Ozan Ahmetoğlu: “Batı Trakya Türk Azınlığı Mecliste Politika Yapamayacak Mı?” Baş Döndürücü Gelişmeler Yaşanıyor!
Son günlerde Batı Trakya’da baş döndürücü olaylar yaşanıyor. Artık kontrol elden kaçıyor ve Azınlığın dayanacak gücü kalmadı dünyaya gösterilecektir!
Son günlerde Batı Trakya’da baş döndürücü olaylar yaşanıyor. Artık kontrol elden kaçıyor ve Azınlığın dayanacak gücü kalmadı dünyaya gösterilecektir!
İskeçe Türk Birliği Başkanı Ozan Ahmetoğlu, şahsına ait facebook hesabı üzerinden son gülerde Batı Trakya’da Yunanistan’ın Batı Trakya Türk Azınlığın temsilcilerine yönelik uyguladığı asimetrik siyasi baskıları konu alan çok önemli bir değerlendirme yaptı. Başkan Ahmetoğlu Yunanistan ve Avrupa Birliği ülkelerine seslenerek, “Batı Trakya Türk Azınlığı ülkenin meclisinde temsil edilen siyasi partilerde politika yapamayacak mı? Haklı ve demokratik taleplerini, beklentilerini bu partilerde kendi oylarıyla seçtiği temsilcileri aracılığıyla dile getiremeyecek mi? Bunları yaptığı takdirde “iç düşman” olarak mı ilan edilecek? Bu böyle mi devam edecek?“ sorularını yöneltiyor ve yaşanan siyasi baskıların merkezinde bulunan özellikle Burhan Baran da dahi olmak üzere her kesimden cevap bekliyor. Aslında bu cevabı sadece Ozan Ahmetoğlu değil, Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlık insanı da bekliyor.
Artık Sayın Milletvekili Burhan Baran başta olmak üzere ki acilen sadece kendisini değil, topyekün Batı Trakya’da Türk Azınlığının geleceğini de ilgilendiren bu can alıcı konularda suskunluğunu bozarak tüm gerçekleri anlatması gerekmektedir.
Evet, Yunanistan’ın 1923 yılında Batı Trakya’da anlaşmalarla emanet olarak aldığı Azınlığa her geçen gün baskıları arttırdığı ve yapılan baskılar üzerine Azınlığı Atina’da Parlamentoda temsil eden vekillerinin dahi siyasi baskı altına alındığını ve zoraki açıklamalar yapılmak üzere kendilerine orantısız baskılar yapıldığını artık Avrupa birliği ve Azınlık üzerinde garantör olan ülkelerin tamamı görmelidir.
Yunanistan tarafından Azınlık bitiriliyor!! Azınlık tükeniyor! Batı Trakya bölgesi Azınlığın istem dışı göz göre göre ve adım adım, Yunan devleti tarafından bölgede uygulanan aşırı baskı ve demokrasi dışı davranış ve uygulamalarla, yalan yanlış ve baskıcı devlet politikalarıyla Avrupa’nın göbeğinde ikinci bir Filistin olma yoluna doğru giriyor!
Gelin şimdi hep birlikte bakalım Ozan Ahmetoğlu nelere dikkat çekmiş…..
“Batı Trakya Türk Azınlığı ülkenin meclisinde temsil edilen siyasi partilerde politika yapamayacak mı?”
“Başlıyoruz… Önce Yunanistan Yargıtay Mahkemesi’nin kararı geldi. Yunanistan Yargıtay Mahkemesi (Arios Pagos), Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Evros Azınlık Gençleri Derneği’yle ilgili kararını duruşmadan 10 ay sonra açıkladı.
Yargıtay Türk azınlık derneklerinin AİHM kararlarının uygulanması, derneklerin yasal statüsünün verilmesi talebini Avrupa Konseyinin uyarılarına rağmen bir kez daha reddetti! Bu olay “Yunanistan Batı Trakya Türkleri söz konusu olunca AİHM kararlarını uygulamıyor” şeklinde özetlenebilir.
İkinci olay İskeçe’nin Gökçeler köyünde yaşandı. Gökçeler Gençlik Derneği’nin azınlık ilkokulu bahçesinde yapmak istediği etkinliğe İskeçe İlköğretim Müdürlüğü yasak getirdi. Gençler etkinliği köy meydanına taşıdı.
Üçüncü olay ise Yunanistan demokrasisi için ve Batı Trakya Türklerinin karşı karşıya olduğu anlayış açısından gerçekten ibret verici. Özetleyelim. PASOK partisinin İskeçe ili milletvekili Burhan Baran yaptığı bir paylaşım nedeniyle siyasi anlamda adeta ‘linç’ edildi.
Milletvekili Burhan Baran, İskeçe müftü adaylarının kendisine gerçekleştirdiği ziyareti paylaştığı, Batı Trakya Türk Azınlığı’na 9 Eylül Cuma günü yapılacak müftülük seçimine katılma çağrısında bulunduğu ve Türk azınlık ifadesini kullandığı için adeta “kıyamet” kopartılıyor!
İktidar partisi YDP vekili ve uluslararası ilişkiler uzmanı Tasos Hacivasiliu’nun paylaşımıyla önce milletvekili Burhan Baran hedef gösterilip, “düşman” ilan ediliyor. Hemen ardından iktidar Yeni Demokrasi Partisi, açıklama yayımlayıp PASOK’tan açıklama beklediğini belirtiyor.
Kısa bir süre sonra azınlık milletvekili Burhan Baran, sosyal medyadaki paylaşımını silip, açıklamalarını geri aldığını belirttiği, azınlığı Müslüman olarak tanıdığı, daha önce karşı çıktığını söylediği yeni müftülük yasasını desteklediğini belirttiği ve azınlığın tüm haklardan yararlandığını belirttiği bir açıklama yayımlıyor.
Batı Trakya azınlık kamuoyunun neredeyse tamamı, Burhan Baran’ın bu açıklamasının partisinden hazır geldiğine inanıyor. Bir azınlık milletvekili için son derece onur kırıcı bu açıklama hakkında Burhan Baran’ın azınlığa bir izahatta bulunacağına veya bir şekilde bu harekete karşılık vereceğine inanmak istiyorum.
Burhan Baran, kendisini ziyaret eden müftü adaylarıyla fotoğraf paylaşarak, müftü seçimine katılma çağrısında bulunarak ne kadar “takdir” edilmesi gereken bir harekette bulunduysa, üzülerek söylemek isterim ki paylaştığı son açıklamayla da Türk azınlık toplumu içinde o derece “hayal kırıklığı” ve “soru işaretlerine” neden olmuştur.
Batı Trakya Türk Azınlık karşıtı bu akıma, kısmen SİRİZA da dahil oldu. SİRİZA partisi milletvekili Kasimati yaptığı açıklamayla Burhan Baranın özrünün yeterli olmadığını kendisinin Batı Trakya Türk Azınlığı Danışma Kurulunu da reddettiğine dair açıklamada bulunmasını talep etti.
İzah etmeye çalıştığım üç olay da Batı Trakya Türk Azınlığının son dönemde en hafif tabirle olumsuz ve aşırı antidemokratik bir ortamla karşı karşıya olduğu gerçeğini bir kez daha ortaya koymaktadır! Yunanistan’da resmi olarak Türk azınlık derneği kurmak AİHM kararlarına rağmen yasak!
Yunanistan’ı yöneten siyasi partilerden seçilen Türk azınlık milletvekillerinin topluma “Türk” demesi yasak, seçilmiş müftüyle fotoğraf çıkması, halkı müftü seçimine davet etmesi, azınlık kurumlarının etkinliklerine katılması yasak! Azınlık okulunda kültürel etkinlik yapmak yasak!
Cevap bekleyen çok net bir soru var.
Batı Trakya Türk Azınlığı ülkenin meclisinde temsil edilen siyasi partilerde politika yapamayacak mı? Haklı ve demokratik taleplerini, beklentilerini bu partilerde kendi oylarıyla seçtiği temsilcileri aracılığıyla dile getiremeyecek mi?
Bunları yaptığı takdirde “iç düşman” olarak mı ilan edilecek? Bu böyle mi devam edecek?“