Yunanistan Savunma Bakanlığı’nın Türkiye’nin hareketlerinden dolayı teyakkuzda olduğu ileri sürüldü.

Yunanistan’da To Vima gazetesinin Pazar günkü haberinde, ülkenin siyasi ve askeri yönetim birimlerinin, Türkiye’nin, Yunanistan’da Meryem Ana yortusu dolayısıyla tatil olması sebebiyle 15 Ağustos günü olası bir sıcak çatışma ortamı “yaratma” olasılığına karşı yüksek alarmda olduğu ileri sürülüyor.

Haberde şu ifadelere yer veriliyor:

“Erdoğan konuştu. Ve “Abdülhamid Han”ı Türk kıta sahanlığı sınırlarına gönderdi. Antalya sahiline yakın. Bu, Silahlı Kuvvetlere “dinlenme” emri vermeye yeterli mi? Teyakkuz durumunu gevşeterek Ege’de bir yaz rahatlığına mı girelim? Muhtemelen hayır!

Pentagon (Yunanistan Savunma Bakanlığı), özellikle 15 Ağustos günlerinde yüksek teyakkuzda kalacak. Savunma Bakanı Nikos Panagiotopulos’un Başbakanı temsilen Tinos’ta olması planlanıyor, ancak çalışma arkadaşlarının çoğu ofislerinde ve orduda yüksek alarmda olacak. Bunun nedeni ise tehlikenin geçmediği değerlendiriliyor.

Pentagon kaynakları, “Ta Nea” gazetesine tüm hazırlık planlamasının mutlak Nikos Panagiotopulos’un kontrolü altında olduğunu vurguladı. Aynı çerçevede Savunma Bakan Yardımcısı Nikos Hardalias da harekete geçti.

Milli Savunma Bakanlığı’nın siyasi kadrosunun amacı, acil bir durum söz konusu olduğunda, olası her türlü krizi gerekli sükûnet ve siyasi anlayışla, hiç düşünmeden ve hepsinden önemlisi, her türlü krizle baş edebilecek kişi ve yöneticilerin hazır bulunmasıdır. Pentagon yetkililerinin belirttiği gibi, “sıcak kanlı tepkilere” sürüklenmeden yaşanabilecekleri kontrol etmek.

Olası 4 değerlendirme

Erdoğan’ın “Abdulhamid Han”ın nereye gideceğine dair resmi açıklamalarından önce bile, Savunma Bakanlığı Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı’nın tavsiyelerine dayanarak dört senaryo üzerinde çalıştı.

İki yüksek yoğunluklu senaryo, sondaj gemisinin ya Kastellorizo ​​(Meis) çevresine ya da 2020 geriliminin tekrarlanmasını hedefleyen yasadışı Türk-Libya mutabakatı alanına yönelme olasılığıyla ilgiliydi. Orta yoğunluklu senaryo olan üçüncü senaryo, sondaj gemisinin Kıbrıs (Güney) Cumhuriyeti MEB’inin bir bölgesinde hareket etmesiydi.

Tehlikeli senaryo

“Abdülhamid Han” şu anda şu ana kadar endişe kaynağı olmayan alanlarda hareket ediyor olsa da, dördüncü senaryo beklemede olduğu için Milli Savunma Bakanlığı’ndaki yetkililer rahatlayabileceklerini düşünmüyorlar. Göçün araçsallaştırılması ve terörle bağlantısı yoluyla gerilim ortamının oluşturulması değerlendirmesi yapılıyor.

Son dönemde Türk medyasının, Fethullah Gülen örgütü, PKK veya DHKP-C üyesi olduğu iddia edilen rejim karşıtı ve “teröristlerin” Evros’tan (Meriç) veya adalardan Yunanistan’a geçmeye çalışırken tutuklandığına ilişkin haberler yayınlamış olması, bunun göstergesidir.

Türk Sahil Güvenliği’nin 9 Ağustos’ta Bodrum’dan başlayarak yüzerek Yunanistan’a ulaşmaya çalışan iki kişiyi tutukladığını belirten “Sabah”ın İngilizce baskısının en son sayısında, hatta 2016 tarihinden bu yana 8 binden fazla Gülencinin Yunan topraklarına sığındığını yazıyor.

Ayrıca, Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Ankara’daki Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada, Lavrio’nun mülteci yapısına ve Türkiye’nin ona biçtiği role atıfta bulunarak, burayı bir PKK terör eğitim kampı olarak nitelendirmişti.

Pentagon (Yunanistan Savunma Bakanlığı), Türkiye tarafından 15 Ağustos günlerinde Yunan ve Türk Sahil Güvenlik güçlerini “kaza” riskiyle karşı karşıya getirecek “terörist-göçmenler” ile bir sıcak çatışma olayı “yaratılma” çalışılmasını dışlamıyor. Özellikle Türkiye’nin maksimalist iddiaları bağlamında, arama-kurtarma sorumluluğuna sahip olduğunu iddia ettiği bölgelerde bunu yapabilir.

Olursa eğer, söz konusu senaryonun doğrulanması durumunda ne kadar ciddi gelişebileceğine bağlı olarak işe yarayabilecek bir kaza ve gelişmelerin katalizörü olarak bile “Abdulhamid Han”ın gidişatını bile değiştirecek bir kaza. Ya da Ege’de tansiyonu yükseltmek için bir vesile aranıyor olabilir.

Atina için, her halükarda, soğukkanlı tepkilerle ve Türkiye’nin Yunan güçlerini sürüklemesine izin vermeyecek olan uluslararası hukuk çerçevesinde ısrar etmek özellikle önemlidir, böylece nihai “kriz” için Yunanistan Türkiye’yi suçlayabilir.”