gayrı resmi “istekli AB ülkeleri ittifakları” isteksiz üyelerin dışlanmasına izin verirken, üye olmayan ülkelerin de katılımını sağlıyor.
Böylece AB’nin zayıflamasına ve ülkemizin güçlüler dünyasında ötekileştirilmesine yol açıyorlar.
Dahası, “sinsice” örülen “özel bir AB-Türkiye ilişkisi”, herkesin işine yarayacak şekilde gelişiyor ama bizim (Yunanistan) için değil: Türkiye için stratejik, silahlanma, teknolojik, diplomatik, vb. faydalar, Avrupa sistemine seçici bir şekilde nüfuz etmesine Yunanistan tarafından (kazanımlar olmadan) karşı koyulmuyor.
- Yeni planlar ve fonlar büyük ölçüde, ülkemizin (Yunanistan) pek de yararlanamayacağı güçlü AB savunma sanayileri (Türkiye ile!) arasındaki işbirliklerini ilgilendiriyor.
- Yıllardır kişisel olarak vurgulamaya çalıştığım bir konuyu buraya ekleyeceğim. AB/NATO (Ukrayna) dışındaki bir devlete neredeyse mutlak destekten oluşan bir savunma sistemi kurup, bunu Yunanistan ve Kıbrıs (Güney) Cumhuriyeti’ne daha da kararlı bir şekilde uygulamamak düşünülemez.
Bu nedenle, Ukrayna’da 3 yıl süren savaştan sonra, AB’nin TÜM dış sınırları savunma taahhüdüyle ulusal çıkarlar elde etmek için ilk girişimde bulunulmasını olumlu buluyorum:
- a) Ukrayna’daki savaş başladığından beri, herhangi bir Yunan yardımının, “karşılıklı yardım yükümlülüğünün, herhangi bir saldırgan tarafından saldırıya uğraması halinde, AB’nin dış sınırlarındaki HERHANGİ bir nokta için geçerli olduğu” yönündeki açık bir AB bildirisine bağlı olması gerektiğini savunuyorum.
3 yıldır bu konuda hiçbir şey yapmadık [Son kitabımda detaylı olarak anlatıyorum].
- b) Konseyde aniden “uyandık” ve 3 yıllık bir gecikmeyle de olsa oldukça ümit verici (eğer yakında geliştirirsek) bir taahhütte bulunduk:
AB, “tüm kara, hava ve deniz sınırlarının savunulmasının Avrupa’nın genel güvenliğine [;;;], özellikle de AB’nin doğu sınırlarına [SS: bölgemizi kastetmiyor!] ilişkin olarak, Rusya ve Belarus’un oluşturduğu tehditler dikkate alındığında, [;;;] katkıda bulunduğunun altını çiziyor.
“Ayrıca AB’nin kalan sınırlarına [SS: genel olarak] yönelik tehditleri de göz önünde bulundurarak, bunları savunmanın önemini vurgulamaktadır.” Peki Doğu Avrupa’ya kıyasla bizim için neden ayrı ve daha belirsiz bir paragrafa ihtiyaç duyuldu?
Her halükarda AB’nin savunmakla yükümlü olacağı TÜM KARA, HAVA VE DENİZ sınırlarını eşitleyecek kategorik bir formülasyon için baskı yapılmalıdır.
- c) Eğer devletleri TÜM sınırlarımızı (ve Kıbrıs’ın (Güney) sınırlarını) savunmaya ikna etmeyi gerçekten başarabilirsek, bunları doğru bir şekilde yansıtan ilgili deniz alanlarını planlama planımızın aynı zamanda sunulması gerekmez mi?
- Avrupa’daki Amerikan varlığının azaltılması ülkemize Türkiye karşısında fayda sağlamaz. Ancak Fransız nükleer şemsiyesinin AB ülkelerine genişletilmesi, doğru şekilde kullanıldığı takdirde özel bir ulusal çıkar taşımaktadır.
SONUÇ OLARAK, Yunanlıların dışarıya yönelik planlama yapma konusundaki bilinen yetersizliği, iç girdap (Tempe) tarafından daha da kötüleştirilmekte ve tersine çevrilmezse Helenizm için stratejik yenilgilere yol açacak tehlikeli gelişmeler ortaya çıkmaktadır.
Ne yazık ki silinmiş haliyle Avrupa savunması bizi Türkiye karşısında korumuyor, tam tersine, AB üyesi olmayan yayılmacı komşumuzu kendi imzamızla bir aktör olarak öne çıkarıyor.
Tehlike çok büyük ve bir kez daha AB’deki gelişmelerin gerisinde kalma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Türkiye ise, Avrupa ortaklarımızın da yardımıyla, bizi en resmi terörle tehdit edecek.”