Yunanistan Haber

“Türkiye’ye Karşı Yeni Bir Strateji: Mavi Vatan’ı Nasıl Boşa Çıkarırız”

Yunanistan’ın dış politikasında yön arayışları sürerken, Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Valinakis’in Türkiye ile ilişkilerde yeni bir strateji önerdiği kitabı kamuoyuna tanıtıldı.

Yunanistan’ın dış politikasında yön arayışları sürerken, Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Valinakis’in Türkiye ile ilişkilerde yeni bir strateji önerdiği kitabı kamuoyuna tanıtıldı.

Selanik’te düzenlenen etkinlikte konuşan Eski Başbakan Yardımcısı Evangelos Venizelos ise, Yunanistan’ın karşı karşıya olduğu belirsizlikler karşısında iç uzlaşı ve dürüstlüğe dayalı ortak bir strateji geliştirmesi gerektiğini vurguladı.

Yunanistan eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve akademisyen Yannis Valinakis’in “Türkiye’ye Karşı Yeni Bir Strateji: Mavi Vatan’ı Nasıl Boşa Çıkarırız” başlıklı kitabının tanıtım etkinliği, Makedon Araştırmaları Enstitüsü’nde büyük bir katılımla gerçekleşti. Etkinliğe eski Başbakan Kostas Karamanlis’in gelişi salonda coşkuyla karşılandı. Karamanlis, salona girişte eski dostları ve çalışma arkadaşları tarafından selamlandı, PASOK hükümetlerinde eski Başbakan Yardımcısı Evangelos Venizelos ile de sıcak bir tokalaşma gerçekleştirdi.

Eski Başbakan Yardımcısı Evangelos Venizelos konuşmasında, mevcut koşullarda kapsamlı bir ulusal strateji oluşturmanın kolay olmadığı yönündeki korkusunu dile getirdi ve şu soruyu sordu:

“Rolünü arayan bir Avrupa, stratejik varlığını arayan bir Batı, başkalarını ve kendini şaşırtan bir Amerika ile yeni uluslararası bağlamda şimdi kapsamlı bir ulusal strateji oluşturulabilir mi? İç politikada koşulların mevcut olmadığından korkuyorum. Mevcut güç dağılımıyla, yani seçimlerden önce veya sonra, derinlemesine bir uzlaşının mümkün olup olmadığını bilmiyorum ki bu, dış politikayı ve güvenlik ve savunma politikasını demagoji, acelecilik, popülizm ve konjonktürel yaklaşımın sirenlerinden korumamıza olanak tanısın.

Bu nedenle, popülist sahte vatanseverliğe karşı ciddi antikorlar oluşturmak, öncelikle uzman kamuoyunu ve genel kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacında ısrar etmek çok önemlidir.”

Yannis Valinakis’in kitabının katkısını önemli olarak nitelendirdi ve şunları kaydetti:

“MEB ilanı olmaksızın konuşmak mümkün müdür?”

“Elbette, Dionisios Solomos’a atfedilen ‘ulusal olan gerçektir’ ifadesinin hiç de kendiliğinden anlaşılır olmadığı bir konuda ısrar etmeliyiz, yani gerçeği söylemeliyiz. Biliyorsunuz, gerçeği söylemek bir noktada ulusal çıkarlara zarar verebilir, ancak kendinize gerçeği söylemenin bir yolunu bulmalısınız. Ve bu durumda, kolektif ulusal benliğinize. Bu nedenle, bunu başarmamızı sağlayacak süreçlere, kurumlara ve bir siyasi kültüre ihtiyacımız var.

Deniz Alanları, bu durumda Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ve ilgili egemenlik haklarının kullanımı hakkında, Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin 74. ve 83. maddelerinde öngörüldüğü gibi sınırlandırma olmaksızın ve MEB ilanı olmaksızın konuşmak mümkün müdür? Çünkü Kıta Sahanlığı’nda, tamam, egemenlik haklarımız var, aslında bu haklar en başından ve kendiliğinden doğuyor. Peki, İtalya ve Mısır ile başardığımız gibi veya en azından uluslararası adalete başvurmadan, Uluslararası Hukuk’un öngördüğü prosedürü uygulamadan, yani komşu ve karşı kıyı ülkelerle istişare etmeden, müzakere etmeden, anlaşma yapmadan sınırlandırma sağlayabilir miyiz?

Açıkça söyleyelim: 2011’de yaptığımız, benim Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olduğum, sözde Maniatis yasasının, ilan edildikten sonra, orta hat ve adaların tam etkisi temelinde, Kıta Sahanlığı ve MEB’in nihai sınırları için ne kadar önemi var? Deniz Alan Planlaması şimdi 2011 yasasını, İtalya ve Mısır ile yapılanları da kapsayacak şekilde benimsiyor. Bu tek başına egemenlik hakları için bir anlam ifade ediyor mu? Hayır. Egemenlik hakkı doğmaz, daha doğrusu Kıta Sahanlığı’nda vardır ama sınırlandırma olmadan kullanılamaz. MEB’de ise hiç yoktur, ilan edilmesi gerekir.

O halde, sınırlandırma ve ilgili egemenlik haklarının kullanımından ve Deniz Alanlarının, Kıta Sahanlığı ve MEB’in kullanımından önce, Türkiye’nin tek taraflı olarak gündeme getirdiği tüm sorunlar çözülmeli mi veya tek taraflı iddialar ortadan kaldırılmalı mı? Yani, adaların askerden arındırılması meselesini egemenlikle ilişkilendirmeyi, gri bölgeleri, karasularının genişliğini, savaş nedeni (casus belli) meselesini, 6 deniz mili karasularıyla 10 deniz mili hava sahasını, Atina FIR hattı sorunlarını, İmya (Kardak) kriziyle sonuçlanan arama kurtarma sorunlarını, birkaç ay önce Kaş’ta krize yol açan kablo döşeme sorunlarını gündeme getirmeyi bırakmalı mı, yoksa gerçekten hukuken tanınan ve uluslararası adalete gitmesi gereken, Kıta Sahanlığı ve MEB’in sınırlandırılması ve sadece bu olan şey mi öncelikli olmalı?”

Venizelos, “Türkiye’nin Ege’de ve Akdeniz’de bir konumu olduğunu kabul edip etmediğimize bir kez cevap vermeliyiz” dedi ve şunları vurguladı: “Stratejimizi Yunanistan’da, Atina’da, Lefkoşa’da (Güney) şekillendirdiğimizi anlamamız çok önemli.

Yannis Valinakis’in ve kitabının en büyük katkısı, bizi bütün bunları düşünmeye sevk etmesidir. Kapsamlı ve derinlemesine bir özeleştiriye yol açıyor ve bizi dürüstlükle, samimiyetle ve elbette bilgi ve yetkinlikle pozisyon almaya çağırıyor, çünkü kolay amatörlükler ve kolay retorikler vatanseverce değil, ulusal güvenlik ve beklentileri baltalayıcıdır.”

Konuşmasının başında Venizelos, Petros Molyviatis’e ve katkılarına değindi.

Yannis Valinakis: “Önlememiz gereken en büyük tehlike, Yunan topraklarının talep edilmesidir.”

Kitabın yazarı ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Valinakis, “Önlememiz gereken en büyük tehlike, Yunan topraklarının talep edilmesidir” diyerek şunları belirtti: “Yunanistan için karşılaştırmalı olarak daha büyük tehlike anlaşılmıyor veya göz ardı ediliyor: Yani, Türk taleplerinin, denizcilikteki ‘Mavi Vatan’ın ötesine geçerek Yunan topraklarına yayılması: Komşu ülke (Türkiye) esasen tüm doğu adalarımızı Girit çevresine kadar talep ediyor! ‘Gri bölgeler’, yani 160 küçük ada (bazıları yerleşim yeri) talebiyle başladı ve son zamanlarda tüm doğu adalarımıza -büyük olanlar (Midilli, Sakız, Rodos vb.) dahil- ‘ya askerden arındırırsınız ya da talep ederim ve bir gece ansızın gelirim’ şeklindeki şantajcı ikilem yoluyla genişletti…

Ayrıca, Trakya (Batı), tüm Doğu Ege, tüm Kıbrıs’ın kontrolü (ki dün öğrendiğimize göre kendi mülkiyeti olarak görüyor) ve Doğu Akdeniz için orta/uzun vadeli planları var.”

Valinakis, “sakin suların ardında Türk tehdidinin devleşmesinin gizlendiğini” söyledi ve “Atina’nın caydırıcı stratejisinin Türk provokasyonunu caydırmadığını ve olumsuz sonuçlara yol açtığını” belirttikten sonra şunları kaydetti: “Türkiye, ‘sakin sular’dan sonraki fırsatları, ‘ya bana istediğim kadarını ‘kalemle’ verirsiniz ya da sahada zorla alırım’ türünden ültimatomlarla bekliyor.”

Eski Dışişleri Bakan Yardımcısı, “Türkiye’nin diğer tüm talepleri, toprak bütünlüğümüze yönelik büyüyen tehditle karşılaştırıldığında sorun olarak önemsiz kalıyor ve bu nedenle, her Yunan-Türk anlaşmazlığının özünü oluşturduğu için, ilk hedefimiz olarak bunu geçersiz kılmalıyız” diye vurguladı.

Aynı zamanda, “bu hedefe şunların engel olduğunu” belirtti:

-Açık denizden çekilerek karasularımızla sınırlandırılan rüzgar santralleri.

-Sürekli küçülen ve ertelenen Doğu Ege’deki deniz parkı.

-Kıbrıs (Güney) ile elektrik bağlantısı (GSI).

-Deniz alan planlaması konusundaki yeni anlaşmazlık.

Ve 4 durumda da, başarısız olan EastMed boru hattı ile ilgili temel jeopolitik planlama eksikliğinden hiçbir şey öğrenmedik. Tek “planlamamız” sürekli olarak araştırmanın uluslararası hukuka göre yasal olduğuyla sınırlı kalıyor. Yani, Türk tepkileri öngörülmüyor ve bunlarla başa çıkma planları yapılmıyor bunun sonucunda sürpriz, baskı altında “pazarlıklar” ve nihayetinde en azından şimdilik olumsuz sonuçlar ortaya çıkıyor.”

Etkinliğe İçişleri Bakan Yardımcısı (Makedonya ve Trakya) Kostas Giulekas, Yeni Demokrasi milletvekilleri Stratos Simopulos, Dimitris Kuvelas, Theodoros Karaoglu, Selanik Eyalet Başkanı Yardımcısı Konstantinos Giutikas, Belediye Başkanı Stelios Angeludis, KEDE Başkanı ve Ampelokipi-Menemeni Belediye Başkanı Lazaros Kirizoglu, Başbakanlık Selanik Ofisi Koordinatörü Yannis Papageorgiu ve diğerleri katıldı.

Etkinliği gazeteci Pantelis Savvidis yönetti ve kitabı “dış politika konusunda bir uyanış rehberi” olarak tanımladı.

 

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu