Dendias: “Dağlık Karabağ’da Bayraktarlar’dan Alınan Dersler Çerçevesinde Ermenistanla İşbirliği Yapacağız”
"İHA ve anti-drone sistemleri alanındaki teknolojik gelişmelerin küresel düzeyde savaşların şeklini değiştirdiği yadsınamaz. Ermenistan'a yaptığım son ziyaretimde bunların modern savaş alanındaki kullanımları hakkında kapsamlı bilgi edindim. Hatırlatayım ki burası (Ermenistan), Silahlı Kuvvetlerine Bayraktar İHA'ları da dahil olmak üzere çok büyük çapta İHA kullanan bir Ordunun saldırısına uğrayan bir ülkedir. Aynı nedenle Ermenistan ile ikili savunma işbirliği anlaşmaları çerçevesinde ve Dağlık Karabağ ihtilafından alınan dersler çerçevesinde işbirliği yapacağız. Yunanistan bu teknolojilerin öneminin farkındadır ve yeni Ekosistem çerçevesinde bu alandaki yeteneklerini güçlendirmek için aktif olarak çalışmaktadır. Komşu ülkelerimize kıyasla bu spesifik gecikmeyi kapatmak ve aynı zamanda Yunan topraklarını kapsayan bir anti-drone "kubbesi" oluşturmak için hızla çalışacağız."
Savunma Bakanı Dendias “Naftemboriki” gazetesiyle yaptığı oldukça uzun söyleşide, “Etrafımızda üç savaş var, dolayısıyla Yunanistan her türlü olasılığa hazırlıklı olmalı. Dağlık Karabağ ihtilafından alınan dersler çerçevesinde Ermenistan ile işbirliği yapacağız.” İfadelerini kullandı.
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Dendias, “Naftemboriki” gazetesine ve gazeteci Mihalis Psilos ile yaptığı söyleşide “etrafımızda üç savaş var, dolayısıyla Yunanistan her türlü olasılığa hazırlıklı olmalı” dedi.
Sayın Bakan, “Naftemporiki” ile röportajınız için çok teşekkür ederim. Şu anda etrafımızda üç savaşın olduğu bir coğrafyadayız. Bu ülkemiz için ne anlama geliyor?
Dendias: “Ülkemizin geniş coğrafyasında yaşanan üç savaş, büyük bir jeopolitik belirsizlik döneminden geçtiğimizi, yeniden düzenlemelerin inanılmaz bir hızla geliştiğini en dramatik biçimde kanıtlıyor. Yunanistan her türlü olasılığa hazırlıklı olmalı. Uluslararası alanda güçlü bir varlığa sahip olmak, dış politikasında son dört yılda elde edilenleri fiilen korumak ve Silahlı Kuvvetlerine güvenerek önemli bir güvenlik ve istikrar unsuru olmak.
Sayın Bakan, Silahlı Kuvvetler reformunu stratejik öneme sahip bir meseleye indirgediniz ve haklı olarak yaptınız.
Dendias: “Başbakan Kiriakos Miçotakis’in son Bakanlar Kurulu toplantısında belirttiği gibi “Gündem 2030” Silahlı Kuvvetlerde gerçekleştirilmeye başlanan en büyük reformdur. Bölgemizde son yıllarda yaşanan hızlı teknolojik gelişmeler, siber saldırılar ve Yapay Zeka ile silahlı çatışmalar, Silahlı Kuvvetlerin modernizasyonu ve yeni verilere uyarlanması ihtiyacını her zamankinden daha fazla ön plana çıkarmaktadır. Reformun ana unsurları, Silahlı Kuvvetlerde ilgili ekosistemin yaratılmasıyla araştırma ve yeniliğin geliştirilmesi, Yüksek Askeri Eğitim Kurumlarının kurumsal çerçevesinin modernizasyonu, Ortak Bilişim Kurumunun kurulmasıdır. Reform bağlamı çerçevesinde, elbette, görev süresinde yapılması planlanan değişiklikler de dahil ediliyor, böylece angarya görev süresi, fırsat görev süresine dönüşüyor. Yeni İnovasyon Ekosistemi’nin hedefi, Silahlı Kuvvetler için yenilikçi ürünler üretmek, mevcut olanların bakımını yapmak ve her şeyden önce çift kullanımlı teknolojilerin Araştırma ve Geliştirmesini teşvik etmek ve desteklemektir. Yani sadece askeri değil, sivil tipte uygulamaları da olacak, sosyal, ticari ve Sivil Koruma amaçlarına aynı anda hizmet edecek teknolojiler.
Ekosistemin uygulanmasına yönelik ilk adım, Silahlı Kuvvetler bütçesinin bir bölümünün yalnızca Yunan savunma ürünlerinin üretimine ayrılmasıdır. Bunun gerçekleşebilmesi için “Yunan İnovasyon Geliştirme Merkezi” (ELKAK) adında bağımsız bir organizasyon oluşturuluyor. Bağımsız organ, programları ve sözleşmeleri yönetecek, yeni teknolojilerin benimsenmesini destekleyecek ve üniversiteler, askeri okullar, araştırma merkezleri ve işletmelerle işbirliğini kolaylaştıracak. Aynı zamanda gelişmiş gerçek zamanlı bilgi işleme için Büyük Veri ve Yapay Zekanın (AI) entegrasyonunu da içerecektir. İnovasyon Ekosisteminin oluşturulmasının, Silahlı Kuvvetlerin geleceğe yatırım yapmasının yanı sıra, ulusal ekonomimiz için de bir Kalkınma faktörü olabileceğini yine de hesaba katmamız gerekiyor.”
Husilerin saldırıları devam ederken, Yunan firkateyni Hydra Kızıldeniz’e doğru yola çıktı. Endişeli misin? Peki o neden orada?
Dendias: “Hydra Fırkateyni gerçekten de riskler içeren bir görevde. Fırkateynin gerekli kendini koruma araçları olmasına ve ortaklarımız ve müttefiklerimizle işbirliği içinde gerekli güvenlik önlemleri alınmasına rağmen bunu saklamak ikiyüzlülük olur. Ancak “Hydra” ne diğer devletlerin çıkarlarına hizmet etmek için ne de sadece “bayrağı göstermek” için oradadır. Gezegendeki en büyük ticaret filosuna sahip ülkenin Donanması’nın bir birimi olarak ulusal çıkarlara, denizcilerimizin güvenliğine ve Yunanistan’ın yaşam maliyetini ve değerini etkileyen ikmal yollarının özgürlüğüne hizmet etmektedir. Ülkeyi transit geçiş merkezi olarak görüyoruz. Zaten “KALKAN” Harekatı’nın yönetiminin Larissa (Yenişehir) Karargâhıyla birlikte Yunanistan’a verilmesinin de önemli bir nedeni bu. Fırkateyn personelinin Kızıldeniz’deki görevi bu nedenle Milli Askeri Stratejinin ve Milli Savunma Politikasının bir parçasıdır.”
Yunanistan’ın 27 AB üyesi ülkenin güvenliğinde merkezi rol oynaması gerektiğini söylüyorsunuz, bunun hangi alanlarda, hangi güçlerle yapılabileceğini düşünüyorsunuz?
Dendias: “Bugün AB’de bir savunma kolunun oluşturulması her zamankinden daha zorunlu. Revizyonist ve yayılmacı hırsları olan ülkelerin planlarını uygulamalarına ve gerekli tüm caydırıcı önlemleri almalarına izin vermemeliyiz. Tabii ki bunu NATO müttefiklerimizle işbirliği içinde yapacağız. Sonuçta AB üyesi devletlerin ihtiyaç halinde kendilerini kendi kuvvetleriyle savunabilme ihtimali İttifak’ın stratejik hedeflerine hizmet etmektedir.
Bu doğrultuda Yunanistan’ın rolü son derece önemli hale gelebilir. Sadece AB’nin dış sınırlarında yer alan ve önemli bir Silahlı Kuvvetleri olan bir ülke olduğu için değil, aynı zamanda güçlü bir savunma koluna ihtiyaç olduğuna gerçekten inandığımız için. Ülkemizin, tarihin en büyük AB savunma operasyonu olan ASPIDES Harekatı’nın oluşturulmasına öncülük etmesinin yanı sıra, 2020 yılında Akdeniz’de aktif rol üstlendiği İRİNİ (Barış) Harekatı’nın oluşturulmasının da inisiyatifini aldığını 2020 yılından beri Deniz Kuvvetleri gemisiyle katılıyor bunu hatırlatmama izin verin. Ancak tüm bunların yakın geçmişte olduğundan daha hızlı bir şekilde yapılması gerekiyor. ‘Saf’ ve ekonomik refaha odaklanan Avrupa dönemi sona erdi.”
Avrupa Komisyonu, üye devletlerin ortak silah alımlarının ortak finansmanı ve sanayi fabrikalarının modernizasyonunu içeren yeni savunma stratejisini duyurdu. Yunanistan’ın bu stratejiye katılımı nedir?
Dendias: “Milli Savunma Bakanlığı olarak bu süreçlerden haberdardık ve yeni Avrupa Savunma Sanayii Stratejisi’nin oluşturulmasına yönelik başlatılan geliştirmeler, hedeflerimizin önceliklendirilmesinde ve İnovasyon Ekosistemi’nin oluşturulmasına verdiğimiz öncelikte silahlı Kuvvetler önemli rol oynadı. Savunma teçhizatının önemli oranda ortak pazara sunulması ve Avrupa menşeli savunma malzemelerinin yarısının garanti altına alınması için öngörülenler, yalnızca Güvenlik konusunda ortak anlayışın oluşması için değil, aynı zamanda ülkemiz savunma sanayii açısından da büyük bir fırsattır. Yunanistan, AB’nin savunmada kendi kendine yeterliliği açısından bu stratejiye özel önem veriyor ve Avrupa alanının savunmasını amaçlayan her türlü girişime aktif olarak katılmaya kararlıdır.”
Yunanistan, savunmaya NATO’nun belirlediği GSYİH’nın %2’sinden çok daha fazlasını harcıyor. Görünüşe göre Doğu’dan gelen tehlike yüzünden. Peki ekonomideki üretken yatırımları da mahrum bırakan bu silahlanma yarışı nereye kadar ulaşacak?
Dendias: “Sık sık belirttiğim gibi Yunanistan, Lüksemburg ile aynı bölgede değil. Bu nedenle güçlü bir Savunmaya sahip olmak ulusal hayatta kalmanın bir koşuludur. Öte yandan bu, bütçe marjlarını hesaba katmak zorunda olacağından harcamalarımızın pervasız olacağı anlamına da gelmiyor. Aynı nedenle Genelkurmay’dan 12 yıllık yeni bir program hazırlanarak gelecekteki teçhizat programlarının önceliklendirilmesini ve yeniden değerlendirilmesini istedim. Amaç, Savunmaya harcanacak her euronun, maliyet-sonuç ilişkisi içinde en iyi şekilde karşılanacak gerçek bir ihtiyaç olmasıdır. Korvetler gibi programlara kapıyı kapatmadık ama onları yeni önceliklendirme ve değerlendirmeye tabi tutuyoruz. Ancak aynı zamanda “Gündem 2030″un hayata geçirilmesiyle “raftan alışveriş” mantığından çıkıp, yerli katma değeri olan savunma teknolojisi programlarının geliştirilmesine yönelmeyi hedefliyoruz. Böylelikle Savunma yatırımları ekonomik açıdan “amaca ters” olarak nitelenmeyecek, aynı zamanda ülkemizin kalkınmasına ve istihdamın artmasına katkı sağlayacaktır.”
Sayın Bakanım, ülkenin savunma sanayisini canlandırmak istediğinizi defalarca vurguladınız.
Dendias: “ELKAK’ın kurulma sebeplerinden biri de detaylı olarak bahsettiğim, ülkemizin savunma teknolojisi ürünlerinin basit bir tüketicisinden, üreticisine ve muhtemelen büyük ölçekli ihracatçısına dönüşmesini sağlamaktır. Elbette bugün de sektörde dikkat çeken firmalar var ama bunların izole vakalar olmasını istemiyoruz. Ülkemizde savunma sanayisi açısından ana ve simgesel örnek, Konstantinos Karamanlis’in kendisi için öngördüğü rolü vermek istediğimiz EAB’dir. Şirketin kurtarılması için denetiminin Milli Savunma Bakanlığı tarafından üstlenilmesi gerekli bir koşuldu. Sonuçta sorunsuz işleyen bir EAB olmadan Hava Kuvvetlerimiz görevini sorunsuz bir şekilde yerine getiremez. Yakın zamanda atadığım yeni genel kabul kurulundan mevcut durumun değerlendirilmesini, bütçenin konsolidasyonunu ve bundan sonraki istikrarlı ve sağlıklı adımların değerlendirilmesini bekliyoruz. Ama bir bütün olarak Savunma Sanayii açısından da amacımız bugüne kadar var olandan farklı bir ekosistem yaratmaktır.”
Ülkenin halihazırda geliştirilmekte olan Elefsina ve Skaramangas’ta iki büyük tersanesi var. Yeni nesil US Constellation sınıfı fırkateynlerin inşasını üstlenebilecekler mi?
Dendias: “Yunanistan’ın bu alanda uzmanlaşmış ve deneyimli bir endüstrisi var. Rekabetin işleyebilmesi için ülkemizde Skaramanga Tersaneleri ve Elefsina Tersaneleri gibi birden fazla büyük tersanenin bulunmasının faydalı olduğunu belirtmek isterim. Spesifik projeyle ilgili olarak, ülkemiz tersanelerinin yukarıdaki zorluğa cevap verebilecek kapasiteye sahip olduğuna inanıyorum. ABD’nin yeni Constellation fırkateynlerinin inşasına katılma önerisini kabul etmesi şimdiden büyük bir ulusal başarıdır. Bu kabulün operasyonel açıdan çok büyük bir faydası var; çünkü ülkemiz, 3 yeni doğrudan yabancı yatırımın satın alınmasıyla birlikte önümüzdeki on yıla filosunun çoğunda yeni inşa edilen gemilerle girme olanağına sahip. Ancak bu program aynı zamanda daha geniş düzeyde eşsiz bir fırsat da sunuyor. Yunan tersanelerinin üretim ve sonrasında onarım sürecine entegrasyonu yoluyla ülkemizin ulusal güvenliğini ve ekonomisini güçlendirecektir. Çünkü sadece kendi gemilerimizi değil, daha geniş alanda bulunan Amerikan gemilerini de onarmış olacağız.
Ulusal çıkarlar nedeniyle, sektörün beceri ve teknik bilgisini güçlendirmek, yeni teknolojilerin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla, müzakere süreci sırasında Yunan savunma sanayisinin fırkateynlerin inşasına mümkün olan en büyük katılımını teknolojiler ve uzmanlaşmış iş sahaları yaratmak isteyeceğiz.”
Sayın Bakan, Ukrayna 21. yüzyılın yeni savaşlarında drone ve anti-drone sistemlerinin büyük rol oynayacağını gösterdi. Komşu Türkiye bu alanda çok ilerledi. Yunanistan?
Dendias: “İHA ve anti-drone sistemleri alanındaki teknolojik gelişmelerin küresel düzeyde savaşların şeklini değiştirdiği yadsınamaz. Ermenistan’a yaptığım son ziyaretimde bunların modern savaş alanındaki kullanımları hakkında kapsamlı bilgi edindim. Hatırlatayım ki burası (Ermenistan), Silahlı Kuvvetlerine Bayraktar İHA’ları da dahil olmak üzere çok büyük çapta İHA kullanan bir Ordunun saldırısına uğrayan bir ülkedir. Aynı nedenle Ermenistan ile ikili savunma işbirliği anlaşmaları çerçevesinde ve Dağlık Karabağ ihtilafından alınan dersler çerçevesinde işbirliği yapacağız. Yunanistan bu teknolojilerin öneminin farkındadır ve yeni Ekosistem çerçevesinde bu alandaki yeteneklerini güçlendirmek için aktif olarak çalışmaktadır. Komşu ülkelerimize kıyasla bu spesifik gecikmeyi kapatmak ve aynı zamanda Yunan topraklarını kapsayan bir anti-drone “kubbesi” oluşturmak için hızla çalışacağız.”
Finlandiya modelinden de bahsettiniz. O halde askerlik hizmetinde bir azalma bekleyelim. Artık angarya ve uyanıklıkla değil, eğitimle geçen bir görev süresi mi?
Dendias: “Finlandiya modelinin kelimesi kelimesine kopyalanmayacağı ancak Silahlı Kuvvetlerimiz için yararlı görülen her türlü unsurun Milli Savunma Bakanlığı’nın görev süresi değişikliklerine ilişkin kanun tasarısına dahil edileceğini söylemeye gerek yok. Sonuçta Helsinki’ye son ziyaretimin ve mevkidaşımla görüşmemin ana nedenlerinden biri de buydu. Korunması gereken nokta, askerlik hizmeti sırasında (daha sonra yararlı olabilecek) dijital ve diğer becerilerin gelişimini, nispeten kısa hizmet süresine göre tasarlanmış yoğun askeri eğitimle birleştirmenin vurgulanmasıdır. Bu, Yunan silahlı kuvvetlerindeki hizmet süresinin değişeceği anlamına gelmiyor ancak yöntemin değişeceği anlamına geliyor. Finlandiya modeli aynı zamanda yedek askerlerin gönüllü fakat düzenli olarak yeniden eğitilmesiyle de birleşiyor ve biz de bunu uygulamak istiyoruz.”
Son olarak Sayın Bakanım, dün devlet dışı üniversitelere ilişkin yasa tasarısı oylanmak üzere Meclis’e geldi ancak muhalefetin büyük tepkisine neden oldu. Senin yorumun?
Dendias: “Devlet dışı Üniversitelerin kurulması olasılığı Miçotakis hükümeti tarafından teşvik edilen büyük bir reformdur. Yunanistan, sömürgecilik sonrası dönemden 50 yıl sonra bile bu alanda hareketsiz kalamaz. Eğitim Bakanı Kiriakos Pierrakakis, Devlet dışı Üniversitelere yönelik kuralların yer aldığı, çok iyi yapılandırılmış bir yasa tasarısını masaya koydu ve bunu net bir siyasi söylem ve net pozisyonlarla savundu. Ayrıca yasa tasarısının, diğerlerinin yanı sıra, Trakya Dimokritos Üniversitesi’nin iyileştirilmesi gibi, anlaşılabilir bir önem taşıyan Devlet Üniversitelerini güçlendirmek için özel önlemler öngördüğünü de hatırlatmak isterim. Ayrıca, Yunanistan merkezli uluslararası çalışma merkezlerinin yanı sıra diğer devletlerin Yüksek Öğretim Kurumları ile sözleşme yapma olasılıkları ile birlikte, Yunan Yüksek Öğretim Kurumları’nın “dışa dönük” ilişkin Tasarının hükümleri de özellikle önemlidir.”