Türkiye | Dünya

Abdullah Uluyurt: “Al Sana Lozan”

Yazar Abdullah Uluyurt’un kaleme aldığı “Al sana Lozan” başlıklı yazısı “SÖZ BURSA” gazetesinde yayımlandı.

Yazar Abdullah Uluyurt’un kaleme aldığı “Al sana Lozan” başlıklı yazısı “SÖZ BURSA” gazetesinde yayımlandı.

Yazar Abdullah Uluyurt’un kaleme aldığı “Al sana Lozan” başlıklı yazısı “SÖZ BURSA” gazetesinde yayımlandı. Lozan Andlaşması’na yer verilen yazıda “Ordular zafer kazanır, diplomatların vazifesi ise toplumlarını en iyi şartlarda savaştan uzak tutmaya çalışır” ifadelerine yer verilirken, “Lozan Antlaşması iki tanedir” vurgusu yapılıyor.

Yazar Abdullah Uluyurt’un kaleme aldığı yazı aynen aşağıdaki gibidir:

“Al sana Lozan”

“Lozan Antlaşması iki tanedir. Birincisini ikincisi ile karıştırmamak için biz ona “Uşi Antlaşması” diyoruz. 1912 yılında Osmanlı Devleti ile İtalya arasında yapılmıştır. Trablusgarp’taki başarısızlığı dolayısıyla halkına bir başarı hikayesi yazabilmek için Balkan Savaşını da fırsat bilerek 12 Ada’yı zapt eden İtalyanlar bu antlaşma ile Osmanlı Askerinin tamamen çekilmesi ile kolayca işgal edebilecekleri “özerk Bingazi ve Trablusgarp”ı da sağladılar. Balkan Savaşının başlangıcı 8 Ekim 1912, Uşi Antlaşmasının imzalanması tarihi 18 Ekim 1912’dir.

İkinci Lozan’a gelince o günkü şartlarda son Osmanlı Meclis-i Mebusanının kabul ettiği Misak-ı Milli sınırlarına yakın bir sınıra ulaşılmıştır.

Lozan’da, Türk askerinin süngüsünün değdiği her yer vatan toprağı olarak kalmıştır. Ayrıca Rumeli Türkiye’si de Yunanlıların Anadolu’daki felaketleri göz önüne alınarak çatışmasız terk edilmesi sağlanmıştır. İzmir’e bakınca, yangından vatan kurtarılmıştır. Buna tam da karşılamasa da Savaş tazminatı Karaağaç ilave edilebilir.

Hatay, Boğazlar ve Kıbrıs ise Lozan’dan sonra diplomatlarımızın Türk askerlerinin zaferini en iyi uzlaşmaya çevirdiği yerlerdir.

Lozan’a giderken Türk Heyetinin çantasında dört başlık vardır.

Türk toprakları üzerinde Ermeni Devleti kurulamaz. Kapitülasyonlar kaldırılacaktır. Başka bir ülkenin adli egemenliği kabul edilemez. Fener Rum Patrikhanesi ülke dışına çıkarılacaktır.

Bu başlıklar aslında yeni kurulan devletin olmazsa olmazı olarak sunulmuştur.

Ermeni Devleti kurulmamıştır.

En çetin mücadeleler kapitülasyonlar üzerinde olmuştur. Türk vatandaşlarını da kendi vatandaşı gibi göstererek ülkenin tüm kaynaklarından ayrıcalıklı faydalanmak isteyen ülkeler bu konuda direnmişlerdir. İtalya, Fransa, İngiltere yanı sıra Almanya dahi bu başlıkta karşımızdadır. Türkiye bu başlığı başarı ile atlatmıştır. Birinci Lozan görüşmesinin kesilmesi sonrasında İzmir İktisat Kongresi’nin toplanmasının temelinde de yatan gerçek budur. Duruşumuz nettir, limanlarımız, köprülerimiz Genç Cumhuriyetin dolaysısıyla Türk milletinindir.

Üçüncü başlık ülkenin adli egemenliğidir. Bu egemenlikte uluslararası mahkemeler değil bağımsız Türk mahkemeleri yetkilidir.

Dördüncü kısım olan Fener Rum Patrikhanesi’dir. Kurtuluş Savaşı ve öncesinde içinde bulunduğu durum dolayısıyla Türk kurmay kadrosu “fesat yuvası” olarak suçlamıştır. Bunda tam başarılı olunamamış ama statüsü düşürülmüştür. Türkiye’nin karşısındaki devletler Türkiye’ye “Hristiyan Tebaanın daha fazla eşit olmasını” kabul ettirememişlerdir!

Ben 143 madde olan ve bir tarafta Türkiye diğer tarafta İngiltere, İtalya, Fransa, Japonya, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı, Yunanistan ve Romanya’nın olduğu ve 24 Temmuz 1922 yılında imzalanan zafer ve hezimet olarak değerlendirilmeyecek, zamanın imkanları ile yapılan Birinci Dünya Savaşı’nı Türk devleti adına bitiren ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunu sağlayan en iyi uzlaşmadır değerlendirmesine katılıyorum. Hezimet yaygarası koparanların Birinci Cihan Harbi başlayınca subaylıktan istifa edenler olduğu unutulmamalıdır. Bu tür davranış doğrudan vatana ihanettir.

Lozan Antlaşması 143. maddede de ifade edildiği gibi Fransızca tek nüshadır. Türk tarafı imzacıları İsmet İnönü, Dr. Rıza Nur ve Hasan Saka’dır. Birer kopyaları taraflara verilmiştir.

Bence bu anlaşma ile farklı yorumlar yapanların bugünkü ortamda hezimet ya da zafer değerlendirmesi dışında gizli maddeler arayacakları yerde “bu anlaşma ile sağlanan bağımsızlığın neresindeyiz” sorusunu sorması ve “sorumluluğunu hatırlaması” gerekir. Lozan maddelerinin uygulanması hele yukardaki kapitülasyonlar, hukuki egemenlik, patrikhane ve toprak bütünlüğümüz hususunu bir kez daha dikkate almamız gerekecektir.

Ordular zafer kazanır, diplomatların vazifesi ise toplumlarını en iyi şartlarda savaştan uzak tutmaya çalışır.

Sahi dostlar bugün hezimetin ne kadar gerisindeyiz!“

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu