
Fidan: “Yunan Siyaseti, Anti-Türk Durumu Üzerinden Besleniyor”
"Avrupa'nın güvenlik sistemi, Yunanistan gibi 1-2 ülke tarafından hacklenmiş durumda."
Yunanistan’ın Türk Savunma Sanayiinin Avrupa’nın SAFE Progamı’na girmesini engelleme girişimi devam ediyor. Yunan basını ve muhalefetteki siyasi partiler Miçotakis hükümetini baskı altına almaya çalışıyor.
Bu konuya dikkat çeken Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan şu değerlendirmede bulundu:
“Yunan siyaseti, Anti-Türk durumu üzerinden besleniyor. İçeride bir hata oldu, hemen Türkiye’yi gündeme getir.
SAFE Programı’na gelince, burada tabii Yunanistan Başbakanı’nın, Yunanistan Parlamentosu’nda kendini savunmak için SAFE Programı’na Türkiye’yi nasıl almayacaklarını övüne övüne anlatmaları, ibretle takip edilmesi gereken bir konu.
Biz Avrupalılara da söyledik: Avrupa’nın güvenlik sistemi, Yunanistan gibi 1-2 ülke tarafından hacklenmiş durumda. Bu ülkelerin, Avrupa’nın güvenliğiyle falan alakaları yok.
1974’te biliyorsunuz Yunanistan, NATO’nun askeri paktından çıkmıştı. 1980’de geri döndü. O dönem bunu Türkiye kabul etti, etmeyebilirdi. Yunanistan bugün, bizim şartlarımızı yerine getirene kadar NATO dışında kalabilirdi. Ama Türkiye o gün daha büyük bir stratejik resme baktı ve tamam dedi, 80’deki liderliğin verdiği karar.
Şimdi aynı olgunluğu Yunanistan’dan bekliyoruz, daha büyük bir Avrupa güvenliği zorunu var. Bizim birbirimize oluşturduğumuz varsayımsal sıkıntıdan çok daha fazlası var. Bunu göremeyen bir perspektifle nereye kadar gidersiniz ayrı bir konu.
Şimdi, Pazartesi günü Lüksemburg’ta AB Bakanlar Konseyi Toplantısı var. Oraya gideceğiz. Orada da Yunan meslektaşımız bir görüşme istedi, kendisiyle de görüşeceğim bu konuları.”
Hakan Fidan’ın Açıklamalarının Tamamı
“Cumhurbaşkanımız her seçilmiş Yunan başbakanına bir şans veriyor. Şans vermediği kimse yok. Bakın, Cumhurbaşkanımız Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-Kıbrıs sorunlarını çözebilecek siyasi meşruiyete sahip tek kişidir. Bunu siyasi gerçekçi bir analizle söylüyorum. Yunanlılar bunu biliyor, Kıbrıslılar biliyor, herkes biliyor. Tarihi olan bu hassas konularda, bu millet sadece bu liderin kararları ve sorumluluğu ile hareket eder. Bin kere söyledik, bu imkanı değerlendirin. Yunanistan’da hiçbir siyasi meşruiyet, Türkiye ile sorunları bitirmeye yetecek kadar güçlü değildir.
» Onlara buradan seslenmek istiyorum: Türkler ve Yunanlılar artık bölgenin kadim halklarıdır. Dolayısıyla, bu çıkmazdan kurtulmalıyız. Geleceğimiz bizi bekliyor. Öyleyse oturalım ve mevcut sorunlarımızı medeni bir şekilde tartışalım. Eğer tehditkar bir dil üretmeye devam ederseniz, Türkiye on kat daha fazlasını üretecektir. Buna gerek yok. Politikamızı bunun üzerine kurmayalım. Türkiye’de anti-Yunan argümanlar etrafında siyaset mi inşa ediyoruz? Gece gündüz Yunanistan’dan mı bahsediyoruz? Yani, neden bunu yapıyorsunuz?
» Yunanistan Başbakanının, kendini savunmak için, Türkiye’yi SAFE programına nasıl kabul etmeyecekleriyle Yunan Parlamentosu’nda övünmesi, ifşa edilmeye değer bir şeydir. Avrupa’nın sistemi, güvenlik sistemi, Yunanistan gibi bir veya iki ülke tarafından ele geçirilmiştir. Hacklenmiştir. Bu ülkelerin Avrupa güvenliği için hiçbir çıkarı yoktur. Bildiğiniz gibi, Yunanistan 1974’te NATO askeri paktından çekildi ve 1980’de geri döndü. Türkiye o zaman kabul etti. Reddedebilirdi.
» Aynı olgunluğu şimdi Yunanistan’dan bekliyoruz. Burada Avrupa güvenliği için büyük bir konu var, aramızdaki varsayılan sorunlardan daha büyük. Bu bakış açısıyla nereye varabileceğinizi bilmiyorum. Pazartesi günü Lüksemburg’da Avrupa Bakanlar Konseyi toplantısı yapılacak. Biz oraya davetliyiz. İnşallah oraya gideceğiz. Yunan meslektaşımız da orada bir görüşme talebinde bulundu. Ve onunla görüşeceğim. Açıkçası, Yunanistan’daki mevkidaşlarımızın ve muhataplarımızın bu durumdan çok mutlu olduklarını düşünmüyorum.
» Çünkü orada siyaset Türkiye’ye düşmanlık üzerine kurulu, oradaki insanlar kendilerini savunmak için bazı şeyleri söylemek zorunda kalıyorlar. Ama bu retorik eyleme dönüştüğünde, yakından takip ediyoruz. Ne Avrupa’daki Türkiye karşıtı girişimler ne de Doğu Akdeniz’deki çabalar dikkatimizden kaçmıyor.
» Bunu barışçıl bir şekilde çözmek için inanılmaz derecede iyi fırsatlarımız var. İrade var. Orada Sayın Miçotakis, burada Sayın Erdoğan var. Bu sorunları çözelim. Başka bir deyişle, eğer birbirimize karşı tehditkar bir dil kullanmaya devam edersek, bunun iyi bir sonu olmayacaktır. Yunanistan Savunma Bakanı, Yunanistan Başbakanı tehditkar bir retorik kullanıyor, biz bir şey söylemeden…
» Türkiye, yüksek güvenlik seviyesine, güçlü güvenlik duygusuna ve yüksek hassasiyet seviyesine sahip bir ülkedir. Sonuç olarak, siz barış diliyle geldiğinizde, bu ülke size barış diliyle gelir. Farklı bir dille geldiğinizde, farklı bir dille gelir. Bakın, bu dili ilk kullanan ülke biz değiliz. Siz bu dili kullanıyorsunuz. Bu dili kullandığınızda, karşılığında başka bir dil beklemeyi aklınızdan bile geçirmeyin. Ama asla ilk kullanan olmayacağız. İlk dilimiz selamlaşma, barıştır. Barış yapalım, oturalım, konuşalım. Bu, Cumhurbaşkanımızın yöntemidir.
» Ben 12 mili kabul etmiyorum, sen 6 mili kabul etmiyorsun tartışılabilir… belli noktalarda… bunlar istikşafi görüşmelerde tartışıldı, belli noktalara kadar ilerledi. Ege’deki sorun, çözülemeyecek bir sorun değil. Siyasi irade olduğu sürece bu sorun çözülebilir. Herkes şundan korkuyor: ‘Bu sorunu çözersem, bana iktidarıma mı mal olur?’ Yunanistan’daki sorun budur. Yunanistan’da deseler ki, iktidarda kalma meselesinden bağımsız olarak, bir Yunanistan-Türkiye sorununu çözeceğim. Umuyoruz ki Sayın Miçotakis iktidarda olduğu sürece bunu yapma fırsatımız olur. Ben kendisinin bunu arzuladığına inanıyorum.
» Ama burada tekrarlıyorum: Olayları takip etmek, bilmek, gerekli senaryoları geliştirmek ve çok şükür gerekli önlemleri almak konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Ama ilk yaklaşımımız, lütfen daha fazla zaman kaybetmeyelim. Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi’nde ebedi barış mümkündür. Onu mümkün kılalım. Akdeniz’de mümkündür. Onu Akdeniz’de de mümkün kılalım. Eşit egemen ortaklar olarak, Kıbrıs adasında Türkler ve Yunanlar arasında barış ve bir arada yaşama da mümkündür. Onu da mümkün kılalım. İşte mesajımız budur. Umarım yankı bulur.”