“Ne İstediklerini Anlamıyorum, Türkiye İle Savaşa Mı Gidelim?”
"Yunanistan, Türkiye ile güçlü bir konumdan konuşuyor. Bazı insanların ne istediklerini anlamıyorum, Türkiye ile savaşa mı gidelim? Yani, bizim yaptığımızın alternatifinin ne olduğunu anlamıyorum."
“Yunanistan, Türkiye ile güçlü bir konumdan konuşuyor. Bazı insanların ne istediklerini anlamıyorum, Türkiye ile savaşa mı gidelim? Yani, bizim yaptığımızın alternatifinin ne olduğunu anlamıyorum.”
Başbakan Kiriakos Miçotakis, Selanik Metrosu’nun açılışı sonrasında, Metro kazı çalışmaları sırasında bulunan tarihi kalıntıların bulunduğu alanda ANT1 televizyon programına katılarak gazeteci Hacinikolau’nun sorularını yanıtladı.
Hacinikolau tarafından Başbakan Miçotakis’e Türkiye ile ilgili sorular da yöneltildi. Başbakan, “Yunanistan, Türkiye ile güçlü bir konumdan konuşuyor. Türkiye her zaman başka konuları tartışma masasına koyuyor. Oysa Yunanistan bir ve tek anlaşmazlığın çözülmesini talep ediyor. Bakın beş yıl önce neredeydik? Türkler o zaman da gri bölgelerden bahsediyordu. Yunanistan artık savunma açısından daha güçlü. Yunanistan, mülteci meselesinde AB’yi kendi çizgisine getirdi. Bazı insanların ne istediklerini anlamıyorum, Türkiye ile savaşa mı gidelim? Yani, bizim yaptığımızın alternatifinin ne olduğunu anlamıyorum.” İfadelerini kullandı.
Miçotakis söyleşinin soru-cevap kısmında özetle şunları dile getirdi:
“Türkiye ile Savaşa mı gidelim?”
Soru: Yunan-Türk ilişkilerine geliyorum. Sayın Başbakan, hükümetiniz Türkiye ile diyaloga hiç girmemesi gerektiği, bu diyaloğun sonucunun önceden belirlenmiş olduğu, yani bundan bir sonuç çıkmayacağı yönünde sağdan eleştiriler alıyor. Bugün size nerede olduğumuzu sormak istiyorum ve Türk Savunma Bakanı’nın yine ulusal egemenlik haklarımızı sorgulayan provokatif bir açıklamasından sonra, son dönemdeki bu Yunan-Türk yaklaşımının yanlış veya doğru olduğunu düşünüp düşünmediğinizi sormak istiyorum ve neden?
Miçotakis: “Hiçbir şekilde. Yunanistan’ın Türkiye ile konuşması gerekiyor ve bunu güçlü ve özgüvenli bir konumdan yapabilir. Türkiye ile esas meselemizde gerçek anlamda bir yakınlaşma olmamasına rağmen bunu yapmaya devam edeceğim.
Yunanistan, Ege ve Doğu Akdeniz’deki MEB ve kıta sahanlığının sınırlandırılması konusunda Türkiye ile büyük bir farklılığa sahip olduğunun farkında. Buna rağmen Yunanistan’ın asla tartışmayı kabul etmeyeceği daha pek çok konuyu Türkiye’nin tartışma masasına koymasının yeni bir şey olmadığını biliyoruz.
Ancak bu, Türkiye ile diğer konuları, bölgesel, ekonomik işbirliği konularını, adalarımıza yönelik hızlı vize programı gibi konuları, mülteci akışının yönetimi ile ilgili konuları tartışamayacağımız anlamına gelmiyor.
Ve eğer aynı fikirde olmadığımız konusunda hemfikirsek, ki şu anda bu durumdayız ve aslında daha önce bahsettiğim ana meseleyi daha derinlemesine tartışamıyorsak, bilelim ki en azından bunu sürekli gerilim ve zorluklarla dolu bir durumda olmadan yapabiliriz.”
Soru: Sayın Başbakan, Yunanistan tek anlaşmazlığın tartışılması gereken konu olduğu konusunda ısrar ederken, kendi iddialarını masaya koymaya devam etmek uzun vadede bize zarar vermiyor mu?
Miçotakis: “Ama Yunanistan’ın hiçbir iddiası talebi yok ki, Türkiye’den hiçbir şey talep etmiyor. Bahsettiğim anlaşmazlığı çözmeye çalışıyoruz. Hak talebinde bulunmamamız bu anlama gelmez ki….”
Soru: Yani Türk’ün sürekli söylemesi, söylemesi, söylemesi uzun vadede bize zarar vermiyor mu?
Miçotakis: “Beş yıl önce nerede olduğumuzu görmek için bir göz atın. Beş yılı kastediyorum çünkü bu, Yunan vatandaşlarının Başbakanlık görevi için bana ilk kez güvendiği zamandı. Bunu Türkler daha önce de söylüyordu. Daha önce de gri bölgelerimiz vardı. Yunanistan’ın adalarını savunma amaçlı donatabileceği konusunda daha önce de şüpheleri vardı.
Hiçbir şey değişmedi ama Yunanistan bugün savunma açısından çok daha güçlü. Bunun kimsenin ve muhtemelen sağımızda olan ve bize güvenmeyebilecek yurttaşlarımızın da buna itiraz edeceğini düşünmüyorum.
Savunma açısından daha güçlü, jeopolitik olarak daha güçlü, mülteci konusunda Avrupa Birliği’ni kendi çizgisine getirmeyi, yani çok sağcı bir mantıktan çıkıp bunu saygıyla kabul etmeyi başardı. Bununla birlikte, Avrupa’nın dış sınırlarında bulunan ülkelerin, sınırları koruma ve aktif önleme yükümlülüğü vardır. Artık İtalya ve Mısır ile sınırları belirlenmiş bir MEB’imiz var.
Bütün bunlar beş yıl içinde oldu ve aynı zamanda Ege’deki gerilimi azaltmayı başardık ve bunun olumlu olduğunu düşünüyorum. Başka bir deyişle, daha az yoğun bir şekilde fikir ayrılıklarımız üzerinde anlaşabilmeyi başardık.”
Soru: İki eski Başbakan neden kaygılı? Tabii başka tonlarda da Sn. Samaras, diğer tonlarda Sn. Karamanlis Yunan-Türk diyaloğunun gelişme şekli konusunda güçlü kaygılar gösteriyorlar. Hiçbir şeyden geri çekildik mi? Örnek: Örneğin Kasos (Çoban Adası), orada bir mesele var mı? İtalyan gemisi sularımızda faaliyet göstermek için Türkiye’den izin istemiş midir?
Miçotakis: “Açıkçası böyle bir şey olmadı ve birçok kez de bu konu yanıtlandı. Size bir şey söyleyeyim mi Sn. Hacinikolau? ne yaptığımızı ve ne yapmadığımızı her tonda söylerken, benim ve Dışişleri Bakanımın vatanseverliğinin sürekli sorgulanması, bir noktadan diğerine çok sinir bozucu ve bir dereceye kadar da aşağılayıcı.
Eğer bu işe yararsa ki burada iki eski Başbakan’ı kastetmiyorum, esas olarak sağımız tarafından bize yöneltilen eleştirilerden bahsediyorum, eğer bazı insanlar bunun kamuoyunda kendilerine bazı puanlar kazandırdığını düşünüyorsa ben bunu yapmıyorum. Ne istediklerini anlamıyorum, Türkiye ile savaşa mı gidelim? Yani, bizim yaptığımızın alternatifinin ne olduğunu anlamıyorum; bu onların meselesi.
Yunanlıların çoğunluğunun sakin sular aradığını biliyorum. Bizden Türkiye ile görüşmeye devam etmemizi ve size söylediğim gibi, eğer anlaşamazsak da, ki şu anda ufukta böyle bir ihtimal yok, harekete geçmeden, farklılıklarımıza saygı duymamız isteniyor. bu da Yunanistan’ı ilgilendirmiyor, çünkü Yunanistan aslında hiçbir zaman Türkiye’yi kışkırtmadı, gereksiz provokasyonlar yapmadan Türkiye’yi ilgilendiriyor.”