Batı Trakya’da Türk Kadınının Güçlü Sesi Var!
Batı Trakya Türk Kadın Platformu tarafından “Batı Trakya’da Kadınlar Hak ve Adaleti Konuşuyor” başlıklı konferans gerçekleştirildi.
Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin İskeçe Şubesinde, Batı Trakya Türk Kadın Platformu tarafından “Batı Trakya’da Kadınlar Hak ve Adaleti Konuşuyor” başlıklı konferans gerçekleştirildi.
Sunuculuğunu Şükriye Mehmet’in yaptığı etkinlik, BTAYT Derneği Başkanı Dr.Hüseyin Baltacı’nın açış konuşmasıyla başladı. Başkan Baltacı konuşmasında, Batı Trakya Türk Azınlığının kronikleşmiş sorunlarının devam ettiğini belirterek, “İnsan haklarına ve Lozan Anlaşması’na aykırı uygulamalar ile karşı karşıyayız.” dedi.
Batı Trakya Türk kadınının toplum mücadelesinde hep ön safta olduğunu söyleyen Baltacı, “29 Ocak olaylarında da öndeydiler. Benim köyüm Ilıca’daki kitap olaylarında da sergiledikleri duruşlarını hatırlıyorum. Geçtiğimiz yıl Azınlık Ortaokulu ve Lisesinde gerçekleştirilen eylemlerde de kadınlarımız baş roldeydi. Siyasi alanda da DEB Partisinin son katıldığı Avrupa Parlamentosu seçimlerinde listedeki adayların çoğunluğunu kadınlarımızdan oluşmaktaydı.” ifadelerini kullandı.
Batı Trakya Türk Kadın Platformu Sözcüsü Sibel Abdullah Hasan yaptığı konuşmada, “Batı Trakya Türk Kadın Platformu, Batı Trakya’da Türk kadınlarının dernek kurulmasına müsaade edilmediği bir ortamda, kadın dernekleri ve derneklerin kadın kollarının bir araya gelerek oluşturduğu bir hak arama, kadınların haklarını arama platformudur. Bugün de, insan haklarının evrensel bir değer olarak kabul edilişinin 76. yıl dönümünde, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü vesilesiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu anlamlı gün, insan onurunu koruma ve hakların evrenselliğini vurgulama adına tarihsel bir dönüm noktası niteliğindedir.” ifadelerini kullandı.
Sibel Abdullah Hasan sözlerini, “Dünyanın dört bir yanında süregelen insan hakları ihlalleri, eşitsizlikler ve adaletsizlikler, bizlere bu konunun önemini ve üzerimize düşen sorumlulukları açıkça hatırlatmaktadır. İnsan haklarının korunması ve geliştirilmesi yalnızca hükümetlerin veya kurumların değil, aynı zamanda bireylerin de ortak görevidir. Her birimiz, ayrımcılıkla mücadele etmek, adalet ve eşitlik ilkelerini savunmak adına aktif bir rol üstlenmek durumundayız.” diye sürdürdü.
“Batı Trakya’da yaşayan Türk kadınları her alanda gösterdikleri azimle çok önemli bir role sahiptir”
Türkiye’nin Gümülcine Başkonsolosu Aykut Ünal’ın eşi İlayda Ünal hanımefendi de yaptığı selamla konuşmasında, kadınların güçlü olduğu bir toplumun, geleceğe güvenle bakan bir toplum olacağına inandığını belirtti.
İlayda Ünal hanımefendi, “Kadınların hak ettiği eşitlik ve adaletin sağlanması, sadece kadınların değil, toplumun bütününü güçlendiren bir adımdır. Kadınların güçlü olduğu bir toplumda, daha adil, daha barışçıl ve kapsayıcı bir geleceğin mümkün olduğuna yürekten inanıyorum. Kadınların güçlenmesi, insan haklarının ve demokratik değerlerin ilerlemesindeki en önemli adımlardan biridir. Batı Trakya’da yaşayan Türk kadınlarının bireysel ve toplumsal yaşamda sergiledikleri güçlü duruş, Eğitim, kültür ve sosyal hayata kadar her alanda gösterdikleri azim daha eşit ve adil bir geleceğin inşasında çok önemli bir role sahiptir.” dedi.
“AİHM’e yapılan başvuruların yarısı kadınlarımız tarafından yapılmıştır”
Konferansa konuk konuşmacı olarak katılan Gümülcine’deki Vis Juris Hukuk Bürosundan avukat İlker Çavuşoğlu, “İnsan Haklarının Tanımı, İşlevi ve Korunması; Batı Trakya’dan Örnekler” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
İnsan haklarının, her bireyin sadece insan olduğu için sahip olduğu evrensel, vazgeçilmez ve devredilemez haklar olduğuna dikkat çeken Çavuşoğlu, modern insan hakları anlayışının, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası oluştuğunu ve Birleşmiş Milletler’in 1948’de kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi’yle uluslararası bir zemine taşındığını belirtti. Avrupa Konseyi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi mekanizmaların, insan haklarının korunması ve ihlallerin yargılanması için önemli bir rol oynadığına dikkat çeken Çavuşoğlu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde kazanıla ve “Bekir Usta Davalar Grubu” olarak bilinen İskeçe Türk Birliği, Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Meriç İli Azınlık Gençleri Derneğine de değindi. Çavuşoğlu, AİHM nezdinde karar aşamasında olan İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneği davasına da atıfta bulunarak, “Anlaşıldığı gibi, Batı Trakya Türk Azınlığından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruların yarısı kadınlarımız tarafından yapılmıştır.” dedi.
Müftülük sorununa da değinen Çavuşoğlu, “Cemaatlerin dini liderlerini belirleme özgürlüğü Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nce korunsa ve belirleyememe hususu İnsan Hakları Mahkemesi içtihadınca defalarca eleştirilse de, henüz bu sorun ulusal makamlarca çözülmemiştir.” ifadesini kullandı.
“Ama Batı Trakya’da artık kadının bir adı var”
Konferansa konuşmacı olarak katılan Gündem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hülya Emin, “Batı Trakya’da Kadının Adı Var” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.
Batı Trakya Türk aile yapısında kadının her zaman söz sahibi olduğunu belirten Emin, kadınların eğitim ve iş gücüne katılım oranlarındaki artışa dikkat çekti.
Konuşmasında kendi hayatından da kesitler sunan Hülya Emin, “İsminde Türk kelimesi geçtiği için ülkemiz yetkililerince kuruluşuna izin verilmeyen Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneği, 2008 yılında AİHM’de kazandığı davaya rağmen, kararın uygulanması için 16 yıldır mücadelesini sürdürüyor. Derneğin kurulduğu 2001 yılında henüz evli değildim. Bugün kızım Irmak neredeyse 20 yaşına geldi. Arada bir nesil yetişti, ama derneğin resmen kurulması hâlâ gerçekleşmedi.” dedi.
Bugün sadece 100 yıllık bir geçmişi olan, kırsal kesimde yer alan, Avrupa Birliği’nin, Yunanistan’ın en fakir bölgelerinden biri olan Batı Trakya’da kadınların aşması gereken birçok sorun olduğuna da dikkat çeken Hülya Emin sözlerini, “Ama Batı Trakya’da artık kadının bir adı var. Kadın eğitim hayatında var, iş hayatında var. Siyasette var. Toplumsal mücadelenin her aşamasında var. Hak ve hukuk arayışında var. 29 Ocak 1988 direnişinde, azınlık hakları ve Türk kimliği için Batı Trakya’nın dört bir yanından Gümülcine’ye akan analarımızı, bacılarımızı unutmadık.” diye sürdürdü.
Kadının toplumsal varoluşunda önemli mihenk taşlarını koyarak örnek olan önceki nesillerdeki kadınlara teşekkür eden Hülya Emin, “Devraldığımız mirası elden ele, gönülden gönüle aktarmaya yemin etmiş kadınlar olarak artık her alanda varız… Ve her geçen gün çoğalarak var olacağız.” ifadelerini kullandı.
Batı Trakya’da azınlık hakları konusunda yapılacak çok şey olduğunun altını çizen Hülya Emin, “Ben de buradan sizlere, azınlık mücadelesindeki tüm kadınlara sesleniyorum. Artık kürsüdeyiz ve bir daha inmeye hiç ama hiç niyetimiz yok.” diyerek sözlerini tamamladı.
“Cesur, eğitimli ve liyakatli birçok kadınımız var“
Konferansın bir diğer konuşmacısı olan Dostluk Eşitlik Barış (DEB) Partisi Genel Başkanı Çiğdem Asafoğlu, “Batı Trakya Türk Kadını Olarak Yunanistan Gibi Bir Ülkede Siyaset Yapmanın Zorlukları” başlıklı bir sunum yaptı.
Kadınların siyasette yetersiz temsil edilmesinin, yalnızca cinsiyet eşitsizliği değil, aynı zamanda bir demokrasi sorunu olduğuna dikkat çeken Asafoğlu, karar alma mekanizmalarındaki erkek egemen anlayışın, kadınların siyasete katılımının önündeki en büyük engel olduğunu söyledi.
Kadının siyaset alanında yaşadığı zorlukların coğrafyamızda daha da arttığına dikkat çeken Asafoğlu, “Yunanistan’da baskılara maruz kalan bir Türk azınlık mensubu olarak siyasi arenada henüz daha yeteri kadar kabul görmemiş kadın kimliği ile siyaset yapmaya çalışmak, çok meşakkatli bir iştir.” diye konuştu.
DEB Partisinin rahmetli lider Dr. Sadık Ahmet ve dava arkadaşları tarafından, gasp edilen hakların geri kazanılması ve ulusal kimliğin tanınması amacıyla kurulduğunu hatırlatan Asafoğlu, “Bugün partimizin ikinci kadın başkanıyım. Merkez Yürütme Kurulumuzda, Yönetim Kurulumuzda ve Avrupa Parlamentosu adaylarımız arasında kadınlarımız ağırlıktadır. Cesur, eğitimli ve liyakatli birçok kadınımız var. Bizler partimiz açısından bakıldığında adaylıklar konusunda diğer partilerle kıyaslanınca çok şanslı noktadayız.” diye konuştu.
DEB Partisi Genel Başkanı, “Her fırsatta amansız bir şekilde Türk kimliğine saldırılarda bulunan bazı çoğunluk çevreleri bu kimliği savunanın bir kadın olduğunu görünce daha da çirkinleşerek saldırganlıklarını iki kimlik üzerinden de yürütüyorlar. Medya aracılığıyla hedef tahtasına konulan ve Batı Trakya’da Türk kadın siyasetçilerinin varlığını hazmedemeyen bazı kesimler, çirkinleşmenin en uç noktalarına kadar varabiliyorlar.” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Türk Azınlığın etnik kimliğinin inkarı samimi uzlaşı çabalarını sekteye uğratmaktadır“
Konferansın son konuşmacısı Özel Eğitim Uzmanı Meltem Giritli de “İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneği ve Batı Trakya Türk Kadınlarının Kimlik Mücadelesi” başlıklı bir sunum yaptı.
Batı Trakya Türk kadınlarının hem azınlık bireyi hem de kadın olarak karşılaştıkları sorunlara değinen Giritli, kadınların verdiği hukuk mücadelesinin Avrupa Birliği içinde örnek teşkil edecek bir direniş ve hak arayışı olduğunu belirtti.
Batı Trakya Türk kadınlarının, Türk kimliklerini koruma mücadelesinin Rodop İli Türk Kadınları Kültür Derneğinin kuruluş çalışmasıyla uluslararası boyut kazandığını söyleyen Giritli, 1 Aralık 2010 tarihinde İskeçe’de bir grup kadının da İskeçe İli Türk Kadınları Kültür Derneğini kurduğunu aktardı. Giritli, söz konusu derneğin iç hukukta karşılaştığı engellerden sonra AİHM’e başvurduğunu sözlerine ekledi.
Türk kadın derneklerinin sosyal düzeni bozacağı gerekçesiyle reddedildiğine dikkat çeken Giritli, Roman ve Pomak derneklerinin kurulmasının bizzat Yunan devlet makamlarınca desteklendiğini söyledi. Giritli bu durumun, isminde “Türk” kelimesi bulunan derneklerin tesciline ve yeniden faaliyetine izin verilmemesinin siyasi gerekçelere dayandığının bir kanıtı olduğunu belirtti.
Giritli sözlerini, “Türk Azınlığın etnik kimliğinin inkarı, Yunanistan’da sosyal barışı ve samimi uzlaşı çabalarını sekteye uğratmaktadır. Azınlık üyeleri etnik kimliklerinin inkarını, Yunan toplumu içinde gelişme haklarının ve devletleriyle güçlü ve sağlam güven bağları kurulmasının önündeki en önemli engellerden biri olarak görmektedir.” diye tamamladı.
Konferans, konuşmacılara verilen plaketlerle sona erdi.