Yunanistan Haber

“Kıta Sahanlığı Meselesini Uluslararası Mahkemeye Götürmek İstiyoruz”

"Biz, Uluslararası Hukukun öngördüklerine bağlıyız ve Türkiye ile iç siyasi kitlelere yönelik hedefi olan bir diyaloga - "horoz dövüşü"ne girmek istemiyoruz."

NATO Parlamenter Asamblesi (NATOPA) Siyasi Komisyon ile Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu ortak toplantısı Yunanistan’ın Başkenti Atina’da toplandı.

Yunanistan Parlamentosu’nda yapılan NATOPA Akdeniz ve Orta Doğu Özel Grubu toplantısında Türkiye’yi Milletvekilleri Ahmet Yıldız, Osman Aşkın Bak ve Ahmet Berat Çonkar temsil etti.

Toplantı arasında Türk heyetinin yanına giden Miçotakis hükümetinin Yeni Demokrasi partisi Rodop Milletvekili Evripidis Stilianidis, heyet üyeleriyle birlikte fotoğraf çektirdi ve kısa süreli sohbet etme imkanı doğdu.

 Toplantıda bir konuşma yapan Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Miltiadis Varviçiotis Türkiye’yi revizyonizmle suçladı ve bunun iyi komşuluk ilişkileri ile bağdaşmadığını ileri sürdü.

Dışişleri Bakan Vekili Varviçiotis özetle şu ifadeleri kullandı:

“Kıta sahanlığı meselesini Uluslararası Mahkemeye götürmek istiyoruz”

“Sınırlar dokunulmaz kalmalı. Hiçbir bağnazlık veya tarihsel revizyonizm kabul edilemez. Bu dönem, eski ve zaman içinde ölü imparatorlukların yeniden doğuş dönemi değildir. Uluslararası hukuka saygının uluslararası ilişkilere hakim olması gereken bir dönemdir.

Türk provokasyonu, Ulusal egemenliğimizin sorgulanması, aşırı uçuşlar, deniz ve hava sınırlarının ihlalleri, yasadışı sismik araştırmalar, Türk-Libya mutabakatı gibi üçüncü ülkelerle geçersiz anlaşmalar yapılması ve neredeyse her gün “Bir gece ansızın geleceğiz” deyimi, güvenliği garanti altına almak isteyen ortak bir organizasyon (NATO) içinde yapıcı bir işbirliği çerçevesi değildir.

Biz, Uluslararası Hukukun öngördüklerine bağlıyız ve Türkiye ile iç siyasi kitlelere yönelik hedefi olan bir diyaloga – “horoz dövüşü”ne girmek istemiyoruz. Aksine, ilk ve tek farklılığımız, yani kıta sahanlığı ve MEB’in sınırlandırılmasıdır. Geçmişten gelen askıda olan bir meseledir ve vatandaşlarımıza garanti etmemiz gereken genel güvenlik çerçevesinin yararına şu anda derhal çözülmesi gerekir.

Türkiye’nin imzalamadığı, ancak küresel bir varlık olan Uluslararası Deniz Hukuku kapsamındaki bu tek uyuşmazlığı yetkili uluslararası mahkemeye götürmek istiyoruz.

NATO, Ukrayna-Rusya meseleleri

Yunanistan Ukrayna’nın yanında olmaya devam edecek. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımını tamamlamama sorumluluğu Türkiye’ye ait. Türkiye’nin bu tutumu son derece verimsiz. Aksine iki ülkenin entegrasyonunu çok erken imzalayan ve onaylayan Yunanistan’dır.

İki ülkenin entegrasyonu, NATO ittifakının özü, yani dayanışma ve ortak tehditlere karşı ortak savunma için çok güçlü bir mesajdır. Gezegenin her yerinde popülizm ve milliyetçilik sesleri yükselirken, liberal işbirliği ilkelerini korumak bizim görevimiz olmalıdır.

Türkiye’nin Avrupa müktesebatına uyum sağlamaması ve Rusya’ya yönelik yaptırımlar çerçevesine uymaması da sorunludur. Rusya Federasyonu için kapılar yaratıyor ve özellikle enerji, turizm, ihracat ile ilgili olarak Yunanistan ve diğer tüm ülkelerin ödediği bedelin aksine, onları atlayarak “özel ekonomik fayda” elde ediyor. Bu dönemde burada acılar çekilirken birileri para kazanıyor. Türkiye, Rus yolcuları ağırlamak için uçaklarındaki koltukları ikiye katladı ve yatlarını başka limanlarda tutan Rus oligarkları Türk limanlarına taşındı.

Yunanistan’ın NATO’nun genel güvenlik çerçevesine olumlu katkısı, en yüksek savunma harcaması yüzdesi, tüm savunma işbirliği tatbikatlarına katılımı ve aynı zamanda bir “enerji güvenliği köprüsü” rolü var.

Yunanistan’ın Bulgaristan ile enerji bağlantısı ve aynı zamanda bizi Orta Doğu’nun daha geniş bölgesine bağlayacak deniz altı kabloları ve boru enerji hatları üzerinden elektrik iletiminde rolü önemli. Aleksandrupolis (Dedeağaç) limanı, NATO güçlerinin güçlendirilmesi ve Güneydoğu Avrupa’nın Rus doğalgazından enerji bağımsızlığı için stratejik bir merkez haline geldi.

Doğu Akdeniz bölgesinde, bölgede güvenlik, istikrar ve barış, Avrupa ve küresel güvenliği doğrudan etkilediği için sadece ulusal politikamızın değil, aynı zamanda Avrupa politikamızın da temel direkleridir. Akdeniz’i kısır verimsiz bir çatışma alanı değil, bir barış ve yapıcı işbirliği denizi haline getirmeyi amaçlıyoruz. Bu nedenle her şeyden önce diyaloga ve işbirliği ruhuna ihtiyaç var.

Rusya’nın enerjiyi araçsallaştırdığı bir dönemde, İsrail-Lübnan deniz bölgelerinin yakın zaman önce sınırlandırılması, tarihi bir anlaşma, barışçıl bir anlaşmazlık çözümü modeli ve bölgesel işbirliğinin bir dönüm noktası olurken, Uluslararası Hukukun sorunları nasıl çözebileceğini ve bölgenin enerji zenginliğinin nasıl kullanılabileceğini örneklendiriyor.”

 

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu