Atina: “İstediğimizi Başardık”

Atina, Avrupa Birliği zirvesinden istediğini aldığını belirtiyor. Atina’nın istediği Avrupa Komisyonu Başkanı olan Ursula von der Leyen’in Avrupa Komisyonu Başkanı olarak devam etmesi yönünde. Bu da büyük ölçüde gerçekleşecek. Devamında Atina’nın da Başkan olan Ursula von der Leyen’den beklentileri ve talepleri olacak.

Atina’da hükümet kaynakları, dün gece geç saatlerde Brüksel’den çıkan “beyaz duman”ın ardından, 2019’dan farklı olarak bu kez müzakerelerin koordine edildiğini, Başbakan Miçotakis’in ana müzakerecilerden biri olduğunu ve “istediğimizi başardık” vurgusunu yapıyor. Zirve, Avrupa seçimlerinin sonuçlarının ardından Avrupa Birliği liderliğindeki üst sıralarda görev alacak kişilerin belirlenmesi nedeniyle gerçekleşti.

Atina’da, Avrupa Konseyi’nin Avrupa Parlamentosu’na sunduğu teklifin, ilk andan itibaren Yunanistan Başbakanı tarafından desteklenen ve aynı zamanda Avrupa Komisyonu Başkanı olan Ursula von der Leyen’in Avrupa Komisyonu Başkanı olarak devam etmesi yönünde olmasından memnuniyet var.

On gün önce kopmalara neden olan Antonio Costa’nın Avrupa Konseyi Başkanı olarak görev süresinde ise Atina, anlaşmalara göre bu sürenin iki buçuk yıl olduğu ve görev süresini bir kez daha yenileme olanağına sahip olduğu konusunda ısrar ediyor.

Her şeyin gösterdiği gibi, Fransa ve Almanya’daki seçim sonuçları iki liderin Brüksel’deki özel ağırlığını önemli ölçüde etkiledi. Macron ve Soltz, kesinlikle şaşırtıcı bir hamleyle, son dakikada ortak bir metinle, önümüzdeki beş yıl için bir yol haritası olan Birliğin Stratejik Gündemi metninde önemli değişiklikler yapmaya çalıştılar. Ancak başarılı olamadılar.

Birliğin hem savunma hem de diğer kritik konulardaki hedeflemesinde değişiklikler getirecek olan metin, sonuçta diğer liderler tarafından kabul edilmedi, çünkü aylarca süren istişarelerden sonra orijinal metin zaten daimi temsilciler düzeyinde kabul edilmişti ve bunun sonucuydu. Liderler, Fransız-Alman ekseninin girişimine, başka hiçbir düzeyde uzun uzadıya tartışılmaması nedeniyle tepki gösterdiler.

Kapalı kapılar ardında, Avrupa savunmasına ilişkin tartışmalarda Başbakan Miçotakis, AB’nin savunma yeteneklerinin geliştirilmesi ihtiyacının yadsınamaz olduğunu vurguladı. Miçotakis, Avrupa’nın bu alanda daha fazlasını yapması, Avrupa savunma sanayisini geliştirmesi, finanse etmesi ve üçüncü taraflara bağımlı olmaması gerektiği bir dönemde olduğumuzun altını çizdi. Daha azının yanlış mesaj göndereceğini vurguladı.

Ortak Avrupa savunma tahvillerine ilişkin bir karar alınmadı. Bir diplomatın belirttiği gibi, “savunma tahvilleri için baskı yapmak için doğru zaman değildi.”

Bu gelişme hakkında yorum yapan Başbakan Miçotakis, Perşembe gece saatlerinde saat 01.00’den kısa bir süre sonra, Atina’nın Avrupa Komisyonu’ndan savunma işbirliğinin her düzeyde nasıl güçlendirilebileceğine ilişkin spesifik öneri ve seçenekler sunmasını beklediğini vurguladı.

Şu anda Avrupa savunma harcamalarının ortak finansmanı konusunda bir anlaşma olmadığını kabul eden Miçotakis, ancak bunun geçmişte ve Kurtarma Fonu ile yapıldığı gibi gelecekte de gerçekleşeceğini kimsenin göz ardı edemeyeceği bir şey olduğunu dile getirdi.

Başbakan Miçotakis, “Sanırım hala bu sürecin başlangıcındayız, ancak birçok düzeyde ortak savunma işbirliğinin, Avrupa Konseyi’ndeki mevkidaşlarımızın çoğu için sonuçta tek yönlü bir yol olduğunu düşünüyorum” dedi.

Zirvenin sona ermesiyle birlikte Başbakan Miçotakis’e, Atina’nın bir sonraki Avrupa Komisyonunda görev yapacak Yunanlı Komiseri için hangi portföyü talep edeceği konusunda karar verip vermediği soruldu ancak şimdilik cevap vermemeyi tercih etti.

Başbakan Miçotakis, en öncelikli olan şeyin, Bayan Ursula von der Leyen’in seçimini sağlamaktır, portföylerin dağıtımının başkanın sorumluluğu olduğunu ve Yunanistan’ın her durumda ülkenin varlığını Avrupa düzeyinde hissettireceğini dile getirdi.

Başbakan Miçotakis son olarak, Üsküp’ü davranışlarının Prespa Anlaşması’nın ruhuna tamamen aykırı olduğu konusunda uyardı ve mevkidaşlarına, Üsküp’ün bu çizgide ısrar etmesi halinde “bunu esasen son derece zorlaştıracaklarını, aksi takdirde Avrupa ailesiyle doğrudan yakınlaşma sürecini fiilen iptal edeceklerini” bildirdi.