Batı TrakyaEditörün Yazıları

Stilianidis Müftü Seçimini Yazmış, Yazmış Ama Bir De Biz Yazalım Bakalım!

Yunanistan’ın bir bölgesi olan ve 1923 yılında Yunanistan’a anlaşmalarla emanet edilen Batı Trakya’daki Azınlığın hakları Lozan Anlaşması’nda harfiyen belirtilmektedir. Aynen Rum Azınlığın Türkiye’deki haklarının da olduğu gibi.

Yunanistan’da Yeni Demokrasi Partisi Rodop Milletvekili Evripidis Stilianidis, Batı Trakya’da Türk Azınlığın Müftülük meselesini konu alan bir makaleyi “Ta Nea“ gazetesine yazdı.

Stilianidis makalesinde, Batı Trakya’da Lozan Anlaşması’na göre bir bütün ve tek olan Azınlığı Pomaklar, Romanlar, Eski Müslümanlar (Batı Trakya’da bir dönem Yunan devleti tarafından Azınlığı bölmek üzere ayrıştırılan “Cumacılar”-“Pazarcılar”), Aleviler, Bektaşiler, Sünniler v.b bölmekle yetinmiyor.

Gümülcineli olan ve Batı Trakya’da Azınlıkla çoğunluğu bir model olarak Avrupa‘ya göstermeye çalışan Stilianidis, Yine Lozan’da belirtildiği üzere, Müftülük seçimini öteleyerek Batı Trakya’da Müftü seçimini sanki Türkiye’nin bir dayatması olarak ileri sürüyor ve Müftülük makamını vede Müftülüğü özerkliğinden, kısacası Azınlığın elinden alarak Yunan devletinin tam da bu günlerde yine gündemde olan ve Yunan devletinin işine geldiği şekilde Batı Trakya Müslüman Türk toplumuna bir kez olsun danışılmadan, fikri görüşü alınmadan, Azınlığın içinden kısa dönem 8’er veya 9’ar aylık sözleşmeli devlet memurları yaratıp maaşını ödediği memurları bu uğurda kullanarak, Yunanistan Dışişleri Bakanlığı öncülüğünde ve Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı tarafından titizlikle hazırlanan ve oylamaya sunulmuş olan yeni Müftülük Yasası’na uygun olarak “pazarlamaya“ çalışıyor.

BİRLİK Gazetesi olarak hemşehrimiz Stilianidis‘e şunu bir kez daha hatırlatırız:

Lozan’ı harfiyen uygulayın yeter!

Yunanistan’ın bir bölgesi olan ve 1923 yılında Yunanistan’a anlaşmalarla emanet edilen Batı Trakya’daki Azınlığın hakları Lozan Anlaşması’nda harfiyen belirtilmektedir. Aynen Rum Azınlığın Türkiye’deki haklarının da olduğu gibi. Dolayısıyla Müftülük makamı ve Müftüler konusunda, Vakıflar konusunda „yedi dereden su taşımanıza hiç gerek yok! Lozan Anlaşması’nı uygulayın ve rahatlayın ve kangren halini almış olan bu sorunu kökünden çözün!

Ayrıca hatırlatırız ki, Lozan’a göre bir bütün olan Azınlığımızın içinden istediğiniz kadar “işbirlikçi paralı“ memur yaratın, Azınlığın çekirdek temeline, gerçek dini ve milli kimliğine dayanmayan hiç bir pilot uygulama Yunanistan’da ve özellikle de asıl sorunların var olduğu ve Yunan devleti ve hükümetleri tarafından sürekli üzerleri örtülen Batı Trakya’da yer bulmayacak, kabul görmeyecektir! Onun içindir ki hazırlananlar ve tepside birilerinin önüne sürülenler beyhudedir……

Son olarak tek bir gerçek üzerine odaklanmakta ve bu Müftülük sorununu kökünden çözmenin yolu Azınlık tarafından kabul görecek bir uygulama o da şudur:

Azınlık Yüksek Kurulu veya Danışma Kurulu, Müftü Seçimi yapacağını ülkemiz Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’na ve İçişleri Bakanlığına, Milli Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’na resmi bir yazıyla bildirir.

Bu ilgili Bakanlıklar haberdar edilir ve akabinde Müftü seçimine makul bir süre içinde onay beklenir ve çıkar, Lozan’a göre çıkmak zorundadır.

İlgili Bakanlıklardan gelecek resmi yazının sonrasında Azınlığın yetkili Kurumu Müftü seçimi ilan eder ve tarihi belirler.

Sırasıyla Müftü adaylarının kaydolma süreci başlar. Tüm Azınlık köylerinde Camilere sandıklar koyularak seçim yapılır. O İldeki Azınlık insanı tarafından Müftü seçimi yapılır, sonuçlar tescillenir ve resmi bir şekilde Atina’da merkezi idareye bildirilir.

İşte o zaman hazırladığınız o “Poyraz Yasası“nda da belirtildiği üzere, Azınlığın kendi oylarıyla seçtiği Müftüyü siz devlet makamları olarak resmi bir şekilde Müftülük makamına atamasını yapar ve sorun böylece kökünden hallolur.

Batı Trakya’da Müftülük sorunu aynen ve sadece bu şekilde çözülecektir!

Gelelim hemşehrimiz Evripidis Stilianidis’in “Ta Nea“ Gazetesindeki makalesine:

“Trakya’da açık bir toplum inşa etmek”

Yunanistan, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından bu yana dini ve ırksal çeşitliliğe, laikliğe ve din özgürlüğüne büyük saygı gösteren, hatta 2008’de olduğu gibi Trakya’daki (Batı) Müslüman azınlığa karşı karakteristik pozitif ayrımcılık politikaları uygulayan tek Avrupa ülkesidir. Kostas Karamanlis hükümetinin kararıyla, Vakıfların yönetim kurullarının Yunan Devletine olan, Vakıf mallarının da değerini aşan tüm borçları iptal etti.

Yunanistan Cumhuriyeti’nin Trakya’da (Batı) inşa ettiği açık demokratik toplum modelinin en önemli örneği Μüftülük kurumudur.

Yunan devleti, Müslüman Yunan vatandaşlarının geleneğine saygı göstererek, Trakya’da (Batı) İslami miras ve aile hukukunun kentsel Kurumsal çerçevede uygulanmasını iki koşulda kabul etmiştir:

  1. a) Bu geleneksel kurallar alanına dahil olması Müslümanın kendi özgür seçimidir.
  2. b) Avrupa İnsan Hakları Hukuku, Anayasa veya ulusal kanunlarda alınan kararlarla çelişmemesi.

Uluslararası terörizm ve aşırılıkçılığın Trakya’nın (Batı) bütünleşmiş ve barışçıl Müslüman azınlığından tek bir üye bile alamamasının belki de ana nedeni budur.

Bu ahenkli bir arada yaşamanın asıl garantörü müftünün ta kendisidir.

Müftü, Trakya (Batı) Müslümanlarının manevi lideridir, ancak aynı zamanda azınlığın kendisinin önerisi üzerine Yunan devleti tarafından atanan bir Kamu Makamıdır ve üç yetkiye sahiptir:

  1. Kuran’ın kutsal yasasının bir uygulayıcısıdır, yani dini geleneği modern Yunan-Avrupa ortamında uyumlu hale getirirken pedagojik olarak gözlemlemeye çalışan bir yargıç-kadıdır, örn. çok eşliliğe veya küçüklerin evliliğine vb. izin vermez.
  2. Vakıf mülkiyeti yönetiminde iyi olanι ve kutsal ahlak kurallarına uygun olanι denetleme makamıdır.
  3. Müftülük makamının idari sorumlu başkanıdır ve dini kuralların yorumlanmasında onlara rehberlik eden imamların manevi lideridir.

Yunanistan’da, Türkiye de dahil hemen hemen tüm Müslüman ülkelerde olduğu gibi, bir kamu görevlisi olarak Müftü, azınlığın kendisinden gelen bir öneri üzerine devlet tarafından atanır.

Bu, son yıllarda İslami geleneğe de karşı olarak Trakya’da (Batı) Azınlığı, Azınlık çıkarlarına değil, Türk çıkarlarına ve bölgedeki politikalarının çıkarlarına göre manipüle edecek kontrollü bir siyasi-dini lider yaratmayı amaçlayan ve Μüftülerin evrensel seçimini isteyen Türkiye ile bir yüzleşme noktasıdır.

Türk politikasının amacı, komşunun kamusal tutumlarından da anlaşılacağı gibi, azınlığın etnik, dilsel veya dini tüm kültürel alt gruplarının Türkleştirilmesidir. Örneğin, Pomaklar, Romanlar, Eski Müslümanlar (Batı Trakya’da bir dönem Yunan devleti tarafından Azınlığı bölmek üzere ayrıştırılan “Cumacılar”-“Pazarcılar”), Aleviler, Bektaşiler, Sünniler vb. Azınlığın Lozan’a göre “Dini-Müslüman” dan (Madde 45) “milli-Türk” e çevrimi amacıyla, Balkanlar’daki Müslüman nüfusun araçsallaştırılmasından bahsetmekten çekinmeyen diplomasi peşinde olmasıdır.

Bu nedenle, Yunanistan’ın sadece ulusal değil, aynı zamanda demokratik bir görevidir:

  1. a) Türk tarafının Konstantinupolis (İstanbul), İmvros (Gökçeada) ve Tenedos (Bozcaada) Rum Azınlığa karşı Lozan Antlaşması’nı kabaca ihlal ettiği konusunda uluslararası toplumu bilgilendirmek,
  2. b) Trakya’daki (Batı) açık toplum modelini ve teşvik ettiği pozitif ayrımcılık politikasını sürekli ve uluslararası olarak öne çıkarmak,
  3. c) Müslüman Αzınlık içindeki farklı Αzınlık kimliklerini araçsallaştırmadan ve neo-Osmanlı revizyonizminin veya milliyetçi Pan-Türkizmin sürekli asimilasyon girişimlerinden korumak.

Yunanistan’ın amacı kültürlerarasılığı karşılaştırmalı bir avantaj haline ve azınlıkları da komşu halklarla işbirliği ve dostluk köprüleri haline getirmek. Sadece bu mantık, azınlıkların kendilerine katkıda bulunan, barışı istikrara kavuşturan ve demokrasinin gücünü haklı çıkaran daha iyi bir geleceğe yol açar.”

 

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu