Batı TrakyaEditörün Yazıları

İlhan Ahmet: “Erdoğan’ın Seçilememesi Durumunda Kendisini Başka Yargısal Maceralara Götürecek”

“Recep Tayyip Erdoğan o zaman 2005’te ve şimdi bugüne kıyasla büyük farklılığı var. Tekrar seçilmeyi sağlayabilecek mi. Sayın Erdoğan’ın seçilememesi durumunda kendisini başka yargısal maceralara götürecek.” "

PASOK-KİNAL Partisi Rodop Milletvekili İlhan Ahmet, merkezi Dedeağaç’ta bulunan Delta televizyonunda Katerina Kalenderidu ve Pavlos Mihailidis’in sunduğu “İkisi Birlikte” programına konuk oldu. İlhan Ahmet çok çarpıcı cümleler kurarak açıklamalarda bulundu.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkında, “Recep Tayyip Erdoğan o zaman 2005’te ve şimdi bugüne kıyasla büyük farklılığı var. Uzun yıllar hükümette olmanın verdiği yorgunlukla karşı karşıya, yirmi yıldan beri hükümet ve meseleler onun için zor ve dolayısıyla da tekrar seçilmesi konusunda sorunu var. Tekrar seçilmeyi sağlayabilecek mi. Sayın Erdoğan’ın seçilememesi durumunda kendisini başka yargısal maceralara götürecek.” Değerlendirmesi yaparken, Batı Trakya’da Müftülük konusunda ise, “Yeni yasa tasarısını ben savundum ama suçlamaya maruz kaldım. Ne dedim; dedim ki, Azınlığın kendisi seçsin, belirlesin en iyisini önersin ve ilgili Bakan bu listede var olanı değerlendirsin ve görevlendirsin. Ve Müslümanlar da çıkıp “layıktır” (Aksios) diye bağırsınlar. Bu seçilmiş Müftü, tayinli Müftü devamlılığı olmasın. Bu siyasi oyunlardan yorulduk.” İfadelerini kullandı.

Gümülcine’deki Başkonsolos Murat Ömeroğlu’na da gelince, “Türk tarafı diyor ki, ihanet ettiğimi ileri sürüyorlar ve Azınlıktan hiçbir Milletvekilinin seksen yıldan bu yana bunu yapmadığını söylüyorlar. Özellikle bu Konsolos Yunan seçimlerine karışıyor ve müdahaleler yapıyor, ben çıktım ve bunu yaptım. İyi diplomatları suçlamadım. Türkiye’de mükemmel Türk diplomatlar var. Ve zannedersem özellikle bahse konu bu diplomatın davranışları tüm diplomatları ifşa ediyor zorda bırakıyor.” Diyerek Başkonsolos Ömeroğlu’nu bir kez daha suçladı.

Milletvekili İlhan Ahmet’in delta televizyonundaki stüdyoda söylediklerinin tamamı şu şekildedir:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop’un Batı Trakya ziyareti sorusuna yanıtı:

İlhan Ahmet:

“Bir yorum yapmak istiyorum. İster Sayın Meclis Başkanının ziyareti olsun isterse başka Milletvekillerinin özel olarak gelen devlet adamlarının ziyaretleri olsun yararlı olabilir yeter ki Yunan-Türk dostluğuna katkıları olsun ve iki halka yardımı olacak bir retoriğe sahip olmalıdır. Bu ziyaretler, her ne kadar özel olarak adlandırılsa da tamamen siyasidir. Bu ziyaretlerde ister yerel basına olsun veya orada birilerine yapılan açıklamalarda siyasi mesajlar geçirildiğinden hiç kimsenin kuşkusu yok. Dolayısıyla bu dönemde geçmesi gereken mesajlar ben olmasını istiyorum ve bunun için beklentim bu yönde olmasıdır. Bunun haricinde başka bir mesajın verilmesine yönelik çabanın her iki halkın, Yunan ve Türk halkının yararına olmayacağıdır.

Benim şansım, o zaman 2005 yılında Türk Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı Gümülcine’de karşılama şansına sahiptim. O zaman Yeni Demokrasi partisinden o dönem tek Azınlık Milletvekiliydim. Kendisini sevgili meslektaşım Evripidis Stilianidis ile birlikte karşılamıştık. Recep Tayyip Erdoğan o zaman 2005’te ve şimdi bugüne kıyasla büyük farklılığı var. O zaman gönderdiği mesajlar beni bölgenin Milletvekili olarak heyecanlandırmıştı. O zaman barıştan bahsediyordu, Azınlığın iki devletin ve vatanları olan Yunanistan’ın da yararına ve çıkarına yönelik çalışması gerektiğini söylüyordu. Onu Azınlıktan aşırı uçlar o zaman taşa tutmuşlardı ve ben de onu destekliyorum diye aşırı çevreler tarafından suçlanmıştım. Ancak yıllar geçince özellikle son dört beş yılda tamamen başka bir politika uygulandığını görüyoruz.

Tedirginim. Neden tedirginim, eğer bu retorik sadece Türkiye’deki iç seçimler için olsaydı, bu savaş ve yakışıksız retorik sadece Türkiye’nin içine yönelik olsaydı böyle olmayacaktı zannedersem. Her gece Türk televizyonlarında paneller düzenleyerek bu meselenin bu retorikle konuşuluyor olmasından dolayı halk bununla fanatize edilebilir ve ediliyor da. Bu sebepten dolayı bir çağrı yapıyorum ve bu tonun nasıl nasıl düşmesi gerekir. Yunan Başbakan bunun için çaba sarf ediyor, muhalefet partisi SİRİZA buna yardımcı olmalıdır, burada popülizm yapmamalıdır. Biz PASOK-KİNAL olarak, özellikle bu konuda bir denge tutuyoruz, söylemlerimizde bir ciddiyet tutuyoruz ve öncelikle halklarımızın çıkarlarını öne koyuyoruz. Ve diyoruz ki Türk ve Yunan halklarının çıkarı barışa doğrudur. Maalesef SİRİZA başka bir tutum içerisinde ve bu tutum çıkarlarımıza yönelik zararlı olabilir.

Son yıllarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Yunanistan’a karşı izlediği değişimi hakkında:

“Bakınız, derin siyasi nedenleri bilmem mümkün değil. Ancak bir siyasetçi olarak deneyiminden dolayı, uzun yıllar hükümette olmanın verdiği yorgunlukla karşı karşıya, yirmi yıldan beri hükümet ve meseleler onun için zor ve dolayısıyla da tekrar seçilmesi konusunda sorunu var. Tekrar seçilmeyi sağlayabilecek mi. Sayın Erdoğan’ın seçilememesi durumunda kendisini başka yargısal maceralara götürecek.

Avrupa tarafından Türkiye’ye yönelik çift dilli söylemlere rağmen Türkiye’nin Avrupa yönüne bakarsak, biz parti ve Yunanistan olarak her zaman Türkiye’nin Avrupa perspektifinden yanaydık. Avrupa dışında kalacak bir Türkiye asla istemiyorduk ve istemiyoruz. Tabii ki uluslararası hukuk ve Avrupa Birliği’nin şartlarıyla olmalıdır. Avrupa Birliği dışı bir Türkiye herkes için zararlıdır. Avrupa harici bu raydan çıkması, ister Rusya ile ilişkiler isterse şimdi Ukrayna v.b. ile olsun, bölgemizdeki Azınlıklar için isterse Trakya’da olsun isterse Konstantinupoli’de (İstanbul) olsun bir güvencesizlik, korku yaratıyor. Tabii belki başka nedenleri olabilir, ama bu konuşma tarzı ve retoriği Azınlık üzerinde de etkiler oluşturdu. Bunun demokrasi ve barış için verdiğimiz mücadele üzerinde ve bizler için, siyasetçiler üzerinde etkileri de var.

İlhan Ahmet son döneme Azınlık için çalışmıyor suçlamalarına yönelik:

“Zannedersem beni Danışma Kurulu’ndan silmelerinin nedeni de bu olsa gerek. Ve bana karşı siyasi ve onuruma yönelik, beni yok etmeye yönelik bir savaş başlattılar. Çünkü üç dönem sadece halkın desteğiyle ve halkın oylarıyla seçiliyorum. Bazı çevreler Milletvekillerin bir ajandayı belli bir uygulamayı takip etmelerini istiyorlar. Azınlığın talepleri isterse Müftülükler olsun, isterse Vakıflar olsun, kurumsal meseleler veya ekonomik konular ki ben bunların hepsi ile ilgilendim ve tekliflerim konusunda büyük netlikle şunu gözlemledim. Tekliflerim onları hemfikir bulmuyor ve bunun sonucunda suçlamaya ve popülizme başlıyorlar. Onların istekleri değil.

Ancak ben zannediyorum ki Azınlığın bugün gerçek sorunları farklı. Azınlığın gerçek sorunları öncelikli olarak kışı nasıl geçirecekler. İlk başlarda yazdıkları, çünkü tüm il ile ilgilendiğimden, sadece Azınlıkla değil bütün sorunlarla ilgileniyorum. Geçtiğimiz günlerde Dadia Ormanı (Evros ilinde) yangınıyla ilgili soru önergesi yatırdım. Bu da rahatsız ediyor. Bu sadece Azınlık içerisindeki rakiplerimi değil, Hristiyan hemşehrilerim siyasi rakiplerimi de rahatsız ediyor. Birilerin içine geliyor. Bir yandan “Müslüman Milletvekili tüm il ile ilgilenmelidir” derlerken, diğer yandan da Müslüman Milletvekilinin belli başlı konularla ilgilenmesini istiyorlardı. Dolayısıyla da ben ve işbirliği yaptığım arkadaşlarımın eylemleri bu çevreleri tedirgin etti. Ancak gelecek seçimlerde biz bir savaş vereceğiz ve halk karar verecek. Ama sadece Azınlık değil, çoğunluk da. Madem ki ayıracağımız hiçbir şey yok, ben Hristiyan hemşehrilerime de teşekkür etmek istiyorum, her gün beni yolda bularak verdiğim mücadeleden dolayı bana karşı gerçek anlamda dayanışmalarını belirtiyorlar. Özellikle onurlu ve açık sözlü olduğumdan dolayı. Hiç kimseyi kötülemeden. Ve ben inanıyorum ki gelecek seçimlerde tabuları kıracağız ve halk herkesin yaptığı işe göre değerlendirecek ve oy verecek. Örneğin din, başka dil gibi tabular girmeden. Zannediyorum ki Trakya değişiyor.

“Bu Konsolos Yunan seçimlerine karışıyor ve müdahaleler yapıyor, ben çıktım ve bunu yaptım”

Türk tarafı diyor ki, ihanet ettiğimi ileri sürüyorlar ve Azınlıktan hiçbir Milletvekilinin seksen yıldan bu yana bunu yapmadığını söylüyorlar. Özellikle bu Konsolos Yunan seçimlerine karışıyor ve müdahaleler yapıyor, ben çıktım ve bunu yaptım. İyi diplomatları suçlamadım. Türkiye’de mükemmel Türk diplomatlar var. Ve zannedersem özellikle bahse konu bu diplomatın davranışları tüm diplomatları ifşa ediyor zorda bırakıyor. Bunu Dora Bakoyanni de son söyleminde dile getirdi. Kendisiyle tamamen aynı görüşte hem fikirim. Çünkü özellikle bu Konsolos insanları ofisine çağırıyordu ve “İlhan’a oy vermeyin veya başka birine verin, bu Belediye Başkanıyla gitmeyin” diyerek yönlendiriyordu. Zannedersem benim çıkıp bunu söylemem gerekiyordu. Çünkü halka karşı bir sorumluluğum var. Bunu kötü amaçla söylemedim, Türk-Yunan ilişkilerine sorun yaratmak için söylemedim. Bunu yapacak en son kişiyim ben. Ama diğer yandan da herkes sınırlarını ve demokrasinin değerlerini bilmesi gerekir. Ben hürriyeti, demokrasiyi, bölgemin değerlerini, yasallığı ve halkın gerçek arzularının sandığın içinden çıkmasını sağlamak ve korumak zorundayım. Aksi halde bir devlet veya başka birinin müdahale etme hakkı yok. Sadece devlet değil, ama kimsenin hakkı yok. Sandığı ve demokrasiyi daha ziyade Trakya’da başka dönemlerden daha fazla savunmalıyız. Bunu yapan tek kişiydim ben. Ve umarım bu gelecek nesiller için bir başlangıçtır. Bu Azınlık ve çoğunluğa ait siyasilere yönelik bir mesaj olmalıdır. Tırnak içinde oyun artık değişti. Biz burada demokratlar ilericiler, Trakya’yı sözlerde olduğu gibi değil uygulamada seviyorsak hep birlikte ayırım gözetmeksizin bir savaş vermeliyiz. Çünkü komşu ülkelerde meseleler giderek kötüleşiyor.

Ben birçok siyasi parti ile siyasette bulundum ve bu yüzden benim bir seyyar satıcı olduğum ve bu yüzden partiden partiye dolaşıyorum diye suçlandım. Ancak her yarışta Parlamentoya girmede zaitte hep birinciydim. Bu bir mesajdı. Birileri bunu başlarda yanlış okudular. Başta Yeni Demokrasi, sonra Demokratik Sol, sonra Dora Bakoyanni, daha sonra bir küçük partide, Potami partisinde olduğu gibi. Sözde bu oylar bazı çevreler tarafından özellikle de Konsolosluk tarafından yönlendiriliyordu yorumları yapılıyordu. Ama görüldü ki bu yanlıştı, yalandı. Benim İlhan olarak bir ajandam var köylerin içinde halkın gündelik yaşamıyla ilgili onlara doğrusunu söylüyordum. Benim gücüm halkın ta kendisidir. Sistemler tarafından desteklenerek seçilmen kolay. Ancak bu bir yükümlülük getiriyor. Bu zannedersem Gümülcine’de bulunan şimdiki diplomatı çok rahatsız etti. Cepheye karşı yalan ve sert saldırıyla bana karşı benim gücümü değil, böylece halkın gücünü sınırlandırıyor. Son seçimlerde 10.800-11.000 kişi bana oy verdi. Yunanistan genelinde PASOK’ta oy birincisiyim.

“Seçimlerde bunların hepsi söylenecek”

Dinamik bir gençliğimiz var. Üniversitelere girişlerde Yorgo Papandreu’nun yaptığı düzenleme sonrasında zannedersem başka bir toplum var. Avrupa düşüncesi yöntemi. Bunu bir idealist olarak her zaman tüm siyasi yolum boyunca savundum. Yunan eğitimi, Avrupa düşüncesi, kültür olarak özelliğini koruyorsun. Dini farklılığını, kimlik farklılığını siyasi oyunlar olmadan birey olarak tanımlamak ve çok kültürlülük gibi bunlara saygı duyuyorum. Zannedersem bu değerleri dediğiniz bu gençler daha iyi savunabilir. Ve bu yüzden gelecek seçimler kritik bir test. Benim seçilmemin bu kadar önemi yok, Allah’a şükür üç defa seçildim. Bunlar olmasaydı, Azınlık için kritik bir test olacaktı. Azınlık ileriye gitmek istiyor mu? bir hürriyet savaşı vermek istiyor mu? ileriye adım atmak istiyor mu? Veya yönlendirilmiş olarak tanımlanarak çerçeve dışına çıkmak mı istiyor? Seçimlerde bunların hepsi söylenecek. Söylemler net olacak ve hakim halk gençlikten en basit çiftçiye kadar karar vermek üzere davet edilecek. Bakacak ben beş yıl ne yaptım. Çiftçiye yardım ettim mi, Azınlığın kadınlarına yardım ettim mi. İran ile bu son gelişmeler, haksız yere öldürülen bu kadın, sosyal medyada bu kadının lehine büyük tepkiler var Yunanistan’da da Azınlık içinde de İran’da da. Genel olarak zannedersem Avrupa davranış düşüncesi, Batılı yaşam şekli ve tüm bunların hepsi Trakya’nın kalıcı yaşam seviyesini yükseltecektir. Çünkü Trakya’da kalkınma tek akciğerle olamaz. Partiler Arası Komisyonu neden yaptık, kalkındırmamız için. Birileri “neden Azınlığın kurumsal konularını dahil ettiniz” dediler. Bu insanlar yok sayılamaz.

Batı Trakya Türk Azınlığı’nın Müftülük sorunundaki görüş ve önerisi!:

Kendi Müftüsünü isteyen kendi Vakıf idarecilerini isteyenler var. Ben de Parlamento’da bu yasanın oylanmasından sonra devletin tayin edeceği Müftü hakkında “değerli” diye bağırmak istiyorum. Herkesin aday olmaya hakkı var. Yeni yasa tasarısını ben savundum ama suçlamaya maruz kaldım. Ne dedim; dedim ki, Azınlığın kendisi seçsin, belirlesin en iyisini önersin ve ilgili Bakan bu listede var olanı değerlendirsin ve görevlendirsin. Ve Müslümanlar da çıkıp “Layıktır” (Aksios) diye bağırsınlar. Bu seçilmiş Müftü, tayinli Müftü devamlılığı olmasın. Bu siyasi oyunlardan yorulduk. Benim duruşum tamamen siyasi ve zannediyorum ki gelecek beş yılda Trakya’yı sadece böyle kalkındırabiliriz. Ben iyimserim doğamdan dolayı. Zannediyorum Trakya büyük bir sayfa değiştirecek, buna KİNAL da yardımcı olacak ve oldu da çünkü Partiler Arası Komisyona önerdiklerimiz de gerçekleştirilsin. Çünkü bir takip heyeti oluşturulmasını ben önerdim ve Komisyon Başkanı Dora Bakoyanni de bunu kabul etti ve Trakyalılara verdiğimiz sözleri ben de adım adım takip ediyorum. Eğer bunları yapmazsak şansımız yok. Artık bizi kimse affetmeyecek.”

OPEKEPE ödemeleri Ocak ayında

“2014 yılından beri bazı çiftçilerin beyanlarında bazı yanlışları varmış. Avrupa’da sistem kapanmıştı ve açılmıyordu, bazı düzeltmeler ve itirazlar yapsam da açılmadı ve ödenmediler. Bu insanlar altı yıldan beri bekliyorlar. Nihayetinde Allah’a şükür bunu üstlenecek bir şirket bulundu ve bana verdikleri taahhütlere göre sistem Ocak ayında açılacak ve böylece 2014’ten bu yana Trakya’da bu insanların tamamı ödenecek, zaten bunların kendi paraları bu. Hataları, örneğin 10 dönüm yerine 9 beyan etmişler, o tarla yerine bu tarlayı beyan etmeleri neticesinde maalesef bu sistem açılmıyordu. Önceki SİRİZA hükümetinde muhalefettim orada Parlamentodaydım, şimdi hatırlamadım bunu ben Yeni Demokrasi döneminde, ne de hükümetin propagandasını yapmak istiyorum, ancak doğruları da söylemek istiyorum. Önceki hükümetin (SİRİZA) OPEKEPE müdürü bu konuyla hiç ilgilenmedi. Yani ödenmeleri için sistemin açılmasına yönelik hiçbir gayret sarf etmedi. Şimdi bu hükümet zamanında da üç yıl geçti diyeceksiniz, ancak ben uğraşıyorum ve takip ediyorum, hiç olmamaktansa geç olması daha iyi. Ve beklentim bu taahhütlerin yerine getirilmesidir.”

 

Haberin devamını oku

3 Yorum

  1. Hey , Ilhan Ahmet sen kimsin de Erdogan hakkinda yorum yapiyorsun? Sen kendine bak bir daha seçilebilecek misin?

  2. Hey dostum sen kimsin de saygı değer millet vekilimize seçilebilecekmisin diyorsun ? Birde Erdoğan hakkında yorum yapamazsın diyorsun ? Sen kimsin, ? Neymiş bu kadar bu Erdoğan? Türkiye’de iktidar gider devlet kalır Erdoğan’da gidecek hiç merak etme. Hem sen nerenin vatandaşısın böyle ? Adam ne güzel müftülük ten girmiş konsolosluktan çıkmış. Hayırdır sen parayı nereden alıyorsun? Türkiye’den mi Yunanistan danmı ?

    1. sen kimsin ya soytari , kani bozuklar sizin yüzünüzden bati trakya türkleri hala kimlik sorunu yasiyor. yunani görünce ellines musulmanos türk gelince biz evladi fatihaniz diyecek kadar sahtekarsiniz…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu