“Yunan Hükümeti Türk-Yunan Diyaloğunun Devamını Sağlamaya Özen Gösteriyor”
Dışişleri Bakanı Gerapetritis, Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile gerçekleştirilen görüşmelerde Yunanistan’ın ulusal egemenliğinin tartışılmadığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Gerapetritis, Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile gerçekleştirilen görüşmelerde Yunanistan’ın ulusal egemenliğinin tartışılmadığını söyledi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Gerapetritis, 8 Kasım’da Türk mevkidaşı Hakan Fidan ile Atina’da yaptığı görüşmede, Yunanistan’ın ulusal egemenliğine ilişkin konuların görüşüldüğü yönündeki iddiayı Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmasında kesin bir dille yalanladı.
Bakan Gerapetritis konuşmasında, zor konularda tartışmaya girmek için iyi bir fırsat olduğu görüşünü dile getirdi, çünkü kendisinin de söylediği gibi, “Yunanistan şu anda mümkün olan en yüksek diplomatik güç seviyesinde bulunuyor. Mahallemizde gerilim ve kriz olgusunun yaşanmaması için Yunan hükümeti Türk-Yunan diyaloğunun devamını sağlamaya özen gösteriyor” ifadelerini kullandı.
“Plevsi Elefterias” partisi Milletvekili Aleksandros Kazamias tarafından konuya ilişkin yöneltilen soru önergesinde, “Atina ziyareti sırasında iki Bakanın açıklamalarında da görüldüğü üzere merkez Ege meselesi etrafında diyalog gündeminde iki tarafı birbirinden büyük bir uçurumun ayırdığı ortaya çıktı” ifadelerini kullanarak, Dışişleri Bakanı Gerapetritis’ten Ulusal egemenlik konularının Türkiye ile müzakere masasına konulup konulmadığını açıklığa kavuşturmasını istedi.
Bakan Gerapetritis, “Hem ben hem de Sn. Fidan, kıta sahanlığının sınırlandırılması konusunda aslında bir sapma olduğu ve bunun tek bir nedenden kaynaklandığı konusunda hemfikirdik. Yunanistan, Uluslararası Yargı yetkisi önünde gündeme getirilebilecek ve tartışılabilecek tek konunun kıta sahanlığı ve MEB’in sınırlandırılması olduğunu düşünürken, Türkiye’nin tutumu ise egemenlik ile ilgili birbiriyle bağlantılı konuların da tartışılması gerektiği yönündedir.” Dedi ve şöyle devam etti:
“Gerçekten iyi bir fırsat olduğuna inanıyoruz”
“Yunan-Türk diyaloğunun gündeminde, kıta sahanlığı ve MEB sınırlarının ötesinde başka bir tartışmanın olduğunu veya olacağını açıkça ve tartışmasız bir şekilde reddediyoruz.
Yunan devletinin bu iki zor konuyu tartışmaya girmesi için gerçekten iyi bir fırsat olduğuna inanıyoruz, çünkü Yunanistan diplomatik gücünün mümkün olan en üst seviyesindedir. Mahallemizde gerginlik ve kriz yaşanmaması için diyaloğun geri kalan kısmının da devam etmesini sağlayacağız.
Bizim Türkiye ile tartışacağımız bir fobik sendromumuz yok, çünkü asla kaymayacağız.
Şu anda Yunan devletinin, 50 yıldır çözülemeyen, kıta sahanlığının sınırlandırılması ve Münhasır Ekonomi ile ilgili zorlu meseleler hakkında tartışmaya girmesi için gerçekten iyi bir fırsat olduğunu hissetmemizin nedeni, çünkü şu anda Yunanistan’ın mümkün olan en yüksek diplomatik güce sahip olmasından kaynaklanmaktadır.
Son beş yılda önemli ölçüde güçlenen çok güçlü bir uluslararası ayak izine, çok güçlü bir savunmaya ve istikrarlı bir gidişatta bir ekonomiye sahip.
Bu nedenle biz, Türk-Yunan diyaloğuna, siyasi diyaloğun ve pozitif gündemin devam edeceğine, eğer bu mümkün değilse, aslında en büyük farkımız olan ve sınırların belirlenmesine yönelik büyük meselenin tartışılacağına inanıyoruz. Kıta sahanlığı ve MEB’de gerilim ve gerginlik olgusunun yaşanmaması için geri kalan bölgelerde diyalogun devam etmesine özen göstereceğiz. Mahallemizde krizler var.”
Milletvekili Kazamias ise, “iyi bir iklimin var olması için Türkiye’nin uyuşturulmuş bir gündem yaratan saldırgan ve provokatif hareketler değil, somut, esaslı ve iyi niyetli hamleler yapması gerekir” diyerek Gerapetritis’e karşı çıktı.
Kazamias, “Hükümetin birlikte paylaşımı değerlendirmeye, açık diplomasinin yokluğuna ve egemenlik haklarının tartışılmasına olan güveni konusunda bir sorun var. Aralık ayı başında Türk Dışişleri Bakanı ile tekrar neyi görüşeceksiniz? ve somut bir ilerleme kaydedilmediğinin ve sağlanamayacağının açıkça görüldüğü bir dönemde böyle bir tartışmadan ne elde etmeyi bekliyorsunuz? Söylediğiniz gibi aynı fikirde değildiniz, ayrılmak yerine oturup konuştunuz.”
Son olarak Bakan Gerapetritis söz alarak şunları dile getirdi:
“Gizli diplomasi yok, asla taviz verilmedi”
“Kusura bakmayın ama şunu söyleyebilirim ki, bu, Yunan-Türk diyaloğunun yapısal olarak son 16 ayda sağladığı katma değerdir. Anlaşamadığımız konularda fikir ayrılığına düşebiliriz ama gerginlik ve krizlerin ortaya çıkmaması için ilişkilerimizi ileriye taşıyabilir ve açık kanalları koruyabiliriz.
Diplomasinin gerektirdiği de budur. Anlaşmazlıklara saygı duymak, ama bunlar bıkkınlığa ve krize sebep olmamalıdır. Biz hiçbir taviz vermeden, asla, egemenlik tartışması yapmadan ısrarla bunu yapıyoruz.
Hiçbir birlikte paylaşım olmadı, taviz verilmedi. Gizli diplomasiye gelince, rejim değişikliği sonrasında Yunanistan’da Dışişleri Bakanının Türkiye ile gelişen ilişkiler hakkında şimdiki mevcut durumda Parlamentoyu her ayrıntısıyla sürekli olarak bilgilendirdiğini düşünmüyorum.
Dolayısıyla gizli diplomasi sadece mevcut değil, tam tersi. Yunan Parlamentosu, Yunanistan-Türkiye ilişkileri gibi çok önemli bir alanda Yunan hükümetiyle birlikte yürüyor.
Sınır belirleme konusunda aynı fikirde olmadığımıza göre, özü olmayan ve somut sonuçları olmayan bir tartışmada bize neden tartıştığımızı soruyorsunuz.
Yunan-Türk ilişkilerinin iyileşmesi sonucu Kıbrıs meselesine ilişkin görüşmelerin, BM Genel Sekreteri’nin himayesinde, Güvenlik Konseyi kararlarına dayanarak yeniden başlatıldığını düşünüyor musunuz? küçük bir çözülme ihtimali var mı? Bu somut bir şey değil mi?
-Akışları (Yasadışı Göç) önemli ölçüde azaltan göç konusundaki işbirliğinin soyut olduğunu mu düşünüyorsunuz?
-Binlerce ihlalin yaşandığı bir dönemden, bugün bazı FIR ihlalleri dışında hava sahası ihlali yok. Sıcak bir çatışma dönemi geçirme riskinin bu şekilde azaltılmasının değersiz olduğunu mu düşünüyorsunuz?
-Mevcut hükümetin sağladığı kısa vizeye dayanarak 100.000’den fazla Türk’ün adalarımızı ziyaret etmesi, ekonomik hayat sağlaması ve aynı zamanda iki halk arasındaki insani ilişkileri geliştirmesi nedir?
Gerçekten biz taviz vermeden, hiçbir indirim yapmadan, egemenlik konusunu tartışmadan anlaşamadık. Ana meselede fikir ayrılığına düştüğümüz için gerisini tartışmamamız ve esas meselemizi tartışabilmek için o çerçeveyi bulmaya çalışmamamız gerektiği kanaatinde değiliz.
Biz, uluslararası hukuka bağlılıkla, 10 yıldır şekillendirdiğimiz ulusal duruşa olan gücümüzle, her zamankinden daha büyük diplomatik sermayemizle, güvenle, gururla, özgüvenle tartışmaya giriyoruz. Ve ulusal çıkarlara uygun olanı yapacağız.”