“Müftülük Konusunda Yunanistan’ın Dayatması Hukuka Uygun Değil”
Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Salih Murati, Yunanistan’ın Batı Trakya’da Türk Azınlığın Müftülük konusunda dayatmasının hukuka uygun olmadığını söyledi.
Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Salih Murati, Yunanistan’ın Batı Trakya’da Türk Azınlığın Müftülük konusunda dayatmasının hukuka uygun olmadığını söyledi.
Antalya’nın Belek Turizm Bölgesi’ndeki NEST Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu’nun (ADF) ikinci gününde, Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulu (BTTADK) Başkanı Gümülcine Müftüsü İbrahim Şerif, Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Salih Murati ile bir görüşme gerçekleştirdi. Müftü İbrahim Şerif görüşmede, Batı Trakya’da Müftülük kurumunun çalışmaları ve Yunan devletinin yasadışı keyfi uygulamaları hakkında bilgi verdi.
Salih Murati görüşme sonrası, BİRLİK Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlhan Tahsin’e, Kuzey Makedonya’da Müftü seçimini, devletin bu uygulamaya yaklaşımını ve oradaki işleyiş şekli hakkında detaylı bilgi verdi.
Salih Murati şu ifadeleri kullandı:
“Batı Trakya’daki kardeşlerimizle beraber olmaktan büyük bahtiyarlık hissetmekteyim, her zaman sizin derdiniz bizim derdimiz olmuştur. Makedonya sanırım Balkanlar’da ve Avrupa’da çok kültürlülüğü ve çok dinliliği iyi okuyan devletlerden biridir. Bu bizim Anayasa’mızda garanti altına alınmaktadır. Makedonya, Anayasa’sıyla çok milletli bir devlettir. Orada yaşayan milletler bu devletin kurucularıdır. Bu kurucular arasında üçüncü millet olarak biz Türkleriz. Makedonlar, Arnavutlar, Türk’ler ve diğerleri.
Çok kültürlülük Anayasa’nın değişik maddelerinde belirtiliyor, garanti altına alınıyor ve bunun hukuken koruması da yapılmaktadır. Bir misal bizim kamudaki temsilimiz orantıya göre yapılır. Pratikte sıkıntılar var, o da bizden kaynaklanmaktadır. İyice organize bir Azınlık olamadığımızdan dolayı sayısal olarak kamudaki temsilimizi alamıyoruz. Eğer bugün Makedonya’da 150.000 kamu görevlisi varsa, bizim oranımız resmi olarak yüzde 4, yüzde 5 civarındadır. Yani kamuda 7 bin, 8 bin olması gerekirken 2 bin var. Bu Anayasa’dan kaynaklanmıyor, bu bizden kaynaklanıyor.”
Soru: “Sizde Müftüler göreve seçimle mi geliyor? Müftü İbrahim Şerif şu an o da burada bulunuyor. Lozan’dan doğan haklara göre seçimle göreve geldi, ama Yunanistan tanımıyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Yunanistan devletinin dayatması hukuka uygun değil”
“Mesela bizim Liseye kadar anadilimizde eğitimlerimiz var, bizim dinimizin lisan birliğimizin otoritesi var. Müftülerimizi kendimiz seçeriz. Kuruluşlarımızda bağımsızlık yüzde yüzdür. Müftüleri biz kendimiz seçiyoruz. Makedonya devleti din ve devlet laiklik ilkesi doğrultusunda bunu bize bırakmış. Orada da (Yunanistan’da) öyle olması gerekir.
Yunanistan devletinin dayatması bence hukuka uygun değil, uluslararası hukuka da uygun değil. Dini cemaatlerin kendi liderini seçmesi en doğal hakkıdır. Biz Makedonya’da camilerde Mütevellilerden oluşan o sistemle seçime gidiyoruz ve İmamlarımızı seçiyoruz. Sonra da İmamlarımız Müftülerimizi ve Müftülerimiz de bizim Baş Müftümüzü seçiyor. Fakat kesinlikle devletin orada hiçbir müdahalesi yoktur.
Bir de size Lozan’da bu garantinin verilmesi, Yunanistan’ın hukukun üstünde ne kadar zafiyet gösterdiğini biz de görüyoruz, bunu okuyoruz. Fakat ben sizin Müftülerinizi hem kişisel olarak tanırım, hem de eski Müftünüzü Memet Emin Aga’yı duymuştum. Onların verdiği mücadele, sanırım Yunanistan’da Batı Trakya Türkleri’nin liderleri haline gelmişlerdir. Onun için sanırım Makedonya, diğer devletlerde de verilen haklara bir emsaldir.
Benim Anayasa Mahkemesi’ne gelmem 9 üye tarafından oldu. Altı Makedon olabilir ve üçü diğerlerinden oluşuyor. Ben de 2012 yılında ilk defa bir Türk olarak Anayasa Mahkemesi’ne geldim, yedi yıldan sonra da orada başkan oldum.”
Soru: “Son olarak Batı Trakya’da bizim Türk hukukçulara ne söylemek istersiniz bu konularla ilgili?
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer Uluslararası Mahkemelerde mücadele vermemiz gerekir. ”
“Bizim Avrupa entegrasyonuna dahil olmamız, toplumlarımız ne kadar demokratik olursa biz de dini haklarımızı, milli haklarımızı daha çok alacağız. Bu mücadeleyi vermemiz gerekir. Batı Trakya’da çok hukukçu var, biliyorum. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde değişik davaları sizin lehinize sonuçlandırmışlardır. Bir gün sanırım Yunanistan da kendisinin de içinde üye olduğu değişik platformlarda hukuka riayet edecek ve orada var olan farklılıklar, Yunanistan’ın da zenginliği olacak. Bu inkar politikalarıyla bunun böyle gidemeyeceğini biliyoruz ve o günü bekliyoruz.
Fakat güzel organize olan bir Azınlık, çoğunluktan daha çok organize olması gerekir. Biz haklarımızı istedikçe onlar vermiyorlar. Başta, bu tür davaların Yunanistan’daki Mahkemelerde kazanılması veya kazanılmaması sonrasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve diğer Uluslararası Mahkemelerde mücadele vermemiz gerekir. Şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde her karar bizim lehimize verilebilir, çünkü biz çok şeyi kaybetmişiz. Yüz yıl kaybettiklerimizi, oradaki emsalleri iyi okuyup değişik davalarla hem milletimizin refahına, hem dinimize hem de kültürümüze güzel bir hizmet yapabiliriz. İnşallah ben o günleri umutla beklemekteyim.
Makedonya’daki soydaşlardan Batı Trakya’daki kardeşlerimize saygılar selamlar. Bizim kaderimiz böyle, Rumeli, Rumeli’de yaşamak zordur.”