Yunanistan Haber

Sözde “Soykırım” Konusunda Miçotakis’e “Baskı”

"Yunanistan'ın, binlerce Pontus dili konuşan Müslüman ve gizli-Hıristiyan'ın yerleşip yaşadığı Trabzon'da bir Konsolosluk açılmasını talep etmesini öneriyoruz."

Dünya Pontus Helenizmi Konseyi (PASPE), Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis’e bir mektup göndererek sözde “ Pontus Soykırımı” için Türkiye’den neleri, nasıl ve neden talep etmesi konusunda uyarıyor.

PASPE tarafından Başbakan Miçotakis’e gönderilen mektup şu şekilde:

“Dünya Pontuslular Helenizm Konseyi: Türkiye’den neleri-neden ve nasıl-talep ediyoruz”

“Sizi, Başbakanlık görevinizi üstlenmenizden ve hükümetin kuruluşundan dolayı tebrik etmek, şahsınıza ve tüm üyelerinize, hemşehrilerimiz ve ülkemiz için yaratıcı ve verimli bir kariyer diliyorum.

Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan ile yapacağınız görüşme vesilesiyle, ülkemizin dış politikasının Başbakan, yetkili Dışişleri Bakanı ve ülkemiz hükümetleri tarafından belirlendiği bizim için açık olmasına rağmen, Yunanistan Parlamentosu’nun kararlarını ve yetkili diplomatik ve diğer ilgili birimlerin tavsiyelerini dikkate alarak, ilişkilere ilişkin tutumumuzu ve ayrıca Türkiye’den taleplerimizi dikkatinize sunmayı gerekli görüyoruz.

Bize göre Pontus kökenli Rumlar olarak, ama aynı zamanda kültürlü insanlar olarak, 1923’te tamamlanan ve Pontus Rumlarına yönelik soykırımın ikinci aşaması olan Lozan Antlaşması’nın imzalanması ve 1.500.000 Pontus Rumunun göçmenleştirilmesinden sonra, Küçük Asya ve Doğu Trakya’da yüz yıldır ilgili Türk hükümetlerinin süregelen saldırgan, emperyalist, revizyonist ve yayılmacı politikasını izliyoruz.

Kemalistler, sosyalistler, askeri-cuntacılar ve bugünün İslam yanlıları, Uluslararası kuruluşlar, BM ve Avrupa Birliği tarafından kınanan aynı saldırgan, provokatif açıklamalara ve eylemlerine, etnik temizlik ve Soykırım politikasına, başlangıçta Gökçeada ve Bozcaada’ın, İstanbul’un ve Kıbrıs (Güney) Cumhuriyeti’nin Helenizmi pahasına ve son on yıllarda ülkemiz aleyhine yasadışı iddialar ve sürekli tehditlere devam etmektedirler.

24 Şubat 1994’te Yunan Parlamentosu’nun Jön Türkler ve Kemalistler tarafından Pontus Helenizmi aleyhine 1914-1922 döneminde yaşanan trajik olayları oybirliğiyle soykırım eylemi olarak kabul ettiği ve 19 Mayıs’ı oybirliğiyle Pontus Helenizmi Soykırımını anma günü olarak ilan ettiği biliniyor.

Buna göre, Pontus Rumlarının maruz kaldığı Soykırım’dan bunca yıl sonra, Türkiye sistematik olarak,

Trakya (Doğu) ve Küçük Asya’daki (Anadolu) yüzlerce Ermeni, Süryani ve Rum’un birinci elden tanık olduğu ve onlarca akrabasının, arkadaşının ve yurttaşının zor koşullarda şiddete, cinayete ve sürgüne kurban gittiğini gören yüzlerce Ermeni, Süryani ve Rum’un anlattıklarını tarihi çarpıtmaya ve çürütmeye çalışıyor. merhum Tarih profesörü Polihronis Enepekidis’in bu ölüm yürüyüşlerini tanımladığı gibi, “akış halindeki bir AUSCHWITZ” içinde nihai yok oluşlarına kadar olan koşullar.

Onlarca yabancı diplomatın hükümetlerine verdiği resmi diplomatik belgeler aracılığıyla gün ışığına çıkan ve Jön Türklerin ve Kemalistlerin 1914-1923 yılları arasında o zamanki Osmanlı İmparatorluğu’nun Hıristiyan nüfusa yönelik organize ettikleri ve ardından uyguladıkları şeylerin tartışılmaz kanıtı olan binlerce tanıklığı da çürütülmeye çalışılıyor.

Dünyanın her yerinden Üniversite kurumlarının, Cenevre Uluslararası Soykırım Derneği’nin, konuyla ilgili Dünya Bilimsel konferanslarının, ellerindeki tüm delilleri dikkatlice inceledikten sonra, 1914-1923 döneminde Ermeniler, Süryaniler ve Rumlar aleyhine yaşananların, BM’nin 1948 kararının gerektirdiği tüm özellikleri taşıdığına karar verdikten sonra soykırım olarak, ABD’deki Belediye yetkililerinin, Avustralya’nın, Avrupa Birliği’nin, Devlet yetkililerinin ve Avrupa, Asya, Avustralya Ulusal Parlamentoların kararlarını tarih dışı olarak kınamakta ve görmezden gelmekte ısrar ediyor.

Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komitesi’nin 26-27 Eylül 2006 tarihlerindeki raporunda 24, 28, 31. maddelerdeki (sonuç A 6-0269-2006) Heybeliada Ortodoks Mektebi’nin bir an önce açılması talebine atıfta bulunurken, Türkiye’de insan hakları ve özgürlükler konusunda ilerleme kaydedilmediğinden üzüntü duyduğunu ifade ediyor.

Aynı raporun özellikle 50. maddesinde, Türkiye’nin tarihi geçmişiyle yüzleşmesi ve Türkiye’nin arşivlerine ulaşacak, 1914-1923 döneminde Ermeniler ve dolayısıyla Pontus Rumları ve Asuriler aleyhine yaşanan soykırımları araştıracak bir araştırmacı ve akademisyen ağı oluşturması gerektiğine de işaret ediliyor.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden, İsveç, Hollanda, Ermenistan, Kıbrıs (Güney) Parlamentolarının, Avustralya’nın Yeni Güney Galler’in Eyalet Meclisi, ABD ve Kanada’da onlarca Belediye ve Eyaletlerin,

aynı zamanda Papa Francis’in, Almanya Cumhurbaşkanı Sayın Joachim Gauck’un Ermeniler, Süryaniler ve Pontus Rumlarının Soykırımı adına ilgili ifadeleri ve yapılan son onayları görmezden gelmeye devam ediyor.

Sayın Başbakan.

Yunanistan Parlamentosu’nun 1994 yılında oybirliğiyle aldığı karara göre, hükümetlerimizin Soykırım konusunu uluslararası kuruluşlarda ve Avrupa Birliği’nde öne çıkarma ve herhangi bir zamanda Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye’ye karşı hak taleplerini gündemine alma yükümlülüğü bundan kaynaklanmaktadır. Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan ile yapacağınız görüşme münasebetiyle sizi tavsiye ediyoruz.

  1. A) Pontus Soykırımı’nın ikinci aşamasının üzerinden 100 yıl geçen konferansta 2019’da yaptığınız konuşmada açıkça yaptığınız gibi, konuyu Yunanistan’ın ajandasında bulunan konuların gündemine alarak, Türkiye’den tarihi geçmişiyle hesaplaşmasını istemeniz, 1914-1923 döneminde Pontus Helenizmine ve diğer Hıristiyan nüfusa karşı yaşananları Soykırım olarak kabul etmesi ve atalarının bize karşı yaptıklarından dolayı özür dilemesi.

Bilindiği üzere 2013 yazında Türk devleti, Türk, Yunan ve Avrupalı ​​bilim adamları ve vatandaşlarının binlerce çağrısını görmezden gelerek, 13. yüzyıla ait eşsiz tarihi ve mimarisiyle Yunan-Hristiyan Anıtı olan Trabzon’daki Aya Sofya’yı müzeden bir camiye dönüştürmüştür.

Teklifimiz üzerine dönemin Avrupa Parlamentosu Milletvekili Sayın Giorgos Hatzimarkakis’in soru önergesi üzerine 12.03.2014 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından kınanmış ve Türkiye Yüksek Mahkemesi Yargıtay tarafından Trabzon’daki Aya Sofya’nın camiye dönüştürülme kararını derhal geri alması istenmektedir.

  1. B) Türk hükümetinden Avrupa Parlamentosu önerisine uymasını, tarihi Pontus’taki Rum Hristiyan anıtlarının kimliğinin kurtarılması ve Trabzon’daki tarihi Ayasofya kilisesinin yeniden müze olarak açılmasını istemenizi öneriyoruz.

Tarihi Panagia Sumela Manastırı’nın 1923’te yıkılması ve ziyaret edilebilecek şekilde Unesco’nun yardımıyla yeniden inşa edilmesinden sonra, onlarca kutsal emanet hala Manastırdan uzakta Türk depolarında korunmaktadır. Türk Milliyet gazetesinin 23-8-2019 tarihli bir makalesinde, “Turizm Bakanlığı,” Meryem Ana “Sümela” Manastırının “mülkü” üzerinde hak iddia ediyor.

  1. C) Türkiye’nin çeşitli yerlerinde muhafaza edilen tarihi Panagia Sümela Manastırı’nın kutsal emanetlerinin ve bunların yenilenen manastırda sergilenmesinin burayı ziyaret eden binlerce ibadet edenler ve turistler için Türkiye’den talep ediniz.

Son on yıllarda dünyanın her yerindeki milyonlarca Pontus kökenli Rum ile çevrimiçi iletişim nedeniyle, ama aynı zamanda Pontus dilini konuşan yurttaşlarımızın yaşadığı ve dinleri nedeniyle dışlanan tarihi Pontus bölgelerine yaptığımız çok sayıda ve sık ziyaretimiz nedeniyle, Lozan Antlaşması’nın mübadelesinde, aynı zamanda Küçük Asya felaketinden yüz yıl sonra aramızdaki temaslarda da ulusal kimliklerini aradıklarını görüyoruz.

  1. D) Bariz sebeplerden dolayı, Yunanistan’ın binlerce Pontus dili konuşan Müslüman ve gizli-Hıristiyan’ın yerleşip yaşadığı Trabzon’da bir Konsolosluk açılmasını talep etmesini öneriyoruz.

Sayın Başbakan,

Yunan Hükümeti’nin yukarıdaki tüm konuları Türkiye ile müzakerelerin gündemine alması gerektiğine inanıyoruz, çünkü bunu öncelikle 2.000.000 Pontus kökenli Rum’un tarihine borçludur.

Türkiye ve Uluslararası Topluluk karşısındaki Yunanistan’ın müzakere pozisyonunu güçlendirmek.

Türk hükümetine, toplumuna ve vatandaşlarına, ataları tarafından Hristiyan nüfusa karşı işlenen Soykırım suçunun damgasından kendilerini kurtarmalarına yardımcı olmak, özür dilemek ve böylece aynı şeyi tekrarlamayacaklarına ve komşularıyla barış içinde yaşamak istediklerine bizi ikna etmeleridir.

Dikkatinize sunduğumuz konulardaki eylemlerinizden ve bu mektubu paylaştığımız tüm siyasi kuruluşlardan bilgi almayı beklerken, şahsen görüşmek ve sizi bilgilendirmek için emrinize amade olduğumuzu bildiririz.”

Saygılarımla

Basın ve İletişim Sorumlusu P.S.P.E.

Stefanos P. Tanımanidis.

Tarihçi – yazar.

Dışişleri Bakanlığı Eski Özel Danışmanı.

Panhelenik Pontus Dernekleri Federasyonu Onursal Başkanı.

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu