Yunanistan Haber

Hasan Baba Tekkesi Restorasyonu Devam Ediyor

Tempe (Tempi) vadisinde Yenişehir'in yaklaşık 32 km. kadar kuzeyinde bulunan Hasan Baba Tekkesi'nin restorasyonu devam ediyor.

Yunanistan’ın Teselya bölgesi Larisa (Yenişehir) ile Balamutlu ve Dereli köylerine yakın Tempe (Tempi) vadisinde Yenişehir’in yaklaşık 32 km. kadar kuzeyinde bulunan Hasan Baba Tekkesi’nin restorasyonu devam ediyor.

BİRLİK Gazetesi olarak restorasyon çalışmalarını yakından görmek üzere Hasan Baba Tekkesi ve Külliyesine gittik. Yunanistan’ın Tempe Vadisi’ndeki eski bir tekkedir. Tekke, Tempi köyü yakınlarında, Pinios Nehri kıyısında, şimdi büyük ölçüde harap olmuş büyük bir külliyedir. Ancak geri kalanlar kurtarılmaya çalışılıyor.

Ancak Yunanistan Kültür Bakanlığı tarafından 2014-2020 yılı AB programına dahil edildi ve yıllarca demir iskele ile yıkılmak üzere kendi kaderine terk edilen Hasan Baba Tekkesi’nin restorasyonu devam ediyor.

Kubbe kurşun kaplama ile kaplanarak kurtarılmış. Tekke içerisinde çalışmalarla da duvarlardaki yazılar korunmaya çalışılıyor. Restorasyon çalışmaları Larisa Tarihi Eserler Restorasyon Müdürlüğü tarafından yürütülüyor.

Hasan Baba Tekkesi ve Külliyesi hakkında

Osmanlı medeniyetinde, zor geçit veren boğazların korunması ve yöreden geçen yolculara gerektiğinde yardımcı olunması için buralarda kurulan tekkelerin dervişleri görevlendirilmişti. Hasan Baba Tekkesi bu türden önemli tesislerden biriydi. Tekkenin ayakta kalabilmiş yapılarından biri, mimarisi ve bilhassa duvar örgüsü bakımından XV-XVI. yüzyılların yapı sanatına işaret etmektedir.

Ömer Lutfi Barkan’ın, Kanûnî Sultan Süleyman dönemine ait 732 nr.lı Paşa İli Defteri’nden derlediği notlar arasında, “Zâviye-i Hasan Baba, Veled-i Yağnur” başlığı altında (nr. 179) bir zâviyenin adı geçmekteyse de bunun Yenişehir yakınlarındaki Hasan Baba Tekkesi olup olmadığı bilinmemektedir.

Evliya Çelebi’nin Karaferye’den (Veria) sonra bahsettiği mesirelik bir yerdeki Hasan Baba Sultan ziyaretinin de (Seyahatnâme, VIII, 186) buradaki Hasan Baba Tekkesi olmadığı bellidir.

Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’daki Osmanlı dönemi mimari eserlerine dair kitabının Yunanistan bölümünde genellikle eski kayıtlara dayanarak bilgi verirken bu tesis hakkında aydınlatıcı bir açıklama yapmamıştır.

Tempe vadisinin girişindeki düzlükte kurulan Hasan Baba Tekkesi ve vadideki köprü ile çevrenin vahşi güzelliği yabancı seyyahların dikkatini çekmiştir.

1. Dodwell, 1801-1806 yılları arasında Yunanistan içinde gerçekleştirdiği seyahatte 1805’te bu tekkenin bir resmini yaptırmış, Baltık Almanları’ndan Graf Otto Magnus von Stackelberg 1812 yılında Tempe vadisinin bir desenini çizmiş, 1899’da burayı gören O. Kern de vadiyi tasvir etmiştir.

Eski resimlerinde görüldüğü gibi bir düzlükte kurulan tekke kubbeli bir yapı ve minaresiyle dikkati çekiyordu. Ayverdi’nin minarenin binadan ayrı oluşuna şaşması yersizdir. Çünkü Dodwell’in yaptığı resimde bu minare, dikdörtgen planlı ve üstü kiremit kaplı bir caminin bitişiğinde açık şekilde gösterilmiştir.

Fakat daha sonra cami yıktırılmış, minare ise uzunca süre ayakta kalmıştır. Tekkenin 1910’da von Lüpke tarafından çekilen fotoğraflarından birini E. Reisinger yayımlamıştır. Bu fotoğrafta kubbeli bina ile minare görülmekte, arka planda tekke binası fark edilmektedir. Minareye bitişik olması gereken cami ise bütünüyle ortadan kalkmıştır.

Yakın tarihlerde Hasan Baba Tekkesi hakkında bir monografi yayımlayan Bakalopoulos’un kitabında tekkeden günümüze kalanların birkaç fotoğrafı ile kubbeli binanın planı da yer almaktadır. Kalan izlerden dört sütunlu, kubbeli, üç bölümlü bir son cemaat yerinin var olduğu tahmin edilmektedir. Bu kısım daha sonra, kiremit kaplı çatısı olan ve bir tarafta esas kitleden dışarı taşan bir ek bina ile işgal edilmiştir. Kare biçimindeki kubbeli bina düzenli bir teknikle kesme taştan yapılmıştır. Cümle kapısı, camilerin çoğunda rastlandığı gibi iki yanında oturma nişlerine sahiptir. İçten 6 × 6 m. ölçüsündeki mekânı sekiz köşeli sağır kasnağa oturan bir kubbe örter. Bakalopoulos’un çiziminde içeride bir de mihrap nişi gösterilmiştir. Kubbeye geçiş köşelerde içleri dilimli tromplarla sağlanmış, kasnak hizasında kubbe eteğinde üç sıra mukarnaslar işlenmiştir. Bina oldukça yüksek bir kitle halindedir. Yan cephelerinde altta bir, kıble cephesinde iki pencere vardır. Bunlar mermer çerçeveli ve tuğladan boşaltma kemerlidir. İçlerinde demirden lokma parmaklıklar vardır. Üstte her cephede daha küçük ikişer pencere açılmış, bunun yukarısına tek pencere yapılmıştır. Bu kubbeli bina her bakımdan bir cami görünümüne sahiptir. Fakat hemen yanında bir vakitler yükselen minarenin ayrı bir cami binası ile birlikte oluşu şaşırtıcıdır. Bugünkü durumda bu garip birleşime bir çözüm bulmak mümkün değildir. Kubbeli binanın, tekkeye adını veren Hasan Baba’nın türbesi olabileceği bir ihtimal olarak düşünülebilirse de büyüklüğü ve cami hüviyetinin ağır basması bu yolda tahmin yürütmeyi zorlaştırmaktadır. Tesalya’nın bu bölgesinde Balkan savaşına kadar Türkler’in yaşadığı, hatta Hasan Baba Tekkesi’nin yakınındaki köylerin Balamutlu (Palamutlu), Dereli gibi Türkçe adlar taşıdığı dikkate alınırsa (Baedeker, s. 220) buradaki müslümanların bu camiyi bir süre daha yaşattıkları söylenebilir. Bakalopoulos, binanın iç duvarlarında bir kuşak halinde uzanan, koyu zemin üzerine beyaz bir hatla yazılmış yazıları da tesbit ederek bunların fotoğraflarını yayımlamıştır.

Gerek Bakalopoulos’un monografisindeki resimden (Ta Kastra tou Platamona, rs. 5), gerekse Ayverdi’nin eserinde yer alan 1969’da çekilmiş fotoğraftan minareden de artık hiçbir iz kalmadığı anlaşılmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu