“Blinken’i Türkiye’nin Tüm Kışkırtıcı Eylemleri Hakkında Kapsamlı Bir Şekilde Bilgilendirdim”
"Türkiye, NATO içindeki revizyonist eğilimleri ve kararsız tavrıyla sadece ülkemize yönelik değil, birliğin kendisini ve İttifak'ın geleceğini tahrik ediyor."
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Real News’e verdiği röportajda, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile yaptığı son görüşmeye atıfta bulunarak, “Amerikalı mevkidaşımı Türkiye’nin tüm kışkırtıcı eylemleri hakkında kapsamlı bir şekilde bilgilendirdim.” İfadelerini kullanıyor.
Dendias röportajında özetle şunları dile getiriyor:
“Türkiye, NATO içinde ‘tuhaf’ bir ortak”
“Ege’de ve aynı zamanda Doğu Akdeniz’de neler olduğunu açıkça gösteren haritalarla muhatabıma Türkiye’nin suçluluğunun reddedilemez kanıtlarını sundum. Ve bunu, NATO’nun her zamankinden daha fazla kırılmaz bir İttifak olması gereken tarihi bir kavşakta yaptığını aktardım.
Ülkemiz, sadece Amerika Birleşik Devletleri karşısındaki konumunu değil, aynı zamanda uluslararası toplumun yasalarına ve kurallarına saygı duyan ve uygulayan güvenilir bir müttefik olarak tüm uluslararası topluma karşı, müzakere edilemez ilkeler ve değerler temelinde faaliyet göstermektedir.
Türkiye, NATO içindeki revizyonist eğilimleri ve kararsız tavrıyla sadece ülkemize yönelik değil, birliğin kendisini ve İttifak’ın geleceğini tahrik ediyor. Yunanistan ise aksine sorunun değil çözümün bir parçasıdır. Türkiye, NATO içinde ‘tuhaf’ bir ortak, sadece daha geniş Doğu Akdeniz bölgesini değil, uluslararası hukuk düzeninin doğasını da tehlikeye atıyor.
Sorun, yalnızca Yunanistan-Türkiye ilişkileriyle ilgili değil, esas olarak, gözden geçiren bir gücün ortaklarına ve müttefiklerine karşı uluslararası hukukun temel ilkelerini ihlal ederek tek taraflı iddialarını düzeltme biçimiyle ilgilidir.
Yunanistan, ittifakları ve sinerjileri güçlendirerek, daha geniş bölgede bir istikrar ve güvenlik faktörü olarak uzun süredir devam eden rolünü yeniden teyit ederek sürekli uyanık durumdadır.
Yunan-Amerikan ilişkilerine “Türk-merkezli bir yaklaşım” ışığında bakmamalıyız. Bu ilişkilerin kendi dinamikleri mevcut.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımı bizi güçlendirecek ve ortak güvenliğimizi artıracaktır. Aynı zamanda, NATO içindeki uluslararası hukuka saygı duyan ve tehdidi veya güç kullanımını kınayan demokrasiler grubunu güçlendirecektir. Ne yazık ki bir istisna (Türkiye) dışında Müttefiklerin büyük çoğunluğunun ait olduğu bir grup.
Ukrayna’daki savaşın bitmesi için, sadece diplomatik çözüm olabilecek, diyalog ürünü, uluslararası hukukun temel ilkelerine saygılı ve tabii ki Ukrayna tarafından kabul edilecek kalıcı bir çözüm bulunmalıdır. Ancak ne yazık ki hala böyle bir gelişmeden uzağız. Hem Ukrayna’ya hem de genel olarak Avrupa’ya yönelik sonuçları ne olursa olsun, kalıcı bir çatışmaya bile hazırlıklı olmalıyız.
Kıbrıs sorunun çözümüne yönelik, Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararları çerçevesi dışında kalan iki devletin sözde çözümü sadece biz Yunanlılar tarafından reddedilmiyor. Uluslararası toplumun tamamı bunu tereddütsüz olarak reddediyor.
Türkiye ve Kıbrıs Türk toplumu ters yönde hareket ederken, Maraş’ta çalışmaların yeniden başladığına dair işaretler var. Bu gelişme, adil ve sürdürülebilir bir çözüm olasılığını daha da ortadan kaldırıyor ve kesinlikle Güvenlik Konseyi’nin 550 ve 789 sayılı kararlarının açık bir ihlalidir.”