“Sıcak Bir Çatışmaya Çok Yaklaştık”
“Sıcak bir çatışmaya çok yaklaştık. Türk İnsansız Hava Aracı ANKA'yı 2018'de düşürmeliydik.”
Yunanlı emekli General Kamburidis: “Sıcak bir çatışmaya çok yaklaştık. Türk İnsansız Hava Aracı ANKA’yı 2018’de düşürmeliydik.”
Emekli General Kamburidis basına verdiği özel bir demecinde, “Sıcak bir çatışmaya çok yakın olduğumuzu düşünüyorum. Ankara hem retorik hem de operasyonel olarak çok tehlikeli bir tırmanışa geçti.” İfadelerini kullanıyor.
Kamburidis özetle Türkiye ile ilgili şu ifadeleri kullanıyor:
“Sıcak bir çatışmaya çok yakın olduğumuzu düşünüyorum. Ankara hem retorik hem de operasyonel olarak çok tehlikeli bir tırmanışa geçti. Bu tırmanışın, Türkiye’nin on yıllardır tartışmalı olduğunu ileri sürdüğü ve uluslararası kamuoyunu haklı olduğuna ikna etmeye çalıştığı alanlarda yaşanacağını düşünüyorum. Bunların Türkiye’nin Yunanistan’a Anlaşmasız olarak devredilen adalar olarak nitelendirdiği 152 ada, yani güney Ege bölgeleri olduğunu tahmin ediyorum. Ancak şu anda Türkiye’nin silahsızlandırılmasını istediği adaların bölgelerini daha ürkütücü buluyorum. Türkiye’nin silahlı çatışmadan sorumlu tutulmamak için ateş kullanmadan askeri eylemle sonuca ulaşmaya çalışacağına inanıyorum.
Bir dizi Ege adasının askerden arındırılması konusu, on yıllar önce gündeme getirildiği ve Türkiye’nin yasadışı iddialarının “sadakatında” sahip olduğu sorunlar listesine dahil edildiği için, Ankara açısından revizyonizmin yeni bir unsuru değildir. Ancak Ankara’nın son dönemde adaların silahsızlandırılması konusunu ülkemiz için ana tehdit olarak kullanmasının nedenlerini açıklayan veriler var.
Türkiye zaman içinde Ege’deki iddialarının “çerçevesini” farklılaştırmasa da yine de Yunan reflekslerini her seferinde farklı bir şekilde deniyor. Ancak asıl amaç değişmeden kalmaya devam ediyor ve bu da iddialarının Yunanistan aleyhine dayatılmasından başka bir şey değildir.
Türkiye’nin silahsızlanma talebini teşvik ettiği zamanın seçimi, Türk tarafının bunca yıldır ülkemizi lehinde bir diyaloğa zorlayamamasından kaynaklanmaktadır. Yeni Türkiye vizyonunu gerçekleştirmede 2023 yılına kadar yüksek sembolik hedeflere ulaşması gerektiği için, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın baskı altında olduğunu göz önünde bulundurmalıyız.
Bu hedefler arasında Ege’deki statükonun değiştirilmesi ve bir kısmının kontrol altına alınması yer almaktadır. Ankara bunca yıldır taleplerini yukarıda belirtilen yollarla uygulayamadığı için, havacılık birimlerini kullanarak bir dizi adaya erişimi engelleyerek hedeflerine ulaşabileceğini düşündüğü için artık silahsızlanma talebini test ediyor. (Çoğunlukla küçük adalar) silah zoru kullanmadan.
Geçtiğimiz günlerde “EFES 2022” tatbikatı gerçekleştirildi. Önceki yılların senaryosuna dayanan ve bir adanın işgalini öngören bir tatbikattı.
Tatbikat gece ve gündüz olmak üzere 2 aşamadan oluşuyor. Gece tatbikatının büyük bölümü “konserve” idi, yani başka bir yerde ve daha erken bir zamanda yapıldı ve güvenlik nedenleriyle gözlemevine video ile gösterildi. Ancak iyi bir gözlemci düzenli olarak taktik anlamında birçok olumsuzluk görebilir. Tank atışları, hedefler, hareket halinde atışlar, güvenli gece tatbikatları vb.
Tatbikat, bir iletişim “şovu” niteliğindeydi ve Türk Cumhurbaşkanı’nın tatbikatta yaptığı konuşmanın da gösterdiği gibi, esas olarak bir mesaj yansıtmayı ve Yunan tarafına baskı uygulamayı amaçlıyordu.
Tatbikatın “İmajı”, TSK’nın birçok kritik noktada eksik olan operasyonel yeteneklerini sanki mükemmelmiş gibi sergilemek için çok iyi “eğitimli” Türk medyası tarafından, değerlendirildi.
Türk siyasi ve askeri liderlerinin yanı sıra yabancı askeri gözlemcilerin de katıldığı en önemli TSK tatbikatında, tarafsız bir gözlemci başka bir operasyonel tablo bekliyordu, ancak profesyonel personelin eğitim eksikliği çok bariz bir şekilde görüldü.
Türkiye 2018 yılından itibaren yeni Önleyici Vuruş Doktrinini uygulamaktadır. Bu temelde, komşu ülkelerde operasyonlar yürüttü ve orada, diğer ülkelerin topraklarında, sahip olduğunu düşündüğü büyük bir güç olarak gördüğü Stratejik Derinlik temelinde asker bulundurmaya devam ediyor. Bu yüzden batı cephesinden (Evros ve Ege) birçok birimi hareket ettirdi ve onları Suriye ve Irak’ta tutuyor. Birçoğu 1. Ordu (Trakya) ve Ege Ordusu’nun harekat planlarında yer alıyor. Türkiye, ülkemizi 1. dış tehdit olarak gördüğü için, uygun şekilde hazırlanmazsa eğer geniş cephede bir savaş çıkarmaz. Bir örnek, doğu cephesinden oluşum hareketlerinin planlandığı VARİOPULA (Balyoz) planıdır.
Ancak Türkiye, küçük bir toprak alanını işgal etmek ve ülkemizi kendi şartlarında bir diyaloğa zorlamak için hararetli bir olayı kışkırtabilir ve kısa süreli ve küçük kapsamlı saldırgan bir eylemde bulunabilir.
Türkiye Savunma Sanayii alanında atılımlar yapmış olsa da Yunanistan ile Türkiye arasındaki güç dengesinin devam ettiğini düşünüyorum. Ayrıca, Türkiye’nin birçok aktif cepheyi sürdürmek zorunda kaldığı ve bu nedenle kuvvetlerin başka yerlere konuşlandırılmasıyla sonuçlanacak şekilde, tüm güçlerimizi ve savaş araçlarımızı doğu cephesine dönük tutma kabiliyetine sahip olduğumuz da unutulmamalıdır.
Türkiye’nin İnsansız Hava Aracı ANKA’nın Nisan 2018’de Rodos’ta ilk ortaya çıktığı andan itibaren düşürülmeliydi. Şimdi bu durumda olduğu gibi yaparsak, gerginliği tırmandıracağız ve hazır olmalıyız.”
Kamburidis kimdir:
General Kamburidis, Milli Savunma Okulu mezunudur, Nottingham Trend Üniversitesi’nden MBA derecesine sahiptir. Selanik Üniversitesi Tarih ve Etnoloji Bölümü’nden mezun olmuştur. Pantion Üniversitesi’nde doktora adayıdır. 1995-1999 Döneminde İstanbul’da Yunan Diplomatik Heyetinde görev yapmıştır. 2013-2017 döneminde Ankara’daki Yunanistan Büyükelçiliği’ndeki Yunanistan Diplomatik Temsilciliği Savunma Ataşesi olarak görev yapmıştır.