Yunanistan Haber

“Ankara, Uluslararası Mahkemeye Gitmekten Kaçınıyor”

"Ankara, kendi lehine bir karar çıkmayacağını biliyor. Türkiye ister kabul etsin ister etmesin, uluslararası hukuk kuralları bağlayıcıdır."

Yunan ordusundan emekli olan Korgeneral İoannis Balcois, Yunanistan’ın Avrupa nezdinde resmen duyurduğu yeni deniz alanı planlamasının ulusal çıkarların korunması açısından “önemli bir adım” olduğunu vurguladı.

Balcois, bu gelişmenin, Türkiye’nin söz konusu alanlara dair itirazlarını zorlaştırdığını çünkü artık bu sınırların Avrupa Birliği belgelerinde yer aldığını ifade etti.

ERT News’e konuşan Balcois, sadece kıta sahanlığını değil, Yunanistan’ın potansiyel Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlarını da içeren dört farklı deniz bölgesi üzerinden yapılan planlamanın önemine dikkat çekti. Bu yeni çerçevenin, Atina’nın uluslararası hukuka dayalı olarak adım adım deniz yetki alanlarını resmileştirme çabalarının bir parçası olduğunu dile getirdi.

Balcois ERT News’te şunları dile getirdi:

Balcois: “Ankara, Uluslararası Mahkemeye Gitmekten Kaçınıyor”

Emekli Korgeneral, Türkiye’nin Lahey gibi uluslararası mahkemelere başvurmaktan kaçındığını, çünkü hukuki açıdan elinde sağlam bir argüman olmadığını bildiğini söyledi. “Ankara, kendi lehine bir karar çıkmayacağını biliyor, çünkü uluslararası hukuk kuralları, özellikle Montego Bay Sözleşmesi, adaların da deniz yetki alanı hakkına sahip olduğunu açıkça belirtmektedir,” dedi.

Dört Deniz Bölgesi ve Stratejik Önemi

1. Bölge – Ege ve Zürafa Adası

Birinci bölge, tüm Ege Denizi’ni kapsıyor. Bu bölgede özellikle Zürafa adacığı dikkat çekiyor. Balcois, bu adacığın enerji kaynakları içerdiği yönünde bilgiler olduğunu ve bu nedenle Türkiye’nin yoğun talep gösterdiğini belirtti.

2. Bölge – Mısır Anlaşması ve Doğu Akdeniz

İkinci bölge, Yunanistan ile Mısır arasında imzalanan MEB anlaşması kapsamında ve 28. meridyene kadar uzanıyor. Balcois’e göre, bu bölge Yunanistan ile Kıbrıs adası arasında bir bağlantı kurarak, özellikle Kastellorizo (Kızılhisar) ve Strongili (Çamada) adalarının tam etki sağlamasına olanak veriyor.

3. Bölge – Girit’in Güneyi ve Libya Sınırı

Üçüncü bölge, Girit’in güneyinden Libya açıklarına kadar uzanıyor. Bu bölge 2011’de kabul edilen Maniatis Yasası’na dayanıyor ve Yunanistan, bu alan üzerindeki haklarını Birleşmiş Milletler’e bildirmiş durumda. Ancak resmi bir anlaşma henüz Libya ile yapılmadı.

4. Bölge – İtalya Anlaşması ve İyon Denizi

Dördüncü ve en “olgun” bölge olarak tanımlanan alan, İtalya ile imzalanan anlaşmaya dayanıyor. Balcois, bu bölgede bulunan adaların 12 deniz miline kadar tam hakka sahip olduğunu ve bu durumun artık resmen kaydedildiğini belirtti.

“Sadece Sınır Değil, Çok Boyutlu Planlama”

Balcois, deniz alanı planlamasının yalnızca deniz sınırlarıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda balıkçılık, turizm, enerji kaynaklarının kullanımı ve askeri faaliyetlerin düzenlenmesini de kapsadığını hatırlattı. “Bu plan önemli bir başlangıç ama milli çıkarlarımızı tam anlamıyla korumak için daha fazla adım atılmalı,” diyerek çağrıda bulundu.

“Türkiye’nin Hukuki Yalnızlığı”

Son olarak Balcois, Türkiye’nin Montego Bay Deniz Hukuku Sözleşmesi’ni imzalamamış olmasına rağmen, sözleşmenin teamül hukuku haline geldiğini ve uluslararası mahkemelerin bu normlara göre karar verdiğini vurguladı. “Türkiye ister kabul etsin ister etmesin, uluslararası hukuk kuralları bağlayıcıdır,” dedi.

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
tr Turkish