Batı Trakya

“Dayatmacı ve Ayrımcı Bir Yaklaşım Yerine Samimiyet Talep Ediyoruz”

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Batı Trakya Türk toplumu ile ilgili rapor hazırladı ve Atina’ya gönderdi.

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu Batı Trakya Türk toplumu ile ilgili rapor hazırladı ve Atina’ya gönderdi.

Hazırlanan raporda ABTTF Başkanı Habip Oğlu, “Hükümetten toplumumuzu ilgilendiren her konuda toplumumuz ile doğrudan diyalog kurmasını, toplumuza yönelik tek taraflı, dayatmacı ve ayrımcı bir yaklaşım yerine samimiyete dayalı gerçek bir politika benimsenmesini talep ediyoruz. Dini özerkliğimizle ilgili sorunlarımızı aktardığımız paralel raporumuzun hükümetle diyalog arayışımızın bir ispatı olarak görülmesini istiyoruz.” İfadelerine yer veriyor.

Avrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın 3 Ocak 2023’te yayımladığı “Yunanistan’da Dini Öneme Sahip Alanlarda Yaşanan Olaylar-2021 Raporu”nda Batı Trakya Türk toplumu ile ilgili hususlara yanıt niteliğinde paralel bir rapor hazırlayarak Yunanistan Cumhurbaşkanı, Yunanistan Eğitim ve Din İşleri Bakanı ve diğer ilgili kamu makamlarına iletti.

Paralel raporunda ABTTF, ikili ve uluslararası antlaşmalar uyarınca dini özerkliğe sahip Batı Trakya Türk toplumunun dini alanda yaşadığı sorunları ayrıntılarıyla aktardı, görüş ve taleplerini dile getirdi. ABTTF paralel raporunda ayrıca Batı Trakya’daki camiler ve ibadet yerlerinin durumunun yanı sıra Rodos, İstanköy ve Onikiadalar’daki Türk toplumunun dini alandaki sorunları ile adalardaki Osmanlı döneminden miras tarihi, mimari ve kültürel eserlerin korunması konusundaki güncel sorunları aktardı.

Bakanlığın raporunun Batı Trakya Türk toplumu ile ilgili konularda eksik ve çelişkili bilgiler içermesini ve Türk toplumunun dini alanda yaşadığı sorunlara değinmemesini eleştiren ABTTF, raporun bütünüyle resmi devlet görüşünü yansıttığını ifade etti.

Bakanlığın raporunda Batı Trakya Türk toplumunun dini alandaki statüsü ve haklarını belirleyen 1830 Protokolü, 1881 Antlaşması, 1913 Atina Antlaşması ile 1923 Lozan Barış Antlaşması’ndan hiç bahsedilmediğini belirten ABTTF, devletin ülkedeki diğer tanınmış dinlere ait cemaatlerin iç işleyişine müdahale etmezken Türk toplumunun müftülerini seçme hakkını elinden aldığını ifade etti.  İkili ve uluslararası antlaşmalarla dini alanda özerk kılınan Türk toplumunun dini özerkliğinin çeşitli yasa ve uygulamalarla sürekli ihlal edildiğinin ve yok sayıldığının altını çizen ABTTF, bunun son örneğinin Yunan Meclisi’nde Temmuz 2022’de kabul edilen 4964/2022 sayılı “Trakya’daki Müftülüklerin Modernleştirilmesi” başlıklı yasa olduğunu belirten ABTTF, yasa hazırlanırken konunun doğrudan muhatabı olan Batı Trakya Türk toplumunun görüş ve itirazlarının hiçbir şekilde dikkate alınmadığın kaydetti.

ABTTF, 4964/2022 sayılı yasa ile özerk yapıdaki müftülüklerin idari işleyişinin tamamen Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın kontrolüne verildiğini ve Bakanlığa bağlı kamu kurumları haline dönüştürüldüğünü not ederek, ilgili yasayla devletin özerk yapıdaki müftülükler üzerinde tam kontrol ve denetim kurmasının ve böylelikle Türk toplumunun dini özerkliğinin tamamen ortadan kaldırılmasının amaçlandığını dile getirdi.

ABTTF, 29 Temmuz 2020 tarihli ve 4713/2020 sayılı “Özel Eğitim ve Diğer Acil Durum Hükümlerinin İyileştirilmesi” hakkında yasanın Batı Trakya Türk toplumuna ait özerk statüdeki dini okulların (medreselerin) işleyişine yönelik bir başka doğrudan devlet müdahalesi olduğunu belirterek, söz konusu yasa uyarınca Şubat 2021’de ikili ve uluslararası antlaşmalara aykırı bir şekilde Eğitim ve Din İşleri Bakanı imzalı kararla Türk toplumunun tanımadığı hükümet tarafından tayin edilen müftü naiplerinin Gümülcine ve İskeçe’deki medreselerin encümen heyetlerinin başkanlığına atanmasını eleştirdi.

Dini alanlara yapılan saldırılarla ilgili olarak ABTTF, 2017 yılında çıkan bir yangında hasar gören ve restorasyon çalışmaların halen devam eden Osmanlı’dan miras Dimetoka’daki tarihi Çelebi Sultan Mehmet Camii’nin karşısındaki bir duvara Ocak 2022’de kimliği belirsiz kişi veya kişiler tarafından “Meriç’in İslamlaştırılması şimdi durdurulsun!’ yazan İslam karşıtı bir afiş asıldığını not etti.

ABTTF, Bakanlığın raporundaki Türk toplumuna ait Batı Trakya’daki camilerin tadilatı ve yeni camilerin inşası için planlama prosedürlerinin basitleştirildiğine yönelik ifadenin gerçeği yansıtmadığını belirterek, özellikle Batı Trakya’nın dağlık bölgelerindeki camilerin yıllardır süregelen planlama sorunlarının devam ettiğini kaydetti. Yangında hasar gören Dimetoka’daki tarihi Çelebi Sultan Mehmet Camii’nin caminin süratle eski haline getirilmesini ve mimari mirasın bir parçası olarak gelecek nesiller için korunmasını isteyen ABTTF, ülke genelinde Osmanlı döneminden kalan camilerin önemli bir bölümünün metruk vaziyette bırakılması ve bazılarının uzun restorasyon süreçlerine tabi tutulmasını eleştirdi. ABTTF ayrıca binlerce Müslümanın yaşadığı ülkenin ikinci büyük şehri Selanik’te hala ibadete açık bir cami ve Müslüman mezarlığı bulunmadığını kaydetti.

“Dayatmacı ve ayrımcı bir yaklaşım yerine samimiyete dayalı gerçek bir politika benimsenmesini talep ediyoruz”

Konuyla ilgili olarak ABTTF Başkanı Halit Habip Oğlu şu değerlendirmeyi yaptı:

“Eğitim ve Din İşleri Bakanlığı’nın bu yılki raporunda da resmi devlet tezinin tekrar edildiğini, dini özerkliğimize yapılan müdahalelere karşı yaptığımız itirazların yok sayıldığını, tek taraflı ve dayatmacı bir yaklaşım izlenmeye devam edildiğini görüyoruz. Dini özerkliğimizi tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan yeni Müftülük yasası toplumumuz için yok hükmündedir. Öte yandan Bakanlığın raporunun önsözünde geçen Batı Trakya’daki dini okullar ve toplumumuza din adamları için yeni bir kurumsal çerçevenin oluşturulması amacıyla önceliklerin belirlendiği ifadesi endişe vericidir.

Devlet, ülkemizdeki diğer tanınmış dinlere ait cemaatlerin yapısına ve iç işleyişine herhangi bir müdahalede bulunmazken söz konusu toplumumuz olduğunda dini özerkliğimizi hiçe saymakta, her fırsatta dini özerkliğimize müdahalede bulunmakta, bu müdahaleleri de toplumuz için atılmış olumlu adımlar olarak göstermektedir.

Hükümetten toplumumuzu ilgilendiren her konuda toplumumuz ile doğrudan diyalog kurmasını, toplumuza yönelik tek taraflı, dayatmacı ve ayrımcı bir yaklaşım yerine samimiyete dayalı gerçek bir politika benimsenmesini talep ediyoruz. Dini özerkliğimizle ilgili sorunlarımızı aktardığımız paralel raporumuzun hükümetle diyalog arayışımızın bir ispatı olarak görülmesini istiyoruz.” dedi.

Haberin devamını oku

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rastgele Haberler

Başa dön tuşu