“Lozan’da Tanımlanan Haklar İvedilikle Azınlığımıza Geri Verilmelidir“
“Bir asırdır bu ülkenin sadık vatandaşı olarak ülke aleyhine hiçbir eylemin içinde olmadık. Hatta bu ülkenin işgaline karşı ikinci Dünya Savaşında şehitler verdik."
Batı Trakya Türk Azınlığı’nın siyasi partisi Dostluk, Eşitlik, Barış (DEB) yazılı bir açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada, “Bir asırdır bu ülkenin sadık vatandaşı olarak ülke aleyhine hiçbir eylemin içinde olmadık. Hatta bu ülkenin işgaline karşı ikinci Dünya Savaşında şehitler verdik. 1983 yılına kadar tanınan kimliğimiz inkâr edildi. Derneklerimiz kapatıldı. Okullarımız kapatıldı. İnanç hürriyetimize saygı gösterilmedi. Müftülerimizi seçmemize müsaade edilmedi. Vakıflarımızın idaresinden uzaklaştırıldık. Ata yadigârı emanetlerimize hükmedemiyoruz. Sayısız hakkımız, fikrimiz dahi alınmada tek taraflı çıkartılan yasalarla elimizden alındı. Lozan’da tanımlanan haklar ivedilikle azınlığımıza geri verilmelidir.“ İfadelerine yer veriliyor.
Açıklama aynen aşağıdaki gibidir:
NE FANATİK NE DE MARJİNALİZ HAKLARIMIZIN PEŞİNDEYİZ
“21 Ekim 2023 Cumartesi günü Selanik’te “Birleşik Makedonya Diasporası“ ile “Krste Misirkov Derneği’’ birlikte “Yunanistan’da Azınlıklar ve İnsan Hakları’’ konusunda ülkede türünün ilk örneği olan tarihi bir forum düzenlediler. Davet aldığımız bu foruma biz de parti olarak iştirak ettik. Ayrıca azınlığımızdan bir hukukçu da konuşmacı olarak yer aldı. Her demokratik ülkede haksızlığa maruz kalan ve mağduriyet yaşayan insanların yaptığı gibi objektif olarak yaşadıklarımızı ve bu husustaki düşüncelerimizi paylaşmak adına bu forumların ve konferansların bizim ülkemizde de düzenlenmesinin gerekliliğine inanıyoruz. Hatta bu tür etkinliklere Helsinki Gözlemevi Yunanistan Temsilcisi Panagiotis Dimitras gibi ülkemizdeki azınlık ve insan hakları konusuna hassasiyet gösteren bilim ve düşünce insanlarının da iştirak etmesini gönülden arzu ediyoruz. Çünkü bu ülkenin sadık vatandaşları olarak farklı kimliğimizden ve kültürümüzden dolayı nasıl ötekileştirildiğimizi, nasıl haksızlıklara maruz kaldığımızı ve nasıl üçüncü sınıf vatandaş muamelesi gördüğümüzü bu çevrelerin de bilmesini önemsiyoruz.
Ancak kamuoyuna açık ve demokratik koşullar içinde vuku bulan bu forumdan kafalarının arka planında senaryolar üretmeye meraklı insanlar çok rahatsız olmuşlar ki, Spartalılar Parlamento Grubundan Selanik 2. Milletvekili Sayın Petros Dimitriadis Vatandaşı Koruma Bakanı’na bu hususta soru sorma ihtiyacı duymuştur. Helen karşıtı bir eylem olarak nitelediği forumda Yunanistan içindeki azınlıklardan bahsedilmesinden dolayı etkinliği Yunanistan’ı istikrarsızlaştırmaya götürecek bir eylem olarak tanımlamıştır. Özellikle Selânik’in kalbinde, Makedonya’nın başkentinde yapılmasını kabul edilemez bulduğunu ifade ederek, bu forumdan Yunan teşkilatlarının (istihbaratının-polisinin) haberi olup olmadığını, yine bu forumun organize edilmesinin ardında yabancı istihbaratların olup olmadığını sorduktan sonra bu tür etkinliklerin Yunanistan topraklarında emelleri olan Kuzey Makedonya ve Türkiye gibi devletlere hizmet ettiğini vurgulamıştır. Ayrıca son dönemde Trakya ve Makedonya’da bu tür eylemlerin artığına dikkat çekmiş ve bu konuların hafife alınmaması yönünde telkinde bulunmuştur.
Vatandaşı Koruma Bakanı Sayın İoannis İkonomou da cevaben önce Yunanistan’ın nasıl modern demokratik bir Avrupa hukuk devleti olduğunu, güçlü, güvenli ve müreffeh bu ülkede hiç kimsenin hukukun üstünde olmadığını, sahip oldukları güçlü demokraside istisnasız herkesin Anayasa ve yasalara saygı gösterdiğini ifade ederek, ülkemiz Yunanistan’ın herhangi bir tuhaf, herhangi bir fanatik, herhangi bir uhrevi, herhangi bir marjinal azınlığa, onları sansürlediğimizi, konuşmalarını ve herhangi bir etkinlik düzenlemelerini yasakladığımızı iddia ederek iyilik yapmayacağını belirtmiştir. Yunanistan’da var olan tek azınlığın, Lozan Antlaşması’ndan da anlaşılacağı üzere devlet tarafından resmen tanınan Trakya’daki Müslüman azınlık olduğunu söylemiştir. Güçlü Helenizm’in, güçlü ve istikrarlı bir demokrasi ile müreffeh bir vatan demek olduğunu, haklara saygılı modern bir hukuk devleti demek olduğunu ve aynı zamanda sorumlulukları kapsamında tüm bunları sağlayan modern ve etkin bir Yunan polis gücü demek olduğunu vurgulamıştır. Ne komplo teorilerinin ne de kimsenin hayal ürünü senaryolarının değirmenine su taşımayacaklarını ve güçlü bir ülkenin özgüveniyle geleceğe baktıklarını, politikalarını Helenizm’i ve vatanı nasıl güçlendirebilecekleri yönünde şekillendirdiklerini ifade etmiştir.
“Üzerine basa basa söylemek isteriz”
Üzerine basa basa söylemek isteriz ki, azınlık ve insan hakları bağlamında düzenlenen bu etkinlik asla ve katta ne Helen karşıtıdır ne de ülke istikrarını bozmak adınadır. Dün olduğu gibi bugün de anayasa ve yasalar çerçevesinde verdiğimiz hak arama mücadelemiz her daim devam edecektir. Hiçbir zaman kendimizi yasaların üzerinde görmedik ve görme gafletine de düşmedik. Hakkımız olanın elimizden zorbalıkla alınmasına karşı duruyoruz ve durmaya da devam edeceğiz. Maliye, yargı ve polisiye baskılarla demokrasinin kılıcını başımızın üzerinde eksik etmeyenlere ülkemizin bizler için pek de demokratik olmadığını bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bir asırdır bu ülkenin sadık vatandaşı olarak ülke aleyhine hiçbir eylemin içinde olmadık. Hatta bu ülkenin işgaline karşı ikinci Dünya Savaşında şehitler verdik.
Ancak 1983 yılına kadar tanınan kimliğimiz inkâr edildi. Derneklerimiz kapatıldı. Okullarımız kapatıldı. İnanç hürriyetimize saygı gösterilmedi. Müftülerimizi seçmemize müsaade edilmedi. Vakıflarımızın idaresinden uzaklaştırıldık. Ata yadigârı emanetlerimize hükmedemiyoruz. Sayısız hakkımız, fikrimiz dahi alınmada tek taraflı çıkartılan yasalarla elimizden alındı. Buna rağmen mücadelemiz hep yasalar çerçevesinde kaldı. AİHM’nin lehimize verdiği kararlara dahi riayet etmeyen ülkemizin hukuk anlayışı bizleri maalesef kaygılandırmaya devam ediyor. Paranoyak düşüncelere sahip milletvekillerinin aksine garip senaryoların peşinde olmadık ve hiçbir zaman da olmayacağız. Bizler Helen kültürünü zenginleştiren farklı renkleriz. Bu renklerden ve mozaikten rahatsızlık duymak, olgunlaşmamış bir demokrasinin ve adil olmayan hukukun göstergesidir. Ülkemizin müreffeh bir ülke olması için tüm vatandaşlarının mutlu olması gerekir. Bu mutluluk için tüm kültürlere, tüm kimliklere saygı gösterilmesi gerekir. Dileyen kendi kimliğini, azınlığının kimliğini dilediği gibi tanımlama özgürlüğüne sahip olmalıdır. Lozan’da tanımlanan haklar ivedilikle azınlığımıza geri verilmelidir. Bu haklara ve 1983’e kadar tanınan kimliğimize kavuşuncaya dek hukuk çerçevesinde mücadele edeceğiz. Ayrıca, Makedon azınlığın yanı sıra Yunanistan’da ayrımcılığa ve varlıklarının inkârına maruz kalmış ve kalmaya devam eden diğer azınlıklarla da işbirliği içinde, ülkemizde var olan azınlıkların tüm haklarının tanıması ve her şeyden önce temel haklarından biri olan kolektif olarak etnik kimliklerinin tanınması adına mücadelemizi sürdüreceğiz.”