İsrail: “Türkiye İle İlişkilerin İyileştirilmesi Yunanistan’ın Aleyhine Olmayacak”
“Türkiye bölgede önemli bir ülke, İsrail Savunma Bakanı'nın Ankara ziyareti önemli. Bu Yunanistan'ın aleyhine olmayacak.”
Yunan basını oldukça enteresan bir haberi okuyucuya yansıttı. Yunanistan, İsrail’in Türkiye ile arasında ilişkileri yeniden tesis etmesinden endişe duyduğu bir sırada İsrailli diplomatik kaynaklar Atina’nın rahatlaması için bir değerlendirme yaptı.
Bu değerlendirmede İsrail kaynakları, İsrail-Türkiye ilişkilerinde herhangi bir iyileştirmenin Yunanistan’ın aleyhine olmayacağını açıkça ifade ediyor.
İsrailli kaynakların değerlendirmesi aynen aşağıdaki gibidir:
Aynı kaynaklar, İsrail Savunma Bakanı’nın Yunanistan ziyaretinin iptaline ilişkin olarak, “Yunanistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin stratejik öneme sahip, güçlenmekte ve stratejik derinliğe sahip” olduğuna işaret ederken, iki ülke ilişkilerine özel atıfta bulunuyor.
İkili ilişkilerde “ortak çıkarlarımız ve karşılıklı çıkarlarımız var” diyerek, ilişkilerin geliştikçe daha da yakınlaştığına dikkat çektiler. İlişkilerin sadece iki hükümet arasında değil, aynı zamanda iki toplum arasında da geliştiğini gözlemlediklerini belirtiyorlar.
Aynı İsrail kaynakları, “Yakın ikili ilişkilerin ve derinliğinin göstergesi, iki ülke yetkililerinin ikili ziyaretlerinin sayısıdır. İsrailli yetkililerin diğer ülkelerle yaptığı ortak ziyaretlerde, Yunanistan dünya çapında ilk sırada yer alıyor.”
İsrailli diplomatik kaynaklar, ikili işbirliği alanlarına odaklanarak ekonomi, enerji ve turizmden bahsettiler. Turizm özelinde ise İsrail’in Türkiye ile ilişkileri bozulduğunda, İsrailli turistlerin Yunanistan’ı keşfettiğini ve İsrail-Türkiye ilişkilerinin bozulmasından iki yıl sonra Türkiye’yi tercih eden İsrailli turist sayısının bozulmadan önceki seviyeye döndüğünü gözlemlediler. Ancak, Yunanistan’ı ziyaret eden İsrailli turist sayısını etkilemediğine işaret ediliyor. Hatta İsrail’den Yunanistan’a turist akışının her yıl artacağı tahmin ediliyor.
Aynı kaynaklar, Yunanistan ve İsrail halkları arasındaki “stratejik derinliği” daha da detaylandırarak, kültürel ve akademik ikili bağların gelişiminin yanı sıra Yunanistan’a askeri teçhizat ihracatına vurgu yaparak bilgi alışverişi ve askeri işbirliğinin önemine dikkat çektiler. Bu çerçevede, ikili stratejik ilişkilerin geliştirilmesi için Mora Kalamata’daki Havacılık Eğitim Merkezi’nin önemini vurguladılar.
“Türkiye bölgede önemli bir ülke”
Ardından İsrail’in Türkiye ile yakınlaşmasına değinerek bölgede önemli bir ülke olduğuna dikkat çektiler. İsrail’in çekişmeleri en aza indirme ve bölgedeki tansiyonu düşürme isteğini dile getiren yetkililer, İsrail Savunma Bakanı’nın Ankara ziyaretini önemli olarak nitelendirdi.
Uluslararası ilişkilerin manzarasının ana hatlarını çizerek, mevcut uluslararası sistemin, teknolojik değişim, pandemi ve Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı gibi toplumlarda büyük istikrarsızlığa ve kutuplaşmaya neden olan birçok zorlukla karşı karşıya olduğunu kaydettiler.
Ortadoğu’ya odaklanarak, “gerçekçi” ve radikal güçler arasında süregiden bir mücadeleyi fark ettiler. Aynı kaynaklar, realist güçler söz konusu olduğunda, sorunlara gerçekçi çözümler aradıklarını ve örneğin İsrail-Lübnan anlaşması, Abraham Anlaşmalarında olduğu gibi halklarının ve onların refahı için çalıştıklarını, radikal güçlerin ise, İran’daki Ayetullah rejimini örnek alarak, istikrarsızlığa neden olan tüm güçleri besleyen ve zaferi arayan güçler olarak nitelendiriliyor.
“Geometriye inanıyoruz”
Kaynaklar, bu çerçevede İsrail’in bölgesel ilişkiler kavramını nasıl algıladığını anlattılar. “Geometriye inanıyoruz” diyorlar ve ilişkilerin geliştiren ortak projeler üreten bölgesel devlet gruplarıyla her türlü küçük ittifak ve ortaklıklar kurmakla ilgili olduğuna vurgu yapıyorlar. Geometrik ilişkilerin bir güvenlik ağı oluşturduğuna ve bölgede işbirliğine olanak tanıdığına inandıklarını ifade ediyorlar. Yunan hükümetinin aynı yaklaşıma, bölgesel geometriye sahip olduğunu, örneğin ABD’nin katılımıyla İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan arasındaki üçlü işbirliğine sahip olduğu inancını ileri sürüyorlar.
Ayrıca, İsrail’in güvenlik kavramının ağını çözerek, tarihin onları, İsrail’i savunmaları gerekiyorsa, bunu kendilerinin yaptıklarını ve lobi yapmadıklarına veya başkalarından kendileri için savaşmalarını istemediklerini ve müttefikleri hakkında, güçlü bir devlet olarak ABD’nin, herhangi bir askeri tehdide karşı niteliksel bir askeri avantaj sağlama unsuru olduğunu vurguluyorlar.
Bu noktada İran’ın, “İsrail’e karşı ve daha geniş bölgeye yönelik tehdit olduğuna atıfta bulunuyorlar. 2015 İran nükleer anlaşmasına (JCPOA) karşı olduklarını ifade ederek, bunu kötü bir anlaşma olarak nitelendiriyorlar ve İran’ın nükleer bir güç haline gelmesinin ve gelecekte askeri yetenekler kazanmasının yolunun açıldığına vurgu yapıyorlar.
İsrail’in Lübnan’la yaptığı anlaşmaya atıfta bulunarak, bunu önemli ve karşılıklı yarar sağlayan bir anlaşma olarak nitelendirdiler ve bunun bir barış anlaşması olmadığının altını çiziyorlar.
Bunu, düşman olan iki devlet arasındaki uluslararası sınır sorunlarından birini çözen bir anlaşma olarak değerlendiriyorlar ve asıl sorunun “Lübnan’daki güçlü gücün bir terör örgütü ve İran’ın vekili olan Hizbullah olduğunu” belirtiyorlar.
Ayrıca, BM İnsan Hakları Konseyi’nin İsrail ile Hamas arasındaki 11 günlük Gazze çatışması sırasındaki insan hakları ihlallerine ilişkin ikinci raporunun yarın yayınlanmasıyla ilgili olarak, bunu “saçma” ve “şaşırtıcı” olarak nitelendiriyorlar.
Son olarak, İsrail kaynakları yaklaşan seçimlere atıfta bulunarak sonucu etkileyecek iki parametre belirledi: Seçmen katılımı, yani katılımın %70’in üzerinde olup olmadığı ve İsrail Parlamentosu’na girmek için %3,25 barajını geçen kaç küçük parti olacağı.