“Lübnan-İsrail MEB Modeli, Türkiye-Kıbrıs (Güney) Arasında Uygulanabilir” (Video)
"Bir de Türkiye ve Kıbrıs meselesi var. Türkiye Kıbrıs’ı tanımıyor. Gerçekten burada Lübnan modeli kullanılabilir. Çünkü Lübnan da İsrail ile anlaşma imzalamadı. Lübnan ve Kıbrıs ayrı ayrı birer anlaşma imzaladılar ve ABD’ye giderek onaylattılar. İnanılmazı başardılar."
Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a yakalandığı süreçte Kenya’nın başkenti Nairobi’de eşlik eden Yunan istihbarat subayı Savas Kalenderidis, şahsına ait youtube kanalında öyle bir analiz yaptı ki, Lübnan’ın İsrail’i tanımadan aralarında Münhasır Ekonomik Bölgeleri (MEB) belirleme modelinin Türkiye ve Güney Kıbrıs arasında da uygulanabileceğini ileri sürdü.
Kalenderidis, “İnanılmazı başardılar. Lübnan İsrail’i tanımadan aralarında Münhasır Ekonomik Bölgeleri (MEB) belirlediler, sadece bu değil, aynı zamanda her iki MEB’de bulunan enerji yataklarının birlikte işletilmesi-çıkarılması.” İfadelerini kullanıyor.
Savas Kalenderidis şunları dile getiriyor:
“Bir de Türkiye ve Kıbrıs meselesi var. Türkiye Kıbrıs’ı tanımıyor. Gerçekten burada Lübnan modeli kullanılabilir”
“ExxonMobil şirketinin Girit ve Kıbrıs MEB’inde bulunması Ankara’yı rahatsız ediyor. Aslında Türkiye’nin stratejisini geçersiz kılıyor ve dolayısıyla da bu durum bir çıkmazı ortaya çıkarıyor.
Bu çıkmaz Yunan-Türk ilişkilerini daha fazla karmaşık hale getirse de, Avrupa’nın Rus gazından bağımsız kalması temelinde Washington ve Brüksel tarafından da hedef olarak konulması sonrasında bu sorun aşılmalı, çözüm bulunmalıdır. Detaylar onları ilgilendirmiyor. Çözüm bulunma mecburiyeti var ve bu bölgelerden çıkarılacak doğal gaz Avrupa’ya gitmek zorundadır.
Dolayısıyla şunu söyleyebiliriz; enerji konusu Yunan-Türk ilişkilerinde ve Kıbrıs’ın (Güney) da dahil olmasıyla bir hızlandırıcı katalizörü olarak işleyecektir.
İsrail-Lübnan Anlaşması, Yunan-Türk ilişkilerinde ve Kıbrıs da dahil edilmesiyle bir model olarak kullanılacak. Baş aktörler olarak Geoffrey Pyatt (ABD Dışişleri Bakanlığı Enerji Bakan Yardımcısı) ve Amos Hochstein (ABD Başkanı’nın enerji danışmanı). Türkiye’nin bölgede 2023 defa tahrikleri ve Atina-Lefkoşa stratejileri karşısında işleri zor, kolları sıvamaları gerekiyor. Başkalarının bize hazırlayacakları karşısında teslim olmayalım. ABD’nin kuracağı masaya oturmamız için sert pazarlıklar gerekiyor, senaryo içinde senaryolar gerekli, sert ön hazırlık gerekiyor, hazır olmalıyız.
Bir de Türkiye ve Kıbrıs meselesi var. Türkiye Kıbrıs’ı tanımıyor. Gerçekten burada Lübnan modeli kullanılabilir. Çünkü Lübnan da İsrail ile anlaşma imzalamadı. Lübnan ve Kıbrıs ayrı ayrı birer anlaşma imzaladılar ve ABD’ye giderek onaylattılar. İnanılmazı başardılar. Lübnan İsrail’i tanımadan aralarında Münhasır Ekonomik Bölgeleri (MEB) belirlediler, sadece bu değil, aynı zamanda her iki MEB’de bulunan enerji yataklarının birlikte işletilmesi-çıkarılması.
Şimdi, bu model Türkiye ve Kıbrıs arasında uygulanabilir, yeter ki Kıbrıs dik dursun ve Yunanistan’ın ayrılmaz desteği ile ve Amerika’daki Yunan diasporasını da devreye sokmalıyız. Devasa çıkarlar var. Bu meselelerin çözülmesi için inanıyorum ki hızlandırıcı katalizörü olarak çalışacaktır.
Ancak en önemlisi, kimin nerede ne hakkı var, kime ne verilecek konuları netleşmeden Türkiye’ye verilirse eğer bu ulusal bir felaket olacaktır.
Hochstein (ABD Başkanı’nın enerji danışmanı) veya herhangi başka biri tarafından MEB sınırlandırılması veya önderliğinde yapılmasına hazırlıklı olalım. İnanıyorum ki eğer Kıbrıs, Yunanistan ve Amerika’daki Yunanlar hazır olursak bir felaketten kaçacağımız gibi bazı başarılarımız da olabilir.”