NATO Zirvesinde, Öncesinde Ve Sonrasında Yaşanabilecek Senaryoları Yazdılar
“Türkiye ile "zor" bir yazın gölgesinde, Doğu Ege adalarında şimdiden bir teyakkuz durumu mevcut. Ayrıca, Hava Kuvvetleri'nin muharebe birimlerinde hazırlık derecesi artırılırken, Deniz Kuvvetleri gemileri gerektiğinde müdahale etmek için beklemede.”
Yunanistan’da Kathimerini gazetesinden Kostis P. Papadiochos ve Vassilis Nedos’un, İspanya’daki NATO Zirvesi öncesinde Atina kaynaklarına dayandırdıkları haberleri derleyerek yazdıkları yazı, Başbakan Miçotakis’in ve Yunanistan’ın niyetini açıkça ortaya koyuyor.
Değerlendirme yazısının belirli noktalarında, Atina’nın Türkiye’ye karşı askeri güç kullanımından kaçınmayacağına atıfta bulunuluyor. Yazının en önemli bölümünde, iki ülke arasında masada diyalogdan uzak sahada silahların dahi konuşabileceği bir durumun da bulunduğu şu cümlede açıkça belirtiliyor: “Türkiye ile “zor” bir yazın gölgesinde, Doğu Ege adalarında şimdiden bir teyakkuz durumu mevcut. Ayrıca, Hava Kuvvetleri’nin muharebe birimlerinde hazırlık derecesi artırılırken, Deniz Kuvvetleri gemileri gerektiğinde müdahale etmek için beklemede.” İfadeleri dikkat çekiyor.
“Ege’de Silahlı Kuvvetlerin uygulamaya tamamen hazır olduğu ayrıntılı bir müdahale planı var.”
“Atina tarafından ABD’de sorunlar gündeme getirildi, Avrupa Konseyi’ne sunuldu, kısacası NATO üye devletlerinin büyük çoğunluğu zaten haberdar. Bu nedenle Ankara’dan ilk bahseden Miçotakis olmayacak ve ancak tahrik olursa yanıt verecek.
Aynı zamanda, Madrid’de işlerin Türk davranışının daha da tırmanmasına yol açabilecek şekilde gelişmesi durumunda, Ege’de Silahlı Kuvvetlerin uygulamaya tamamen hazır olduğu ayrıntılı bir müdahale planı var.
Özellikle, Miçotakis’in yakın çevresine belirttiği gibi, NATO zirvesinde toplantıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir yüzleşme forumu haline getirme niyetinde olmadığı belirtiliyor. Ancak, orantılılık mantığı içinde hareket ederek, hiçbir şeyin cevapsız kalmayacağının açık olduğu ifade ediliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme getirmeyi seçeceği her konuya Yunanistan’ın tutumuna ve uluslararası hukuka dayalı cevaplar verileceğine vurgu yapılıyor.
Bu nedenle, Madrid zirvesi öncesinde Atina’nın Türkiye Cumhurbaşkanı recep Tayyip Erdoğan’ın hamleleriyle ilgili iki alternatif senaryoya hazırlandığı açık.
Birincisi, Atina tarafından, Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya ile İttifak’ın genişlemesini engellememek için karşılık isteyeceğini ve adaların silahsızlandırılması gibi Yunanistan’a karşı asılsız iddiaları birleştireceği öngörülüyor. Böyle bir durumda Yunanistan tarafının en azından ulusal konumlarından hareket etmeyeceği ve zirvenin bir çıkmaza yol açacağı ve bu da elbette tartışmanın ana konusunu yani genişlemeyi sürükleyeceği açıktır.
İkinci senaryo, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ankara’nın adalara, Ege ve Doğu Akdeniz’in kaynaklarının ortak kullanımına odaklanarak, Yunanistan’ın Türkiye’de faaliyet gösteren terör örgütlerine destek verdiği ya da mülteciler konusunu ileri sürerek, Ankara’nın bu isteklerini formüle etmek için NATO’yu bir dekor olarak kullanmaya çalışacak olmasıdır.
İşte o zaman duruma göre Başbakan Miçotakis Yunan argümanlarını sunacak.
– Başbakan Miçotakis, adaların silahsızlandırılması için Yunanistan’ın BM’ye yazdığı cevap mektubuna dayanarak hareket edecek.
Ancak Ankara’nın BM’ye yeni bir bildirim yoluyla Çarşamba gününe kadar ek diplomatik hamleler yapması durumunda, Türkiye’nin “egemenliği belirsiz” olarak nitelendirdiği adaları birer birer adlandırmak için hareket etmesi durumunda Yunanistan’ın da benzer bir hazırlığı var. Atina, Ankara’nın bu sonraki adımını bekliyor ve Dışişleri Bakanlığı’nın hukuk birimi cevaplamaya yönelik ilgili çalışmayı çoktan hazırladı.
– Ortak kullanım önerisiyle ilgili olarak, Lahey’e yapılan başvuru, Yunan tarafının defalarca ve derinlemesine önerdiği gibi, deniz bölgeleri sorununun çözümü için bir araç olarak gösterilecektir.
– Terörle ilgili olarak Türk iddialarının tamamen yersiz olduğuna ve Yunanistan’ın AB çerçevesinde sıkı bir şekilde hareket ettiğine dikkat çekilecektir.
Atina, Madrid zirvesinden sonra neticeye göre durumun Ankara’yı Ege’de Yunan egemenliği sorgulaması durumuna götürmesi ihtimaline karşı da uluslararası muhataplarını hazırladı.
Atina tarafından, Türkiye’nin Yunan topraklarına itiraz etmesi durumunda krizin belirli noktalarla sınırlı kalmayıp, Yunanistan-Türkiye sınırının tamamına yayılacağı konusunda tüm taraflara duyurulduğu belirtiliyor.
Kısacası, Türk Silahlı Kuvvetleri Ege’de bir bölgede Yunan Ordusuna veya güvenlik personeline saldırmak için sahip olabilecekleri taktik avantajdan yararlanırsa, Yunanistan Silahlı Kuvvetleri hemen başka bir bölgede yanıt vererek çatışmanın cephesini otomatik olarak genişletecektir.
Atina, bu doktrin değişikliğini pratik nedenlerle 2020 gibi erken bir tarihte benimsemiştir. 2022 ile arasındaki fark, ortakların ve müttefiklerin bu çok önemli değişimin arkasındaki Yunan felsefesini daha iyi anlamalarıdır.
Aynı zamanda, Türkiye ile “zor” bir yazın gölgesinde, Doğu Ege adalarında şimdiden bir teyakkuz durumu mevcut. Ayrıca, Hava Kuvvetleri’nin muharebe birimlerinde hazırlık derecesi artırılırken, Deniz Kuvvetleri gemileri gerektiğinde müdahale etmek için beklemede.
Ancak şu ana kadar kaydedilen ihlaller ve aşırı uçuşlar dışında Ege’deki operasyonel tablonun “temiz” olduğu belirtiliyor. Bu, elbette, durumun hiçbir zaman değiştirilemeyeceği anlamına gelmez. Sonuçta, mevcut aşamadaki teyakkuz durumunun nedeni de budur.
Yunanistan Silahlı Kuvvetleri, bir Yunan adasına yanaşmış olabilecek göçmenleri kurtarma operasyonu bahanesiyle yaşanabilecek provokasyonların yanı sıra, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin daha açık provokasyonlarına da hazırdır.
Her halükarda Yunan Silahlı Kuvvetleri, Türk sondaj gemilerinin faaliyetlerinin ve Kıbrıs (Güney) kıta sahanlığı üzerindeki araştırmalarının birçok yönden önemli ölçüde azaltıldığı göz önüne alındığında, Doğu Akdeniz’de gerilimin yeniden başlaması olasılığına Atina hazırlıklıdır.”