“Megali İdea” Ülküsünün Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri
"Bu satırların yazarı olarak Türk-Yunan Dostluğunu, bırakınız Türkiye-Yunanistan arasındaki sorunların çözümünü, Yunanistan’da yaşamakta olan akraba ve soydaşlarım olduğu için istiyorum. Ancak ilişkilere gerçekçi gözle bakmakta yarar var diye düşünüyorum."
Yunanlarda var olan “Megali İdea” ülküsünün içsel kökenleri olduğu kadar, kimi zamanlar içsel etmenlerden daha yüksek düzeyde oryantalizmden kaynaklanan kökenleri ya da etmenleri söz konusudur.
Bu nedenle dilerseniz önce oryantalizmin birbiriyle bağlantılı çeşitli anlamlarını yenileyelim:
Birincisi: Oryantalizmin, “Doğu Araştırmaları” gibi okullara sahip akademik bir ilgi alanı hatta bir disiplin”,
İkincisi: ”Oryant” ile Batı ile Doğu arasındaki varlık ve doğa felsefesi (ontoloji ve epistomoloji) açısından ayrımı dile getiren bir düşünce tarzı” ve..
Üçüncüsü ve belki de en önemlisi oryantalizmin, “Doğu üzerinde egemenlik kurmak, onu kendisinin çıkarı doğrultusunda yeniden yapılandırmak ve otorite sahibi olmak, daha ilerisi Doğu’nun insanları ve topraklarının Batı tarafından ele geçirilmesi amacıyla, bir başka deyişle emperyalizm için geliştirilen Batılı bir söylem” olmasıdır.
Megali İdea “Büyük Fikir, (Yunanca: Μεγάλη Ιδέα)”nedir?
Megali İdea;”Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u alarak, Bizans İmparatorluğu’na son verdiği günden beri yürürlükte olan bir Yunan ülküsü” olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda; “Yunan milletinin tam istiklâlinin sağlanması”, “Batı Trakya, Selanik, Adalar (Ege) Adaları, Batı Anadolu ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı”, “Pontus Rum Devleti’nin kurulması” ve son aşama “İstanbul’un işgal edilerek Doğu Roma İmparatorluğu’nun yeniden kurulması “konularını içerir.
Megali İdea ülküsünün gerçekleştirilmesi uygulamaları ise: “Yunan İhtilali”, “Ege adalarının İlhakı ve Silahlandırılması”, Küçük Asya Hareketi ve İyonya Devleti kurma girişimi”, “Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakı girişimi” ve “Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türklerine karşı uygulamalar” olarak sıralanabilir.
Yunan İhtilalinin Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri
Yunan İhtilali, ilk aşamada Yunanistan üzerinden Akdeniz’e inmek ve kendine bağlı bir devlet olması amacıyla Çarlık Rusya tarafından desteklenmişti . Filiki Eteriya’nın Rusya’da kurulması rastlantısal değildi.
Batı burjuvazisine göre ise de, Rusya’nın himayesi altında doğabilecek bağımsız bir Yunan Devleti, politik ve ekonomik çıkarlarına uygun düşmezdi.
Yunan devletinin kurulması kaçınılmaz olacaksa doğuşunu Britanya’ya, daha genel anlamda Batı’ya borçlu olmalıydı.
Kurulacak bir Yunan devleti Akdeniz’in en etkili deniz gücü olacaktı. Bu durum Britanya Devleti açısından da, ticaret gemilerinin güvenliğini için ileriye dönük sağlam bir yatırımdı.
Britanya Devleti, Yunanlar üzerindeki Rus etkinliğini dengelemek istemişti.
Bu anlamda Yunanistan Devleti’nin kurulmasında Britanya ile Rusya arasında yaşanan rekabet temel rol oynamıştı.
Ege Adalarının İlhakı ve Silahlandırılmasının Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri
Bu konuda; “Yunanistan’ın, Türkiye’ye karşı koç başı gibi kullanılmak istenmesi”, “Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve diğer Avrupa Ülkelerinin silah satışının sürdürülmesi” ve “Egede var olan enerji kaynaklarının Yunan burjuvazisi aracılığıyla sahiplenilmesi” gibi başlıca üç neden olduğu söylenebilir.
Son olarak 2 Eylül-14 Eylül 2024 tarihleri arasında yapılan bir tatbikatta ; “ABD, Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs, İtalya, Avusturya, Makedonya, Polonya, Bulgaristan, Romanya ve Mısır katılımıyla Doğu Ege Adalarının ele geçirilmesi senaryosunun işlenmesi” bunun göstergelerinden biridir.
Küçük Asya Hareketinin Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri
Küçük Asya Hareketinin oryantalizmden kaynaklanan kökenleri arasında; “Britanya Başbakanı Lloyd George’un bir Yunan hayranı ve Türk düşmanı olması”, “Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’de doğacak güç boşluğunu doldurması ile Britanya’ya topraklarında hava ve deniz üslerinin sağlaması”, “Hindistan’a giden Kral Yolu üzerinde Britanya adına Yunanistan’a polislik görevini verilmesi”, “Osmanlı Türk Devleti topraklarının bölünmesi üzerinde güç sahibi olma isteği ve enerji kaynaklarının kullanılmasının denetlenmesi” ve “Türkleri, Trakya ve Anadolu’dan sürme isteği” gibi nedenler sayılabilir.
Kıbrıs’ın Yunanistan’a İlhakı Girişiminin Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri
Kıbrıslı Rumlarının Yunanistan ile birleşme taleplerini yoğunlaştırılması, Batılılar tarafından doğrudan ve dolaylı olarak desteklenmişti, bu süreç devam etmekte.
Bunun nedenleri arasında; ”Yunan burjuvazisi aracılığıyla Kıbrıs’ın doğalgazı ve petrolünün paylaşılması”, “Rusya’nın Akdeniz’e girişinin denetlenmesi” ve daha önemlisi “Kıbrıs’ın bütünü ile Türkiye’nin güneyden kuşatılması” gibi konular sayılabilir.
ABD bu amaçlara koşut olarak Güney Kıbrıs ile 2018’de “Savunma İşbirliği Niyet Beyanı” ve 2021’de “Güvenlik Diyaloğu İşbirliği Mekanizması”nı imzalamıştır. Silah ambargosunu ABD Eylül 2022’de kaldırmış ve 17 Haziran 2024’te “Stratejik Diyalog Anlaşması”nı yapmıştır. Son olarak da 9 Eylül 2024’de “Savunma İşbirliği Yol Haritası”nı gerçekleştirmiş durumda.
Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türklerine Karşı Uygulamaların Oryantalizmden Kaynaklanan Kökenleri
Bilindiği üzere Yunanistan, Batı Trakya’da Türklere karşı; işyeri açmada kısıtlar getiriyor, Türk çiftçilerini tarımsal desteklemeden en alt düzeyde yararlandırıyor, Türk kimliği ile örgütlenmelerine izin vermiyor, AHİM kararlarını tanımıyor, seçilmiş müftülerini tanımıyor.
Rodos ve İstanköy Türklerine uygulanan kültürel soykırım uygulamaları daha vahim. Anadilleri olan Türkçe öğrenme hakları ellerinde alınmış durumda. Türk okulları kapatılmış bulunuyor. Türklerin vakıf malları yağmalanıyor. Türkler, Türk olduklarını söylemekten korkuyor, din adamlarını seçme özgürlükleri yok.
Ve Yunanistan Devleti, Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türklerini, Türk olarak kabul etmiyor.
Ortaya çıkan bu durum ,Batı tarafından en azından görmezlikten geliniyor.
Çünkü emperyalizm; demokrasi, hukukun üstünlüğü, toplulukların anadillerini öğrenme hakları gibi evrensel kavramları, küresel sermayenin çıkarlarını ilgilendiren bölgelerdeki azınlıklar için geçerli görüyor. Bu bölgelerde evrensel kavramlar gerekçe gösterilerek askeri müdahaleler de bile bulunuyorlar.
Bütün bunlara karşı; çıkarlarının bulunmadığı bölgelerdeki azınlıklar ise yok sayılıyor, unutuluyor, unutturuluyor.
Ve demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları evrensel (!) kavramlar, Batı Trakya ile Rodos ve İstanköy Türkleri için tamamen yok sayılıyor.
Günümüzde, Yunanistan’da varlığını korumaya çalışan bir avuç Türk, istikrarsızlık unsuru olarak görülüyor, susturuluyor ve hakları gasp ediliyor. Unutulan, unutturulan azınlıklar arasından yer alıyor.
Türkler Avrupa Birliği’ne üye olan Yunanistan’ın kağıt üzerinde eşit birer yurttaşı olsalar da Batı’nın gözünde kara kafalı birer Türk olmaktan öte geçemiyorlar. Onlar, Avrupa Birliği’nin gündeminde değiller.
Yazımı,son yıllarda çevrilmiş emperyalizm güdümlü Türk karşıtı iki Yunan filmine değinerek noktalamak isterim.
Bunlardan birisi; ABD-Yunanistan’ın Kara Propagandası olan “Sevgili İzmir’im”.
Filimde; ”Türk Ordusu, 9 Eylül 1922‘de İzmir’de Rum ve Ermenilere karşı soykırım yapıyor gösteriliyor. Kaçarken Batı Anadolu’yu ateşe veren Yunanistan ve işgalci Yunan ordusuna muavinlik yapmış olan Rum ve Ermeni çetelerinin İzmir yangınını çıkardığı gözden kaçırılıyor.”
Bir diğeri; ”Famagusta-Gazimağusa”. Filim, bir Netflix filmi.
Filimde; “Türk askerinin Kıbrıs Barış Hareketi sırasında sivil Rum halkına ateş açtığı iftirası atılıyor. Rum silahlı çetelerinin Türklere yönelik katliamlarına ise hiç yer verilmiyor.”
Not: Bu satırların yazarı olarak Türk-Yunan Dostluğunu, bırakınız Türkiye-Yunanistan arasındaki sorunların çözümünü, Yunanistan’da yaşamakta olan akraba ve soydaşlarım olduğu için istiyorum. Ancak ilişkilere gerçekçi gözle bakmakta yarar var diye düşünüyorum.
Yunanistan’da hala Türk düşmanlığı devam ediyor. Bunun içsel nedenleri dışında, emperyalizmin, ekonomi-politik nedenlerden dolayı Türk-Yunan karşıtlığını yarattığını aklımızdan çıkarmayalım.