“Kaybedenler Diyelim Ki İran ve Rusya İse, En Büyük Kazanan Türkiye’dir”
“Bu durumun kaybedenleri diyelim ki İran ve Rusya ise, en büyük kazanan ise Türkiye'dir. Türkiye'nin rolünün yükselmesi medeniyle büyük güçlerle bizim lehimize olmayan bir tür işlem yapmak isteyebilecektir. Örnek olarak, “Yunanistan’da bana bir şeyler verin, size biraz yardım edeyim, size Suriye’de yardım edeyim” biz buna dikkat etmeliyiz (…).”
Yunan Profesör: “Bu durumun kaybedenleri diyelim ki İran ve Rusya ise, en büyük kazanan ise Türkiye’dir. Türkiye’nin rolünün yükselmesi medeniyle büyük güçlerle bizim lehimize olmayan bir tür işlem yapmak isteyebilecektir. Örnek olarak, “Yunanistan’da bana bir şeyler verin, size biraz yardım edeyim, size Suriye’de yardım edeyim” biz buna dikkat etmeliyiz (…).”
Sorbonne Üniversitesi Jeopolitik emekli Profesörü Georgios Prevelakis, ERT’nin Birinci Program’ında gazeteci Thanos Siafakas’la birlikte güncel olaylar ve özellikle Suriye’deki güncel gelişmeleri yorumladı. Prevelakis, “Suriye meselesinde kaybedenler İran ve Rusya olursa, büyük kazanan Türkiye olur” dedi.
Profesörü Georgios Prevelakis özetle şunları dile getirdi:
“Tarihi ve zor bir dönemden geçtiğimize şüphe yok. Tarihi bir geçiş dönemindeyiz. Soğuk Savaş’ın bittiği coşku döneminin ardından küreselleşme, büyük ölçüde küreselleşmenin aşırılıklarının bir sonucu olan ve bu süre zarfında da değişen bir dizi krizle geldi ve küreselleşme nedeniyle dünyanın ekonomik dengesi de değişti. Dünya ekonomisi Batılı güçlerin hakimiyetindeydi. Artık Çin ve Hindistan gibi dengeleri değiştiren güçler var.
Dolayısıyla gerçeklik, jeopolitik, bir uyum sağlamaya, deyim yerindeyse bir düzeltmeye doğru gidiyor ki bu her zaman şiddet içeren bir şekilde kurbanlarla yapılır, yani hiçbir zaman yumuşak bir şekilde tartışmalarla yapılmaz, ancak yüzleşmelerle ve çatışmalarla yapılır. Şu anda yaşadığımız şey bu. Üstelik bugünlerde Ukrayna’daki gelişmelerle ama esas olarak Ortadoğu’daki gelişmelerle gerçekten dramatik anlar yaşıyoruz.
Zaten parçalanmış bir Suriye’den bahsediyoruz. Ortadoğu’nun bütün manzarası alt üst oluyor. Suriye’deki gelişmeler Ortadoğu’da tüm tabloyu alt üst ediyor. Ve öncelikle Esad’ın neden düştüğünü anlamamız gerekiyor ve bu, İsrail’in son aylardaki eyleminin sonucudur, çünkü İsrail, Esad’ı tutan güçleri etkisiz hale getirmeyi başardı. Esad’ın ordusu kötü durumdaydı. Onu ayakta tutan şey Hizbullah’tı.
Hizbullah İsrailliler tarafından alt edildi ve Hizbullah da Suriye’de bulunmakla İsrail gizli servislerinin eylemlerine çok daha fazla maruz kaldığını fark etti. Hizbullah olmadan Esad’ın ayakta kalamayacağını anladı. Ve Rusya oradaki tüm güçlerini Ukrayna’da yoğunlaştırdığı gerçeğini de hesaba katıyoruz. Suriye’ye çok fazla güç gönderemez. İran ise zayıfladı.
Yani birdenbire, bazılarının şer ekseni olarak adlandırdığı bu eksenin, yani Rusya, İran, Hizbullah vs.’nin, en azından Suriye’de, çöktüğü bir tablo ortaya çıkıyor. Bu da yeni prosedürleri ortaya çıkarıyor. Şimdi Suriye’de ne olacağı soru işareti. Çünkü elbette herkes, işkence, infaz vb. yanı sıra, dikkate değer olan bu korkunç Esad rejiminin çöküşünün aynı zamanda uyuşturucu ticareti için de büyük bir makine olduğunu düşünüyor. Bu aynı zamanda devletin temel ekonomik işleviydi (…).
Ama özellikle belirtmemiz gereken mesaj şu; eğer bu durumun kaybedenleri diyelim ki İran ve Rusya ise, en büyük kazanan ise Türkiye’dir.
Buna çok dikkat etmemiz gerekiyor, çünkü Türkiye’nin bu hikayede düzenleyici bir rolü var ve aynı zamanda çok büyük bir çıkarı da var, çünkü topraklarında var olan 3 milyon Suriyeli geri dönmeye başladı ve mültecilerden kurtulmak istiyor. Ama aynı zamanda çok büyük bir etkiye de sahip, çünkü Suriye’de de askeri birlikleri var, devrimi yapan bu güçlerin yanında ve şu veya bu güçlerle bağlantılı. Onun için artık herkes Suriye’ye etki edebilmek için Türkiye’ye kucak açacak (…).
Türkiye artan rolü gereği muhtemelen büyük güçlerle müzakere edecek ülke olacaktır.
Uluslararası hukukun çok önemli olduğu bir ülkeyiz, toprak bütünlüğünün ihlal edilmemesi çok önemli ve bunda ısrar etmek de doğru. Ancak bu noktada başka bir gerçeklik daha var. Ve bence bizim temel endişelerimizden biri de şu olmalı: Türkiye’nin rolünün yükselmesi medeniyle büyük güçlerle bizim lehimize olmayan bir tür işlem yapmak isteyebilecektir.
Örnek olarak, “Yunanistan’da bana bir şeyler verin, size biraz yardım edeyim, size Suriye’de yardım edeyim” biz buna dikkat etmeliyiz (…).”