Kavala’da “Konya ve Sille Hazineleri” Sergisi Yoğun Katılımla Açıldı
“Bu sergi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı Atina Bildirgesi ile ülkeler arası yenilenen işbirliği iradesini yansıtmaktadır”
Kavala’da, Silleli mübadillere ait eşya ve fotoğraflardan oluşan “Konya ve Sille Hazineleri” Sergisinin açılışı yoğun katılım ve görkemli bir şekilde yapıldı.
Serginin açılışına katılan Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı; “Türk Yunan dostluğunun kuvvetlendirmesi için atılan bu adımların gelecek dönemde yapılacak projelerin de bir öncüsü olacağını düşünüyorum” ifadelerini kullanarak iki ülke haklarının yararına olan bu tür etkinlikleri her daim yaşatacaklarını ve gelecek nesillere aktaracaklarını söyledi.
Konya Selçuklu ve Kavala Belediyeleri, Muhammed Ali Araştırma Merkezi (MOHA), Kavala Yeni Gerveli (Nea Karvali) Kapadokya Araştırmaları Merkezi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen “Konya ve Sille Hazineleri” sergisi Yunanistan’ın Kavala’da açıldı.
Serginin açılışına AK Parti Konya Milletvekili Mustafa Hakan Özer, Konya Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı, Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Aykut Ünal, Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem Zorlu, Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu Başkanı Salih Meriç ve Yönetim kurulu üyesi Turan Özön katıldı. Türkiye’den gelen heyet daha önce Kavala Belediyesini ziyaret ederek karşıklı yapılması planlanan çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulundu.
Sergi açılışına gelen misafirlere teşekkür ederek konuşmasına başlayan Selçuklu Belediye Başkanı Ahmet Pekyatırmacı serginin açılışında yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:
“Silledeki kültürel değerleri korumak için birçok tarihi eseri restore ettik ve kültürel faaliyetlere destek verdik”
“Konya ve Sille Hazineleri sergisi Sille Sempozyumu’nun bir diğer ayağı oluşturuyor. Konya’nın merkezine sadece birkaç kilometre uzaklıkta bulunan Sille, Türkiye’nin eşsiz kültürel mirasının ender bir parçasıdır. Günümüzden 5.500 yıl öncesine kadar izlerin rastlanıldığı Sille adeta bir açık hava müzesini andırmaktadır. Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı döneminden birçok eser ihtişamı ile hala ayakta durmaktadır. Mabetleri, sivil mimarileri ve sosyal yaşamı ile günümüzde de önemini korumaktadır. İyi korunmuş mimarisi, dar dolambaçlı sokakları ve yerel taşlardan yapılmış geleneksel evleriyle Sille, günümüzde önemli bir destinasyon merkezidir. Sille zengin bir tarihin yanı sıra aynı zamanda dinsel hoşgörünün de bir aynasıdır. Farklı dinlere inanan insanların tarihsel süreç içerisinde farklı kültürleri bir potada eriterek ortaya koyduğu engin bir kültür hazinesinin adıdır Sille. Sevgi, saygı ve hoşgörü temeline dayalı özgün bir yaşam alanı Silleye gelen her ziyaretçiyi etkilemektedir.
Bu kapsamda camileri, kiliseleri, köprüleri, hamamları, sivil mimari yapıları aslına uygun olarak restore ederek tıpkı geçmişindeki gibi ihtişamlı bir Sille’yi gün yüzüne çıkarmak için çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bir yeri ihya etmek için mimari restorasyonlarla yapıların ayağa kaldırılmasının yeterli olmadığının bilincindeyiz. Bunun için bir taraftan da el sanatlarına destek vererek Sillenin folklorik yapısını yeşertmek için kültürel çalışmalar yürütüyoruz. Yaptığımız bu çalışmalarda Mübadelenin bir kırılma dönemi olduğu açıkça görülüyor. Mübadele iki devletin ortak menfaatlerini desteklese de ortaya bir dramı çıkarması açısından da oldukça önemli. Yüzyıllardır yaşadığınız yerden, arkadaşlarınızdan, kültürünüzden kopmanın vermiş olduğu hüznü bizlerde yaşıyoruz. Hoşgörü içerisinde gelişen bu birlikteliğin mübadele dönemi ile son bulması hem Sille’deki göç edenleri hem de kalanları oldukça üzdü. Ramazan aylarında gayrimüslimlerin oruç tutmaları, yortu günlerinde Müslümanların “Bişi” dedikleri hamur işi yiyecekleri arkadaşlarına ikram etmeleri Silledeki hoşgörünün en güzel yansımalarından bir tanesi. Bu anlayışın ve birlikteliğin tekrar tesis edilmesi için Selçuklu Belediyesi olarak düzenlediğimiz Sille Sempozyumu’nu ve sergileri oldukça önemsiyoruz.
Anadolu’dan mübadele ile göç edenlerin siz değerli çocuklarını Kapadokya Araştırma Merkezi öncülüğünde Konya’da misafir ettik. Sille Sempozyumu projesi kapsamında açılış programında günün anlam ve önemini belirten konuşmalardan sonra sergilenen Anadolu ve Sille kökenli halk oyunları herkes tarafından ilgi ile izlendi. Bu halk oyunlarının sergilenmesi, kültürü korumanın ne kadar önemli olduğunu da gözler önüne serdi. Sonrasında, alanında uzman bilim adamları hazırlamış oldukları bildirilerin sunumunu gerçekleştirdiler. Bu sunumlar simultane çeviri ile her iki dilde katılımcılara aktarıldı. Bilim hayatına önemli bilgilerin sunulduğu bu çalışmaların ilerleyen dönemlerde devamını da getirmeyi düşünüyoruz. Çünkü yürütmüş olduğumuz bu çalışma sadece mübadele ile ayrı düşmüş dostların bir buluşması değil aynı zamanda iki toplumun birlikteliğine de katkı sunmaktadır. Türk Yunan dostluğunun kuvvetlenmesi için atılan bu adımların gelecek dönemde yapılacak projelerin de bir öncüsü olacağını düşünüyorum. Sözlerimi sonlandırırken, Sille Sempozyumu’nun bir diğer ayağı olan bu Konya ve Sille Hazineleri sergimizin hayırlı olmasını diliyor, katılımlarınızdan ötürü başta kıymetli protokolümüz olmak üzere, değerli misafirlerimize şükranlarımı sunuyor, herkesi sevgi, saygı ve muhabbetlerimle selamlıyorum.”
Nadide ve anlam yüklü olan fotoğraf sergisinde olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Kavala Belediye Başkanı Theodoros Mouriadis şu konuşmayı yaptı:
“Kavala’nın geçmişine hep birlikte sahip çıkıyoruz”
“Gözümüzün önünden geçecek nadide yadigarların fotoğrafları ayrı bir duygu yükü taşıyor. Bu yadigarlar, inkar edilemez sanatsal ve estetik değerlerinin ötesinde, kendi insanımızın günlük yaşamındaki dini kökenleri, tarihsel yolu ve karakteristik detayları sembolik ve aynı zamanda mutlak bir şekilde anlatıyorlar. Yani, doğumuzda yeşeren, Helenizm ve Ortodoksluğun anayurtta ebedi devamlılığının temellerini atan tüm insanların. Göçmenler yanlarında Konya kiliselerinden ve Nazianzus Piskoposluğu’ndaki Bizans Manastırlarından ikonalar ve mutfak eşyaları, fermanlar ve kilise belgeleri, kıyafetler, halılar, mücevherler ve Ege’nin diğer yakasındaki varlığımızı doğru bir şekilde tanımlayabilecek diğer eşyaları getirdiler. Selçuklu Belediyesi bu kutsal emanetlerin öne çıkarılmasına gerçek bir ilgi gösterdi ve yalnızca zamanı geriye döndürme yönündeki çabamıza saygı duymakla kalmadı, aynı zamanda komşu ülkede tarihimizin tam olarak tanıtılmasıyla da ilgilendi. Geçtiğimiz dönemde halkların ve kültürlerin barış içinde bir arada yaşamasının yolunu gösteren girişimlerden dolayı kendilerine tüm kalbimle teşekkür etmek istiyorum. Kapadokya Çalışmaları Merkezi’ni ve özellikle Başkanı Kaplanis İosifidis’i de tebrik etmeme izin verin; çünkü, kendisine verilen misyonda gerçekleştirmek için yaklaşık kırk yıldır hiçbir çabadan ve kişisel fedakarlıktan kaçınmazken, köylüleri de kendisine ellerinden geldiğince destek oldu. Kendisi, unutulmamış ata evlerinde maceralarını, anılarını, yaralarını anlatmadan gidenler adına yaptıklarıyla, anlattı ve soyumuzun emanetlerini korumak ve Yeni Gelveri’yi (Nea Karvali) dünyadaki tüm Kapadokyalıların merkezi haline getirmek için çaba sarf etti. Muhammed Ali Araştırma Merkezi’ni de (MOHA) tebrik etmekle yükümlüyüz, zira sadece vatan bilgisiyle ilgili etkinlik girişimlerini desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda Kavalalıların şehrimizde yüzyıllar boyunca gelişen tüm toplulukların zengin kültürel mirasıyla sürekli temas kurma çabasında üstüne düşen rolü kesin ve kesintisiz bir şekilde üstleniyor. Sayın dostlar, “Konya ve Sille Hazineleri”, mübadelenin 100. Yıldönümü çerçevesinde planladığımız etkinlikler ile hem burada hem de Türkiye’de yaşananlar bağlamında en önemli olaylardan biridir.”
“Bu sergi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı Atina Bildirgesi ile ülkeler arası yenilenen işbirliği iradesini yansıtmaktadır”
Bu önemli etkinliğe eşi ile birlikte katılan Gümülcine Başkonsolosu Aykut Ünal, yaptığı selamlama konuşmasında, “Bu sergi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı Atina Bildirgesi ile ülkeler arası yenilenen işbirliği iradesini yansıtmaktadır” diyerek konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Bugün, mutluluklarını ve heyecanlarını, üzüntülerini ve şaşkınlıklarını benzer ve hatta aynı reflekslerle dışa vuran insanların hazinelerini göreceğiz. Deyimleri, kendi dillerinde kelimesi kelimesine karşılık bulan Türk ve Yunan halkları aynı coğrafyanın çocukları, aynı kaderin yolcusudur. Bu kader zaman zaman neşeyi, zaman zaman hüznü içerir. Ama temelinde ortaklığı ve birlikteliği içerir. Bu nedenle aynı şarkıları farklı dillerde, ama aynı hislerle söylemeyi sürdürelim.
Halklar arasındaki hareketliliğin artmasından, bunun turizmin ötesinde, en önemlisi dostluğu pekiştirmesinden, halklarımızın birbirini belki de yeniden tanımasından ve samimiyetin hakim olmasından mutluluk duyuyoruz. Buradan da temaslarda sürekliliğin yararını görüyoruz. Bu vesileyle, halkların hareketliliğinin sağladığı dinamizmden yararlanarak, Kavalalı dostlarımız ve daha geniş ölçekte Doğu Makedonya-Trakya Bölgesindeki idarelerle ortak faaliyetlerde bulunmaya her zaman hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Cumhurbaşkanı Sayın Kiriakos Miçotakis’in imzaladıkları 7 Aralık 2023 tarihli Atina Bildirgesi, ülkelerimiz arasında yenilenen işbirliği iradesini yansıtmakta, üzerimize düşen görevin yol haritasını içermektedir. Buna ilave olarak, her kurum, her topluluk, her birey de bu dostluğun ve ikili ilişkilerimizdeki olumlu gündemin ilerletilmesi için nasıl katkı sağlayabileceğini düşünmelidir.
“Türk-Yunan dostluğu, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası”
Katıldığımız bu etkinlik de bu sürece önemli bir katkı sağlamaktadır. Türk-Yunan dostluğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’ye bıraktığı bir mirastır. Bu mirasın korunması için de üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bugünkü serginin hazırlanmasındaki fikir sahiplerini ve emeği geçenleri tebrik ediyorum. Bugün buradan birbirini tamamlayan duygularla ve en önemlisi tebessümle ayrılacağız.”
Kapadokya Araştırmaları Merkezi Müzesi’nin özel sergi açılışında bulunmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyduğunu ifade eden Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü Zorlu Prof. Dr. Cem Zorlu,“ Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak, bu anlamlı etkinlikte olmaktan gurur duyuyoruz. Serginin gerçekleşmesinde katkılarından dolayı Moha Vakfına, Kavala Belediyesine, Selçuklu Belediyesi’ne, emeği geçen paydaşlara araştırmacılara şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye-Yunanistan ilişkileri, tarih boyunca çeşitli zorluklarla karşılaşmış olsa da her iki ülke de barış ve işbirliği yolunda ortak irade koymaktan hiç geri adım atmamıştır. Özellikle son yıllarda Türkiye ile Yunanistan arasında dostane ilişkilerin giderek arttığı bir umut iklimindeyiz. Karşılıklı güven temelinde gerçekleşen pozitif ilişkiler; ekonomik iş birliklerinden kültürel etkinliklere, bilimsel ortaklıklardan afet diplomasisine kadar pek çok alanda görünürlük kazanmış durumda. Bu ortak iradenin, ülkelerimiz ve bölgemiz açısından çok olumlu gelişmeleri beraberinde getireceğinden hiç şüphemiz yok. Yeni ufuklar, yeni olanaklar ve yeni iş birlikleriyle bu dostluğun daha da pekişmesi en büyük ümidimiz.
Bu olumlu gelişmelerin orta ve uzun vadede ilerletilmesi, pekiştirilmesi ve kurumsal hale getirilmesi noktasında akademik camialar ve sivil toplum kuruluşlarına önemli sorumluluklar düşmektedir. İki ülke arasındaki iletişim kanallarını sürekli açık tutarak ortak çalışmaları genişletmemiz gerekiyor. Birbirimizi daha iyi tanımalıyız. Birbirimizle daha fazla konuşmalıyız. Bir araya gelişlerimizi, bu platformları çoğaltmalıyız. İnanıyoruz ki birlikte inşa edeceğimiz bu kültür, yakın coğrafyamıza da örneklik teşkil edecektir.
Kıymetli konuklar bu sergi, sadece geçmişin izlerini günümüze taşımakla kalmıyor, aynı zamanda iki ülke arasındaki samimi ilişkilerin gelişmesini sağlayacak kültürel bağları da güçlendiriyor. Bu bağlamda, Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak, bu tür projelere destek vermekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Son olarak, bu serginin kitabının da bu yıl içinde basılacağını ve bu değerli eserlerin daha geniş kitlelere ulaşacağını belirtmek isterim. Bu kitabın, ortak kültürel mirasımızı daha iyi anlamamıza ve gelecek nesillere aktarmamıza yardımcı olacağına inanıyorum. Hepinize katılımınız için teşekkür ediyor, sergimizin hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.
Tüm bu konuşmaların ardından “Konya ve Sille Hazineleri” Sergisi’nin açılışı gerçekleştirildi. Sergi 10 Eylül’e kadar ziyaretçilere açık kalacak.
Etkinliğin tamamını videolardan izleyebilirsiniz.