
Yunanistan Savunma Bakanı Dendias “Satışı İyi Kıvırıyor”
Doğudan gelen bir tehdit ile karşı karşıya olduğumuz için nispeten büyük bir silahlı kuvvete sahibiz. Yunanistan'ın Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Hollanda, Danimarka ve Lüksemburg'un toplamından daha fazla ağır tanka sahip olduğunu biliyor muydunuz?
Avrupa Birliği’nin savunma sanayi tabanını yeniden oluşturarak ve yeni sektörlere geçiş yaparak kapasite inşasına yatırım yapması gerektiğinin altını çizen Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, Avrupa’nın şu anda artan hibrit tehditlerle karşı karşıya kalmasının mümkün olmadığını belirtti.
Yunanistan Milli Savunma Bakanı Nikos Dendias, Belçika’nın Brugges kentinde Avrupa Koleji’nde düzenlenen “Yunanistan’ın AB’nin Güneydoğu sınırlarındaki rolü ve Avrupa savunma sanayisinin gelişimine katkısı” konulu kamuoyu tartışmasına katıldı.
“Doğudan (Türkiye) gelen bir tehdit ile karşı karşıya olduğumuz için nispeten büyük bir silahlı kuvvete sahibiz”
“Rusya günde binlerce İnsansız Hava Aracı üretiyor. İran günde binlerce İnsansız Hava Aracı üretiyor. Türkiye günde binlerce İnsansız Hava Aracı üretebilir. Avrupa’nın bilgisi var ama kapasitesi yok. Ayrıca inovasyon açısından, Avrupa ordusunun karşılaştığı ve karşılaşacağı sorunlara yenilikçi çözümler üretebilecek tek bir Avrupa ekosistemi yaratmamız gerekiyor. Geçmişte yaşananları büyük gemilerle, büyük tanklarla, uçaklarla tekrarlamayacağız.
Örneğin uçaklar. Avrupa bir Stealth uçağı üretmiyor. Şu anda piyasada bulunan tek uçak Amerikan F-35. Yani Yunanistan için F-35 satın almak tek çıkış yolu. Rafale, Tycoon, Eurofighter gibi çok iyi Avrupa uçakları var, ama bunlar Stealth uçakları değil.
Ve gelecekte savaş uçaklarından bahsetmeyeceğiz. Bir savaş uçağından, F-35 gibi bir platformdan ve onun etrafında muharebeyi yürütecek bir sürü İnsansız Hava Aracından bahsedeceğiz.
Pilot uçağı kullanacak kişi olacak ama uçağıyla değil, kullandığı İnsansız Hava Aracıyla savaşacak. Yani Avrupa’nın büyük bir sıçrama yapması gerekiyor ve bunun için sadece para gerekmiyor. Bu aynı zamanda bir kültür meselesidir.
Avrupa’nın özerkliği NATO’nun tamamlayıcısı olmadığı anlamına gelmiyor. Ben bu iki şeyin bir arada var olabileceğini düşünüyorum. Avrupa, yıllardır Savunma’nın önceliklerinden geri adım atmasına izin veren bir yaşam tarzı sürdürdü.
Avrupa, savunma özerkliğine yaklaşık on yıl uzaklıkta. Yarın gemi siparişi vermeye başlarsak, yedi-sekiz yılda ancak gemimiz olmayacak. Ve eğer yarın bir denizaltı sipariş edersek, bugünden itibaren 12 yıl sonra elimizde olacak. Dolayısıyla Avrupa’nın özerkliğini yaratmak uzun vadeli bir süreçtir, hemen yarın başarabileceğimiz bir şey değildir.
AB’nin savunma özerkliği için gereken mali rakamlar 150 milyar dolardan çok daha fazla. Paramız olsa bile, makul bir sürede ihtiyacımız olanı üretebilecek yapılar yok. Dolayısıyla önümüzdeki on yıl içinde bu özerkliği yaratmak için çok etkin bir şekilde çalışmamız gerekiyor.
Ancak bu özerklik, NATO ve ABD’ye tamamlayıcı olmaması gerektiği anlamına gelmiyor. ABD hükümetinin şu anki tercihleri ne olursa olsun, ABD işleyen bir demokrasidir, Avrupa’yı iki kez, hem I. Dünya Savaşı’nda hem de II. Dünya Savaşı’nda kurtarmış bir ülkedir ve ben ABD’yi dünyada barışın, istikrarın ve demokrasinin güçlü bir temsilcisi olarak görmezden gelmeye hiç hazır değilim. Elbette, ABD halkının seçtiği hükümete tamamen saygı duyuyorum, ancak yine de ABD’yi bu dünyanın gelecekteki güvenlik sisteminin dışında tutmam. Ama bu arada hazırlıklı ve güvende olmamız gerekiyor.
NATO olmadan Avrupa Birliği’nin Ukrayna’da gelişme imkânı yoktur. Avrupa olarak neler yapabileceğimize dair rakamları kafamda net bir şekilde canlandırdım. Örneğin Yunanistan, Avrupa Birliği çerçevesinde bile orta-küçük ölçekli bir ekonomidir. Biz 230-240 milyarlık bir ekonomiyiz.
Doğudan (Türkiye) gelen bir tehdit ile karşı karşıya olduğumuz için nispeten büyük bir silahlı kuvvete sahibiz. Yunanistan’ın Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Hollanda, Danimarka ve Lüksemburg’un toplamından daha fazla ağır tanka sahip olduğunu biliyor muydunuz? Toplamda. Dolayısıyla Ukrayna’ya askeri konuşlanmadan bahsediyorsak, Avrupa Birliği’nin mevcut imkânları göz önüne alındığında çok zor bir konudan bahsettiğimizi düşünüyorum.”
Ukrayna’da barış sağlanırsa ve bir barış gücü konuşlandırırsak, bu tamamen farklı bir hikaye olur. Yunanistan mayın tespitinde çok iyidir, bu yüzden buna yardımcı olabilir ve neler yapabileceğimize bakabiliriz, ancak bu, mevcut koşullar altında Ukrayna’ya asker konuşlandırmaktan tamamen farklı bir hikayedir.
Yunanistan ve Avrupa olarak, devletler arasındaki anlaşmazlıkları çözmenin meşru bir yolu olarak, her ne sebeple olursa olsun, işgali kabul edemeyiz. Çünkü eğer büyük sıçramayı yapar ve bunu herhangi bir nedenle kabul edersek, o zaman insanlığın gerçekliği Orta Çağ’a geri dönecektir.
Avrupa Birliği’nin şu anda yaptığı şey doğru yönde. Ancak, daha önce de söylediğim gibi, zaman alıyor. Ayrıca, çok teknik olan birçok şey var. Çünkü Ukrayna modern savaşı tamamen değiştirdi. Yani, reformdan bahsettiğimizde, tam bir reformdan bahsediyoruz. Her şey değişti. Savaşın yürütülme şekli, ihtiyaç duyulan ekipman türü hepsi değişti.
Vatandaş bir Cumhuriyet ordusunda görev yapar. Vatandaş. Profesyonel değil. Profesyonel bir omurga gereklidir. Bu kesindir. Ancak vatandaşlar hizmet etmelidir ve zorundadır. Ve vatandaşlar ülkelerini ve ülkelerinin değerlerini ve Avrupa Birliği’ni korumalıdır. Tekrar ediyorum, bunun beni çok popüler yapmayacağını biliyorum.
Avrupa Birliği şu anda iki deniz operasyonu yürütüyor ve bu operasyonların ikisinin de Yunanca adı var. Biri Libya’nın kuzeyinde yürütülen “BARIŞ”, diğeri ise Kızıldeniz’de yürütülen “KALKANLAR”.
Avrupa’nın şu anda artan hibrit tehditlerle baş edebilmesi mümkün değil. Biz hazır değiliz. Ve Brexit ile Birleşik Krallık’ı kaybettikten sonra, hayatım boyunca göreceğimi asla tahmin edemeyeceğim bir hikayeyle karşı karşıya kaldık, buna hiç hazır değiliz.
Ama bu, hazırlıklarımızı sürdürmememiz gerektiği anlamına gelmiyor. Tekrar ediyorum, birkaç yıl sürecek. Ukrayna savaşı sırasında bile bu alanda çok ilerleme kaydedildiğini söylemem lazım, çünkü bunu başka bir savaş alanı olarak görmek lazım. Kara, deniz, hava savaşlarımız var ve şimdi bunların arasında bir yerde hibrit savaşlar var. Dolayısıyla kuvvetlerimizi bu savaş alanına da hazırlamamız gerekiyor.”
Milli Savunma Bakanı Dendias, Rektör ve eski AB Dış Politika ve Güvenlik Politikası konularında Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Uluslararası İlişkiler Profesörü ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Müdürü Konstantinos Filis ile bir araya geldi.